Eşkıyanın kumandanı Marx denen pehlivan

Son dönemde medyada sol terminoloji sık yazılır ve konuşulur oldu. Osmanlı döneminde "sosyalizmin ceddi" Marx ve "Mösyö" Lenin adı ilk ne zaman duyuldu, yazıldı? Sosyalizm ilk nasıl tanımlandı? Komünist Manifesto, Osmanlı’ya neden gizlice sokuldu? İlk sosyalist kimdi ve neden ilk dönek oldu? Hangi yazarlar-şairler-askerler sosyalizme sempatiyle baktı? Anti- sosyalist yayınlar ne zaman başladı? İşte sosyalizmin Türkiye serüveni.

YIL: 1868.Jöntürk Namık Kemal, gönüllü sürgündedir ve Londra’da Hürriyet Gazetesi’ni çıkarmaktadır.Londra’da Namık Kemal gibi gönüllü sürgün hayatı yaşayan biri daha vardır: Karl Marx.

Marx, Kapital’i bir yıl önce çıkarmıştır. Yazdıkları Avrupa’daki entelektüel tartışmaların gündemidir.

Namık Kemal ile Karl Marx aynı mahallede yaşamaktadır.

Ve Namık Kemal, Karl Marx’ın adını bile duymamıştır...

Yıl: 1905./images/100/0x0/55eade9df018fbb8f89bec03

Lenin, Cenevre’de sürgün hayatı yaşamaktadır.

Cenevre, İttihatçıların Avrupa’daki Paris’ten sonra en önemli merkezidir. Yayın organları (Meşveret) bile vardır.

İttihatçılar kafelerde, bahçelerde her yerde yan yana gelip hararetle Kanun-i Esasi’nin nasıl hayata geçirileceğini tartışır.

Ancak kendilerini izleyen ve elindeki kitaba sürekli not alan Lenin’in farkında bile değillerdir.

Rusya 1905’te büyük bir ayaklanmaya sahne olmuştur. Bırakın Lenin’i, İttihatçılar komşu ülkede ne olduğunu bile merak etmemektedir.

Osmanlı münevverleri Osmanlı’yı değiştirmek-dönüştürmek istemektedir.

Ama bırakın dünyayı, yanı başlarında neler olduğuna ilgisizdirler.

İlk sosyalist, ilk dönek

"Sosyalizm" ve "Komünizm" sözcüklerini ilk yazan, İstanbul’da Ceride-i Havadis Gazetesi’ni çıkaran İngiliz vatandaşı William Churchill oldu.

Bu iki siyasal sözcüğün Osmanlı topraklarına gelişinin nedeni, Avrupa’daki 1848 devrimleriydi.

Ceride-i Havadis, Avrupa basınından aldığı haberleri tercüme edip sayfasına koyuyordu.

Özgürlük hareketlerini ilk yorumlayan-analiz eden münevver ise Cevdet Paşa oldu. Ona göre, devrim hareketlerini "azıtan halk" yapıyordu ve bu olayların Avrupa dışına taşmasından endişe duyulmalıydı!

1871 Paris Komünü, Osmanlı basınında daha geniş işlendi. "Kırmızı Cumhuriyet" denen bu devrime ilgi gösterilmesinin nedeni, Yeni Osmanlılara mensup Mehmed, Reşad ve Nuri beylerin komün için savaşmalarıydı.

Ancak üç Jöntürk’ün sosyalist olduklarını söyleyemeyiz. Özgürlükçüydüler.

Osmanlı İmparatorluğu’nda sosyalizme ilgi duyan kişi, bu devrim sürecini Avrupa’da yaşamış olan bir devlet görevlisiydi. Edhem Pertev Paşa, 1853-55 yılları arasında Berlin Elçiliği’nde başkátip iken sosyalist düşünceyle tanışmıştı.

Ancak, İstanbul’a dönünce "yanıldığını" hemen kavrayıp, "Kızıl Bayrak" adlı eserini yazarak sosyalizmin ne kadar yanlış olduğunu belirtti.

İlk sosyalist, ilk dönek olmuştu!..

Sosyalizm, sosyete sözcüğünden doğdu!

Tarih: 22 Haziran 1871.

Osmanlı basını, Karl Marx ile tanıştı.

Hakayık-ul Vekayi, Paris Komünü’nün başında kimin olduğunu açıkladı:

"Paris’teki eşkıyanın kumandanı, Karl Marx denilen ve hálá Londra’daki Enternasyonal nam cemiyetin reisi bulunan pehlivandır."

Gazete yorumu da ekledi: Rahat yaşamasına rağmen kışkırtıcılık yapıyordu.

"Sosyalizmin ceddi" Marx’ın Osmanlıca ilk makalesini de bu gazete yayınladı. Daily News’ten tercüme edilen makale, Alman-Fransız savaşının siyasal durumunu ele alıyordu.

Peki Osmanlı basını-münevverleri Avrupa’daki devrimci hareketlere nasıl bakıyordu? Kafası karışıktı.

Takvim-i Vekayi’ye göre enternasyonal "fesat cemiyeti"ydi. Ameleler fabrikatörlere karşı kışkırtılıyordu. Yani "servet düşmanlığı" nitelemesi o yıllardan günümüze gelmişti.

Ahmed Midhat Efendi gibi bazı münevverler ise, enternasyonalin anlaşılır olması için makalelerinde örnekler verdiler:

"Cemiyet (enternasyonal) diyor ki; ben kunduracıyım. Size bir çift potin yapacağım. Siz o potini giyip ve baloya gidip raks edeceksiniz ki orada bir gecelik zevkiniz için beş-on altın sarf etmeyi çok görmüyorsunuz. Halbuki bir çift potin için bana yirmi frankı zor veriyorsunuz. Ne olur bana yirmi yerine yirmi beş frank verseniz? Sizin yüzünüzden eti haftada bir görüyorum. Siz ise has ekmeği bile beğenmiyorsunuz da zimiçka yiyorsunuz. Reva mıdır bu?"

Osmanlı basını enternasyonali tartışıyordu ama daha henüz kavramların tanımı konusunda bile bilgi sahibi değildi. Şemseddin Sami "sosyalizm"i bakın nasıl tanımladı:

"Sosyalizm, iştirak-i emvalin (ortak malların) büsbütün zıddıdır. İştirak-i emval ne kadar menfur (iğrenç) ise sosyalizm o kadar makbuldür. Sosyalizm Fransızca bir kelimedir ki, cemiyeti beşer manasına olan sosyete kelimesinden müştaktır (türemiştir)."

Komşusu Karl Marx’ın adını bile duymamıştı ama Namık Kemal, Şemseddin Sami’den bu konuda daha bilgiliydi. Damadı Menemenli Rıfat Bey’e yazdığı mektupta şöyle diyordu: "Sosyalizm, Sami Bey’in dediği derecede hafif bir şey değildir."

Ne olduğunu yazmıyordu. Yazdığı, baldırı çıplakların Avrupa’daki intizamı yok etmesinden duyduğu endişeydi.

Görünen, Osmanlı basınının, münevverlerinin kafası karışıktı.

Peki üniversitelerin?

Komünist Manifesto’yu bir Osmanlı yazdı

Mülkiye Mektebi’nde "hocaların hocası", ekonomist Sakızlı Ohannes Paşa, "Mebadi-i İlm-i Sedvet-i Milel" adlı ders kitabında "sosyalizm" ve "komünizm" kavramlarına açıklık getirdi. Nasıl mı? Örnek vererek:

"Mesela bir saati bir adam güzel kullanıp vaktini bilir iken bu saati yirmi kişiye taksim etmek lazım gelse, o saatin her bir parçasını bir adama verilse saat harap olur gider. İşte fabrikaların taksimi de budur."

Sakızlı Ohannes Paşa, "sosyalist eşitlikten" fabrika parçalarının işçilere dağıtılacağını anlıyor! Şaka gibi.

Osmanlı basını ve münevverleri, sosyalizmin ne olduğu anlamaya çalışırken araya Sultan II. Abdülhamid sansürü girdi.

Dönemi en iyi, Marx ve Engels’in yazdığı Komünist Manifesto’nun Osmanlı’ya geliş hikáyesi anlatır.

Komünist Manifesto, matbaacının yazar olarak kendi adını yazmasını şart koşmasıyla, 1894 yılında Ermenice basılarak Osmanlı topraklarına sokuldu!

Bolşevik devrim nasıl karşılandı

1908 Temmuz Devrimi, Osmanlı düşünce hayatında köklü değişime yol açtı.

Sosyalist partiler, dernekler, sendikalar kuruldu; yayın organları çıktı.

Buna rağmen...

İçe dönük tartışmalar devam etti. Ne zaman çarlık yıkıldı, Osmanlı basını kafasını komşusuna çevirdi.

Bolşevik devrimin barış getirecek olması, Osmanlı basınındaki "ezeli düşman Moskof gávuru" anlayışını yıktı.

Üstelik beklenti Bolşevikler’in sadece barışı değil, Müslüman ve Türk halkına da özgürlük verecek olmasıydı.

Diğer yanda...

İkdam, Tanin, Vakay-ı Hayriye gibi gazetelerin kafası da karışıktı. İyi güzel hoştu da, "bu nasıl bir ihtilaldi?"

Osmanlı basını tekrar "Sosyalizm nedir" sorusuna yanıt arama peşine düştü.

Örneğin, Tasvir-i Efkár üç günlük bir yazı dizisi verdi: "Fransız inkılabı zengin bir inkılaptır; Rus inkılabı ise tabirimizi mazur buyurunuz züğürt bir inkılaptır."

Meselenin sınıfsal özü hiç kavranamadı.

Ya Osmanlı Mebusan Meclisi?

Rusya’daki olağanüstü gelişmelerle ilgili hiçbir görüşme yapılmadı. Şaşılacak bir durum yoktu, zaten mecliste dış politikayla ilgili görüşme yapılmazdı! Sadece İstanbul mebusu Salah Cimcoz kürsüye çıktı ve "kurtuluş güneşinin yine Şark’tan doğduğunu" müjdeleyip, "Rusya’da işbaşına geçen demokrat hükümeti selamlıyorum" diye konuşma yaptı.

Mösyö Lenin kimdi?

Tarih: 17 Nisan 1917.

"Lenin" adı Osmanlı basınında ilk kez İkdam Gazetesi’nde yer aldı.

Sebebi ise Lenin ve 17 arkadaşının Almanya üzerinden Rusya’ya gittiği haberiydi.

Osmanlı basını ilk başta Lenin’e sempatiyle baktı.

Vakit, Ekim Devrimi liderinden "Mösyö Lenin" diye bahsediyordu. Tasvir-i Efkár ise Osmanlı kamuoyunun merak ettiği Lenin’i şöyle tasvir etti: "Lenin; orta boyda, küçük yapılı, parlak, güzel bir adam olup kıyafetiyle gösterişsiz olan, inatçı olmayan bir adamdır."

Lenin’
e öğrenciler arasında da büyük sempati vardı. Osmanlı Darülfünunu’nda bir grup öğrenci, Nobel Barış Ödülü’nün Lenin’e verilmesini önerdiler. Darülfünun binasına Lenin posteri astılar.

Sempatinin nedeni, Rusya’nın Birinci Dünya Savaşı’ndan bir an önce çekilme beklentisiydi. Rusya ateşkes ilan edince gazetelerin manşeti belli oldu: Aferin Bolşeviklere!

Barış görüşmeleri yapıldıktan sonra Osmanlı basınının bir bölümünün tavrı değişmeye başladı.

Vakit’e göre sosyalist devrimi yapanlar, "Karl Marx gibi azgın nazariyecilerin kitaplarını okumuş, hatta ezberlemiş, yeraltı meyhanelerinde votka kadehi elinden düşmemiş mikroplar" idi!

Osmanlı basınının bu tür yayınları giderek kabalaşacaktı...

İngiliz propagandası

1848 ve 1871 ayaklanmalarını zorlukla bastıran Avrupa, 1917 Ekim Devrimi rüzgárının topraklarında esmesinden rahatsızdı.

Bu nedenle Avrupa basını, tarihinin en büyük karalama kampanyasını başlattı. Bunun en tipik olanı ise "kadınların millileştirilmesi" yalanıydı.

Osmanlı basını bu yayınları olduğu gibi tercüme edip sayfalarına taşıdı. "(Komünizm) fikirleri fiile çıkacak olsa, insanı hayvandan ayırmaya yarayan ırz ve namus sıfatları büsbütün kaldırılmış olur."

İngilizler, Osmanlı topraklarında sosyalist hareketlerin oluşmasına da karşıydı. Hele hele "İslam ile sosyalizm arasında fark yoktur" görüşünü yok etmek için "Kadınları ortak kullanıyorlar" yalanını yaydı.

Bu arada, ulusal Kurtuluş Savaşı da Osmanlı basınını ikiye böldü.

Anadolu basını, Ankara Hükümeti’nin Sovyetler ile yakınlaşmasından yana olurken, İstanbul basını bu yakınlaşma nedeniyle de anti-sosyalist yayınlara hız verdi.

Marx’ı, Lenin’i, sosyalizmi, emperyalizmi anlama-kavrama süreci bundan sonra hep iç politik oyunların kurbanı oldu.

Bu büyük oyun hálá sürdürülmektedir.

KİM SOSYALİZMİ DESTEKLEDİ KİM KARŞI ÇIKTI

1917-22 yılları arasında Türk münevverleri ve askerleri Bolşevik devrimi konusunda bakın neler düşünüyorlardı:

Ziya Gökalp: Bu mübarek ülkeye daima yabancı milletlerden büyük zarar gelmiştir. İngilizlerin muzır propagandalarla alt alta desteklediği kara tehlike ile birincisinden hiç de aşağı olmayan kızıl tehlikedir.

Refik Halid Karay: Lenin! Lenin! Senin bize bir zararın da bu oldu! Anadolu’yu dostluğunla, İstanbul’u ise düşmanlığınla perişan ettin. Anadolu’ya "yoldaş" İstanbul’a "Haraşo" kelimelerini öğrenmek pek pahalıya mal oldu.

Celal Nuri İleri: Sosyalizme de, ehl-i İslam’a da düşman olan Avrupa emperyalizmi, kolonyalizmi, kapitalizmi idi. Sosyalizm gerek álem-i İslam’a gerek doğrudan doruya bize yardımcı oluyor. Bu büyük ve kutlu bir olaydır.

Yunus Nadi: Bazı kimseler vardır ki Bolşevikliği zenginlerin malını yağma etme farz eder. Bolşeviklikte yağmaya katiyen yer yoktur. Emperyalist ve kapitalist álem yıkılacak, bütün dünyada yeni bir tarih akımı başlayacaktır.

Hakkı Behiç: Avrupa’yı bozguna uğratacak muazzam bir Asya Federasyonu kurulacaktır.

Hamdullah Suphi Tanrıöver: Bugünkü medeniyetin debdebeli, şatafatlı, altın içinde yüzen saraylarının arkasında açlık ve sefalet vardır. Rus İhtilali, Fransız İhtilali’ne göre daha samimidir.

Cenap Şahabeddin: Bolşevik miyim? Ben öyle ise yalnızca iki şeye önem verebilirim: İçmek için bir kadeh votka ve sevmek için sevimli bir kadın.

Mehmed Akif:
Müslümanlık başka, Bolşeviklik başkadır. Müslümanların Bolşevik olmasına asla lüzum yoktur.

Albay Bekir Sami: Karl Marx prensiplerinin uygulanması yalnız Rus sınırları içinde yapılırsa az zaman zarfında hükümet düşebilir; dünya çapında bir devrimin gerçekleştirilmesine çalışmak gerekir.

Ali Fuad Paşa: Tüm bildiklerimiz Sovyetlerin paralı ajanlarının ya da bu ihtilale karşı kesinlikle önyargılı olanların anlattıklarıdır. Marx’ı okumuş pek az insanımız var.

Kázım Özalp: Şahsen Bolşevik programına ilgi duyuyorum ama fikirleri bizim için mümkün değil.

Kázım Karabekir:
Memleketimiz içinden açıktan açığa Bolşevik propagandasına daha başlanmaması ve Bolşevik kurulların bilinmemesinin kabahati daha çok Moskova’nındır.

Çerkez Ethem: Bolşevizm dünyayı zaptedecektir. Bolşeviklik, istikbalimiz için çok yararlı ve verimli olacaktır.

Ali Kemal: Bolşeviklik, doğanın insanın başına bela ettiği bir tabii afettir. Anadolu’daki zorbalarımız o girdaba yuvarlanmış, dört elle Bolşevikliğe sarılmışlardır.

Neyzen Tevfik:

Bolşevik kuvvetinin bence beyannamesidir

Şark’ı Garbı şaşıran banknotun esrarı

Pişdarı (öncüsü) sayılır servet-i azadenin

Sahne-i hürriyete ihzar (hazırlıyor) ediyor efkarı (yoksulu)
Yazarın Tüm Yazıları