TÜRKİYE ekonomisinin bugünkü durumunu bir cümle ile nasıl ifade edersiniz?
Bana sorarsanız, başlıktaki gibi ifade ederim.
İsterseniz önce tabloya bir göz atalım.
BAZI ÖRNEKLER
Enflasyon: 2007 Mayıs ayında, yıllık bazda ÜFE’de yüzde 7.14 olan enflasyon, bu yılın Mayıs ayında 16,53’e yükseldi.
Tırmanış gelecek aylarda da devam edeceğe benziyor.
Türkiye, çift haneye ulaşan enflasyonla, TÜFE’de hedeften yüzde 169 uzaklaştı ve "enflasyonda sapma şampiyonu" oldu!..
Faiz: Nisan 2007’de 13.25’e düşen Merkez Bankası gecelik faiz oranları, Haziran 2008’de 16,25’e yükseldi. Merkez Bankası, gelecek aylarda artışın devam edeceği mesajını verdi. Şu anda, dünyadaki en yüksek faiz Türkiye’de!..
İşsizlik: Türkiye ekonomisinin en önemli sorunlarından biri olan işsizlik, artmaya devam ediyor. Haziran ayında, Mart ayı işsizlik oranının 0.3 puan artışla yüzde 10.7’ye yükseldiği açıklandı. Son 20 yılın en yüksek oranına ulaşan işsizlikte, tırmanış devam edeceğe benziyor.
Dış Ticaret Açığı: 2007 yılının ilk dört ayında 12.3 milyar dolar olan bu açık, 2008 yılının aynı döneminde, yüzde 37.4’lük artışla 16.9 milyar dolara ulaştı. 2007 yılının tamamında 47 milyar dolar dış ticaret açığının, 2008’de 65 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Cari Açık (Döviz Açığı): 2002 yılında 0.6 milyar dolar olan cari açık, giderek tırmandı ve 2007 yılında 37 milyar dolara çıktı. 2008 yılının ilk dört ayında 16.9 milyar dolar oldu ve 2007’ye kıyasla açık yüzde 35 arttı. İlgili Bakana göre; cari açığın, 2008 yılı sonu itibariyle 50 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Büyüme: 2006 yılında 6.9 olan büyüme, 2007’de 4.5’e geriledi. Büyümedeki gerilemenin 2008’de de devam edeceğini, ilgili bakanlar bile kabul ediyorlar.
Borçlar: 2002 yılında 222 milyar dolan olan iç ve dış borçların, GSMH’ye oranı düşmüş olmakla birlikte, iç ve dış borçların tutarı (dış borçların 158 milyar doları özel sektör borcu olmak üzere) 2008 yılı itibariyle, 470 milyar dolara ulaştı. Borçların önümüzdeki dönemde de artması kaçınılmaz gözüküyor.
ARABACI FIKRASI
Yukarıdaki tabloya ve son birkaç yılda satılan; milyarlarca ya da yüz milyonlarca dolar kazancı olan dev kuruluşlara, tesislere ve arsalara baktığımızda, aşağıdaki "arabacı" fıkrası aklımıza geliyor.
Bir köyde, ağanın çok güzel bir arabası ve atı varmış. Kasabaya giderken, sürücüsü dayanamamış;
- Ağam ne güzel araban ve atın var. Herkes hayranlıkla seyrediyor. Ben de çok beğeniyorum.
- Bana bak, çok beğeniyorsan, sana satayım.
- Aman ağam nerede bende para, nasıl alırım?
- İşin o tarafı kolay, paraya gerek yok. Sen şu atın ...okunu ye, araba da at da senin olsun.
Sürücü, o muhteşem arabaya ve ata sahip olabilmenin heyecanıyla, isteneni yapmış... Ardından kasabaya gitmişler. Alış-veriş bitip, köye dönerken, ağanın suratı asılmış. Sonunda dayanamamış;
- Ben şimdi köye dönünce millete ne diyeceğim?
- Ağam istiyorsan, sana arabayla atı satayım.
- Öyle mi? Peki... Kaça satarsın?
- Aldığım fiyata satarım ağam
- Bana bak... Bak eğer birine söylersen, seni çok kötü yaparım.
- Yok ağam, yemin ederim kimseye söylemem
Peki o zaman demiş ve ağa da atın ... okunu yemiş.
Köye yaklaşırken arabacının güldüğünü fark eden ağa;
- Ne gülüyorsun ulan?
- Şey ağam aklıma bir şey geldi de...
- Ne geldi?
- Biz köyden çıktığımızda bu araba ve at kimindi?
- Kimin olacak ulan tabii ki benim...
- Peki şimdi köye dönüyoruz bu araba ve at kimin?
- Kimin olacak tabii ki benim...
- Peki ağam o zaman sen de ben de bu ... oku niye yedik?