Gökyüzündeki yıldızlar ve kayıtdışılık

NASREDDİN Hoca’ya sormuşlar;

- Hocam, gökyüzünde ne kadar yıldız var?

Haberin Devamı

- 262 bin 116 tane...

- Aman Hocam, bu sayı çok fazla. Emin misin?

- Tabii eminim. İnanmazsan say da kontrol et...

Kayıtdışılık da Nasreddin Hoca’nın, gökyüzündeki yıldız hesabına benzedi.

BİR İTİRAF

Önce, Devlet Bakanı Ali Babacan bir itirafta bulundu. Dünya Ekonomik Forumu Türkiye Zirvesi’nde gerçekleştirilen "Türkiye’nin Ekonomik Açıdan Uzun Vadeli Avantajları" konulu oturumda 25 Kasım 2006 günü konuşan Ali Babacan, yerli ve yabancı yatırımcılara "kayıtdışı" itirafında bulundu. Babacan, "Geçtiğimiz 4 yıl içinde, Türkiye’deki kayıtdışılıkla ilgili belki hiçbir ilerleme kaydedemedik. Bunu itiraf ediyorum ve kabul etmek zorundayız. Çok talihsiz tabii ama durum bu" diye konuştu.

MALİYE BAKANI VE BAŞBAKAN

Babacan
’ın itirafından 4 gün sonra, Maliye Bakanı 29 Kasım 2006’da "Kayıtdışı ekonomi" konusunda bir açıklama yaptı.

Bakan Unakıtan; kayıtdışı ekonomi boyutunun, son üç yılda 8.2 puan azaldığını ve 2002’de yüzde 37.2 oranındaki kayıtdışı ekonominin, 2005 sonunda yüzde 25’e gerilediğini söyledi. Unakıtan’ın hesabına göre, üç yılda kayıtdışı ekonomi 30 milyar dolar daralmış (Bkz. Sabah, 30 Kasım 2006).

Hafta içinde de Başbakan’ın "Kayıtdışı ekonomi" ile ilgili bir açıklaması oldu. Başbakan, "Kayıtdışı ekonomi maalesef yüzde 50" dedi (Bkz. Milliyet, 14.12.2006).

Açıklamaları okuyunca, kafamız karıştı. Devlet Bakanı’na göre, son 4 yılda kayıtdışı ile mücadelede, hiçbir şey yapılmamış. Maliye Bakanı’na göre, kayıtdışı ile mücadelede çok şey yapılmış. Oran yüzde 25’e indirilmiş. Başbakan’a göre de; kayıtdışı ekonomi maalesef yüzde 50.

Bunları okuyunca, "Hangisi doğru?" diye düşüneceğinizi tahmin ediyorum.

Siz en iyisi, yukarıdaki fıkrayı bir kez daha okuyun!..

Muhasebecinin şiiri

Beynimi aktife, yüreğimi pasife aldım.

Tutkularımı, vadesi geçmiş ertelenmiş diğer yükümlülüklere,

Düşlerimi, sayım ve tesellüm fazlalarına,

Düşüncelerime reeskont uyguladım.

Korkularımı geçmiş yıllar zararlarına,

Kaygılarımı gelecek yıllara ait gider tahakkuklarına,

Alışkanlıklarımı, borç ve gider karşılıklarına,

Dostlarımı özkaynaklara yazdım.

Dostluklarımın bitenini birikmiş amortismanlara yazarken,

Seni hiçbir hesaba yazamadım.

O kadar hesapsız ve kitapsızsın ki

Beynimle yüreğim arasında virman yapıp duruyorum.

(Teşekkürler Reyhan Yıldızhan ve Murat Çin)

Tanımaz mıyım

YENİ evli öğretmen hanım, balayı seyahatindeyken, derslere girmesi için bir bayan arkadaşına ricada bulunur. Aradan zaman geçer. Bir davette öğretmenin eşiyle, bayan arkadaşı karşılaşırlar. Ortak dostları onları tanıştırdığında, genç koca atılır;

- Hanımefendiyi tanımaz mıyım! Balayı seyahatimizde karımın yerini almıştı...

Nobel vergisi

ŞİMDİ de Nobel Vergisi tartışması başladı...

Halkın yüzde 21’inin haberi bile olmadığı, yüzde 37’sinin de sevinemediğini belirttiği Orhan Pamuk’un Nobel ödülünün, vergisi var mı yok mu?

Orhan Pamuk, yaklaşık 2 milyon YTL ödül almış.

"Zenginin malı züğürdün çenesini yorar"sözünde olduğu gibi, çok kişi bu paranın vergiye tabi olup olmadığını tartışıyor.

Bu arada, tartışılmayan gelirler de var. Örneğin;

- Adamın biri, banka hisselerini satmış, 2 milyar dolar kazanmış. Vergisi sıfır!..

- Bir başkası da yine hisselerini satmış, şahsına 1 milyar dolar kazanç sağlamış. Vergisi yine sıfır...

- 2006’da Hazine Bonosu faiz geliri elde edenlerde, kişi başına 390 bin YTL’ye kadar olan faizlere vergi yok.

Asgari ücretliye gelince... 2007’de o gariban yine vergi ödemeye devam edecek.

İlginç bilgiler

Sümüklüböceklerin dört tane burnu vardır.

Bir timsahın gözlerinin arasındaki mesafe, ayaklarının büyüklüğüne eşittir.

Aslanlar bir günde 50 kez sevişebilirler.

Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur.

Ben halkım

BİR koca anlatmaktadır:

- Bizim aile tam bir devlet gibi organize olmuştur. Örneğin karım maliye bakanı, kaynanam içişleri bakanı, kızım ise dışişleri bakanıdır.

Sorarlar:

- Ya sen nesin?

- Ben halkım, vergi veririm!..

Haberin Devamı

Günün sözü

İnsanlar başaklara benzerler, içleri boşken başları havadadır, içleri doldukça eğilirler.

Montaigne

Yazarın Tüm Yazıları