BAŞLIĞI okuyunca, "Bir çok olaydan vergi alındığını biliyoruz ama ramazanda oruç tutan işçilerden vergi alındığını ilk kez duyuyoruz" diyeceğinizi tahmin ediyorum.
Evet... Gelir Vergisi Yasamızda, bir madde var. Bu maddeye göre; yemek yiyen işçilere vergi yok ama oruç tutanlara var!..
ORUÇ TUTANA ERZAK
Ramazanda oruç tutan işçilere, işyerinde yemek yedirilemediği için nakit olarak yemek parası ya da (un, şeker, yağ, pirinç gibi) erzak veriliyor.
Bu nakit para ya da erzakların bedeli, "ücret" olarak kabul ediliyor ve hem gelir vergisine hem de damga vergisine tabi tutuluyor.
Buna karşılık, oruç tutmayan işçilere, işyerinde yemek verilmesi durumunda, bu yemeklerin bedeli, hiçbir vergiye tabi değil (Bakınız Gelir Vergisi Kanunu, Md.23/8).
Oruç tutanlara, ramazan ayında verilen yemek parası tutarı ya da erzağın bedeli, işçinin o ayki ücretine eklenmek suretiyle, "artan oranlı tarifeye göre" gelir vergisine tabi tutuluyor.
Eylül ayında işçilere ödenen ücretlerin tutarı, genellikle vergi tarifesinin ikinci ya da üçüncü dilimine girdiği için, gelir vergisinin oranı da yüzde 20 ya da yüzde 27 olur.
ÇELİŞKİ VAR
Ramazan ayında oruç tutmayıp yemek yiyen işçilere, yedirilen yemeklerin bedeli, gelir vergisine tabi tutulmuyor. Buna karşılık, oruç tutan işçilere verilen yemek parası ya da erzak yardımının, ücret olarak kabul edilip gelir vergisine tabi tutulması, ciddi bir çelişki olarak göze çarpıyor.
Ramazan ayında oruç tutanlar yönünden, Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/8. maddesinin, gözden geçirilmesinde yarar var.
Yargıtay döviz cinsinden kira artışını reddediyor
KİRAYA verilen işyeri ve konutlarda, döviz cinsinden artış yapılamayacağına ilişkin yazımız büyük ilgi gördü.
Aradan iki hafta geçti, sorular yağmaya devam ediyor.Özellikle kiracılar "Yıllardır, döviz cinsinden yüzde 5 ya da yüzde 10 kira artışı yapıyoruz. Bu durumda olan, yüzbinlerce kişi var. Nasıl olur da kimse bu olayı bilmez. Her yıl kuzu kuzu artışı öder?" diye soruyorlar.
İşin ilginç yönü, böyle bir olaydan haberi olmadığını belirten ya da aksini iddia eden yüzlerce avukat da var.
Kısaca özetleyelim. Döviz cinsinden kiralanan gayrimenkullerde, kira süresi bitiminde, döviz olarak, örneğin yüzde 3-5 ya da yüzde 10 gibi artış yapılamıyor. Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun’un Geçici 7. maddesine göre; kiranın yabancı para olarak belirlendiği durumlarda, kiraya ayrıca, yıllık artış uygulanamıyor.
Yasa maddesi, halen yürürlükte. Yasa maddesinde, Türk parası cinsinden kiralamaların 2001 ve 2002 yıllarında uygulanacağı belirtiliyor. Ancak, dövizle kiralama ile ilgili ikinci fıkra halen yürürlükte. Bunu yürürlükten kaldıran, herhangi bir yasa maddesi ya da Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı yok.
Yargıtay’ın 2007 tarihli yeni kararları da, "döviz cinsinden kira artışı yapılamayacağına ilişkin" görüşümüzü doğruluyor. Nitekim, 2005 yılına ilişkin bir kiralama olayında, Yargıtay’a göre; "Yeni dönemde, kira parasının mahkemece tespitinin istenilmesi halinde, kiranın yabancı para ile ödenmesinin, yeni dönemde hakimi bağlayıcılığı kabul edilmez. Mahkeme, kira parasını Türk Lirası olarak takdir etmek durumundadır" bu durumda kira artışı da Türk parası olarak yapılır (Yargıtay Üçüncü Hukuk Dairesi, 29.03 2007 Tarih ve E.2007/4352, K.2007/4650. Kararın tam metni için Bkz. www.yaklasim.com).
Özetle, Yargıtay yeni kira döneminde, döviz cinsinden artışı kabul etmiyor. Kirayı Türk parasına çeviriyor. Bundan böyle de, artış Türk parası olarak yapılıyor.