Paylaş
Onu da açıklayalım; Mevcut başbakan yardımcılarından biri değil. Olayımız, eski Başbakan Yardımcısı Doç.Dr. Abdüllatif Şener’in şarap sevgisi ile ilgili...
BİR AKŞAM YEMEĞİ
Yaklaşık sekiz yıl önce Türk Japon Vakfı’nda, o dönemde Başbakan Yardımcısı olan Doç.Dr. Abdüllatif Şener’in de katılacağı, çoğu maliye kökenli altı kişilik bir akşam yemeğindeydik. Davet sahibi Prof. Dr. Cafer Tayyar Sadıklar ilk gelendi. Sondan bir önce gelen ise o dönemde Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı olan Prof.Dr. Doğan Cansızlar idi..
Akşam 20’de başlayacak olan yemeğe, en son katılan Şener 10 dakika gecikmeli olarak gelmişti. Garson yanına yaklaşarak sordu:
- Efendim, içmek için ne arzu edersiniz?
Şener, tebessüm ederek yanıtladı:
- Ben.. şarabı severim!
Masadakilerin hayret dolu bakışlarını fark edince, bir kahkaha atarak devam etti:
- Ben şarabın sadece rengini severim. O kadar.. Ben içecek olarak portakal suyu alayım.
Hayret dolu bakışlar bir anda tebessüme dönüştü.
Hemen belirteyim masada renginin yanı sıra şarabın kendisini sevenler de vardı.
Onlar da şarap içtiler..
HEDİYE GELEN ŞARAP
Şener anlatmaya devam etti:
- Tempo Dergisi Ankara Temsilcisi Erdal İpekeşen ile bir şarap fabrikasını gezerken, “Şarabın her şeyini bilirim ama tadını bilmem” demiştim. O da bunu yazdıktan bir süre sonra, Kapadokya’dan biri eve iki şişe şarap göndermiş.
Dayanamayıp sordum;
- Peki ne oldu o şaraplar?
- Ne olacak, “Bir yere koy dursun” dedim ama hanım tuvalete dökmüş!
Tanıdığım siyasetçiler arasında Adnan Kahveci ve Abdüllatif Şener, belli yönleriyle çok farklıydılar..
Bayanlar teknik direktör olursa
-Her takım maç kaybedebilir! Siz niçin ağlıyorsunuz Nalan hocam? “Maça ağlayan kim ayol? Geçen hafta aldığım
kolyemi düşürmüşüm statta. Ona ağlıyorum ben...”
-Aloo... Başkanım, çarşıda bayram ucuzluğu varmış da, bu sabahki idmanı iptal etsek...
-Aloo! Başkanım yine ben... Yarınki maçımızı TV veriyor değil mi? Ona göre saçlarımı yaptıracağım da; Türkiye’ye rezil olmayalım sonra! Bir de saçımı sarıya boyatsam bizim formayla uyumlu olur mu dersiniz?
Fanatik
-İki fanatik futbolsever konuşmaktadır. Biri:
- Maça gitmiyor musun?
- Ne diye gideyim ki? Oynanan futbol değil. Hakemler kötü. Oynanan oyun itiş kakış. Saatlerce gişe önünde, kuyrukta bekle... İçeride kavga, gürültü... Çıkışta da vasıta bulamıyorsun...
Diğeri:
- Ben de maça gitmiyorum. Beni de tıpkı senin gibi karım bırakmıyor...
Temel ve maç
-Bir futbol maçı 0-0 sonuçlanır.
Maçın sonucunu arkadaşı İdris’ten öğrenen Temel sorar:
- Maçın ilk devresi kaç kaç bitmişti?
Düşünen adam
-Rodin’in ünlü “Düşünen Adam” heykeli, aslında İtalyan şair Dante’nin portresidir.
Günün sözü
-Güçlü ve genç kalmanın tek sırrı var, her gün yeni bir şey öğrenmek!
Solon
Maçlar başladı
-Bazıları sinema, tiyatro, opera ya da baleye gider. Bazıları da maça...
Bunların girişi KDV’ye tabi.
Sinema, tiyatro, opera ve balede oran yüzde 8.
Maç biletlerinde ise yüzde 18!..
Aradaki farkı anlayan var mı?
Arapça futbol terimleri
-Vaziyet-ul madara: Hezimet
-Taarruz-u beleş : Ofsayt
-Ne şeker-i Şam, ne sima-i
Arabiyye, Sulh-u salah: Beraberlik
-Cenaze-tül Mefta-i küre : Ölü top
-Rakip-ül Azrail : Korkulu takım
Paylaş