İş dünyasından bir patron ilk kez "Sabah" sayesinde Babıáli’ye girdi: Safa Kılıçlıoğlu. İşte, TMSF’nin ikinci kez el koyduğu Sabah Gazetesi’nin 132 yıllık inişli çıkışlı öyküsü.
YIL: 1875.
"Sabah" adında gazete çıkaran ilk kişi İstanbullu Rum
Papadopulos idi. Yunananistan’ın eski Başbakanı
Georgios Papadopulos ya da Rum lider
Tassos Papadopulos ile bir akrabalığı var mı; bilinmiyor. Bilinen, bugünkü adıyla Çiçek Pasajı, dünkü adıyla Hristaki Pasajı’nda mücellithanesinin olduğudur. Yani ciltçiydi.
"Sabah"ın başyazarı, 23 yaşında
"Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat" adlı Batı tarzında ilk Türkçe romanı yazarak ünlenen
Şemsettin Sami idi.
Şemsettin Sami (aynı zamanda, Galatasaray Kulübü’nün kurucu Ali Sami Yen’in
babasıdır), patronu Rum
Papadopulos’la pek anlaşamadı, gazeteden ayrıldı.
Gerek
Şemsettin Sami’nin gazeteden ayrılması, gerekse sansürle başının sık sık belaya girmesi yüzünden
Papadopulos, 1882 yılında gazeteyi
Mihran Efendi’ye sattı.
PADİŞAH’A DUA YAZAN YAZARLARMihran Efendi, 1850 Kayseri doğumluydu. Ermeni’ydi. Küçük yaşta babasını kaybetmişti. Kardeşleriyle geçinemeyince eşeğine atlayıp İstanbul’un yolunu tutmuştu.
Çalışma yaşamına hamallıkla başladı. Sanayi okuluna girip dizgicilik (mürettiplik) öğrendi. Gazetelerde çalışmaya başladı. Para biriktirip küçük bir matbaa aldı. Tanıştığı ciltçi
Papadopulos’un teklifiyle Sabah’a idare müdürü oldu.
Sonra
"Sabah"ı satın aldı.
Ünlü tarihçi
Kevork Pamukciyan, Mihran Efendi’nin yeğeniydi. Onun yazdığına göre
Mihran Efendi, Sultan II. Abdülhamid ile çok samimiydi; karşılıklı oturup sohbet ediyorlardı.
"Sabah" yazarları köşelerinde sürekli
II. Abdülhamid’e dualar yazıyordu! Hal böyle olunca
"Sabah"ın Yıldız Sarayı’ndan tahsisat alması kaçınılmaz oldu!
Mihran Efendi satış-pazarlama işlerini iyi kavramıştı.
"Sabah"ı diğer gazetelerin dörtte bir fiyatına sattı. Mizanpajını yeniledi. 1891’de gazetenin satışı 12 bini buldu.
"Sabah"ı Asmalımescit 5 numaradaki üç katlı binaya taşıdı. Dönemin ünlü yazarlarını bünyesine aldı. Bunlardan biri de savaş muhabirliği yapan yazar
Ahmet Rasim’di.
SAHİPLERİNE UĞUR GETİRMİYOR!
24 Temmuz 1908. II. Meşrutiyet’in ilanı...
Mihran Efendi, rakibi
"İkdam" Gazetesi sahibi
Ahmet Cevdet ile anlaştı; o gece gazete provalarını görmek isteyen sansür memurları kovuldu; gazeteler sansürsüz çıktı.
İşte bu olay, bugün hálá kutlanan 24 Temmuz Gazeteciler Bayramı’nın doğmasına neden oldu! Yeni dönem başlamıştı ve
Mihran Efendi hemen uyum sağladı. İttihatçı oldu!
Üstelik,
Mahmud Şevket Paşa’nın Harbiye Nazırlığı döneminde armatörlüğe soyundu.
"Konya" adlı şilep aldı. Çok geçmedi bir vapur daha aldı; adını
"Sabah" koydu! Üçüncünün adı
"Kayseri"ydi!
Mihran Efendi, Birinci Dünya Savaşı bitince, İttihatçıların baş düşmanı,
"Peyam" Gazetesi’nin sahibi
Ali Kemal’e yaklaştı.
Mihran Efendi’nin teklifiyle
"Sabah" ve
"Peyam" birleştirildi. Yeni gazetenin adı
"Peyam-ı Sabah" oldu.
Ali Kemal, ulusal mücadelenin karşısındaydı. Mustafa Kemal ve arkadaşları hakkında çok sert, tahrik edici yazılar kaleme alıyordu. Türk ordusu İzmir’e girince, Mihran Efendi, Ali Kemal’le hemen yolunu ayırdı Gazete tekrar
"Sabah" adıyla çıkmaya başladı.
Ali Kemal linç edilerek öldürülünce,
Mihran Efendi de korkup 7 Kasım 1922’de
"Sabah"ı kapattı ve tüm mallarını satıp Fransa-Nice’e kaçtı.
"Nakkaşoğlu" soyadını aldı ve 1944’te Nice’te öldü.
’YENİ SABAH’ UYANDIRILIYOR
"Sabah" 1938 yılına kadar sessizliğini korudu.
İki gazeteci;
İlhami Safa ve
Cemalettin Saraçoğlu gazeteyi
"Yeni Sabah" adıyla yeniden çıkardı.
İlhami Safa, Darüşşafaka Müdürü şair
İsmail Safa’nın oğluydu. Kardeşi, ünlü yazar
Peyami Safa’ydı.
İlhami Safa, 1918’te öğretmenlikten ayrılmış, basın dünyasına girmişti.
"Yirminci Asır", "Kültür Haftası", "Yeni Hayat" gibi gazeteler-dergileri yayınladı. Cumhuriyet Gazetesi’nde yazı işleri müdürlüğü yaptı.
"Yeni Sabah"ı kurmak istediği dönemde eşi, onu ve 2 yaşındaki oğlunu terk edip moda öğrenmek için Fransa’ya kaçtı. Yılmadı.
"Yeni Sabah"ı çıkardı.
Diğer ortak
Cemalettin Saraçoğlu, 1893 İstanbul doğumluydu. Gümrük Müdürü
Ali Rıza Efendi’nin oğluydu. Saint Joseph mezunuydu. Basına 1918’de çevirmen olarak girdi, Tasvir-i Efkár, İkdam, Tercüman, İleri, Anadolu gibi birçok gazetenin her kademesinde çalıştı.
Çanakkale Savaşı, Menemen Olayı gibi birçok konuda kitap yazdı. 1939’da
İlhami Safa hisselerini ortağına devrederek gazeteden ayrıldı. Tek patron artık
Cemalettin Saraçoğlu idi. Başyazıları da o yazıyordu. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni
Murat Sertoğlu’ydu.
Refii Cevat Ulunay, Sabri Esat Siyavuşgil, Şükrü Baban gibi ünlü yazarları vardı. Bu dönem Eylül 1948’e kadar sürdü.
"Hürriyet" Gazetesi’nin yayın hayatına başlaması,
"Yeni Sabah"a tiraj kaybettirdi.
Ayrıca
Saraçoğlu yorulmuştu. Basından bıkmıştı. Hobisi Karagöz kuklası toplamaktı. Hobisiyle ilgilenmek, balık tutmak ve kitap yazmak istiyordu.
"Yeni Sabah"ı iplik tüccarı
Safa Kılıçlıoğlu’na sattı. Babıáli’ye ilk kez bir işadamı giriyordu...
Safa Kılıçlıoğlu, 1910 İstanbul doğumluydu. Ailesi Şamlıydı. Babası
Abdülnafi Efendi, II. Abdülhamid’in mütercimiydi.
Küçük yaşta ticarete atılmıştı. İlkokul mezunu bile olup olmadığı hep tartışma konusu oldu. Tekstille meşguldü. Sultanahmet’te mağazası, Bomonti’de fabrikası vardı. İstediğini yapan bir kişiliğe sahipti; dönemin ünlü oyuncusu
Galip Arcan’ın güzel eşi
Bedia Hanım’a áşık oldu. Evlendiler.
Politikayla da ilgileniyordu; aktifti; Millet Partisi İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi’ydi. Parti toplantılarında
"Basın neden hiç bizden bahsetmiyor" diye kızarak
"Yeni Sabah"ı almıştı. İlginçtir, gazete patronu olunca Demokrat Parti’yi savunmaya başladı.
İKİNCİ BÜYÜK GAZETE OLDU
Safa Kılıçlıoğlu sert mizaçlı biriydi. Ataktı.
"Yeni Sabah"ı Türkiye’nin ikinci büyük gazetesi yaptı. Teleks ve telefonu ilk kullanan gazeteydi
"Yeni Sabah". Bazı haberlerde de öncüydü: Moskova’ya giden ilk Türk basın organı oldu.
1961 yılında basın çalışanlarına, kıdem hakkı, ölüm tazminatı, haftada iki gün tatil izni gibi haklar getiren 212 sayılı yasayı protesto etmek için, basın patronlarını harekete geçirip yayın organlarının üç gün kapatılmasına öncülük etti. Ancak yasayı kaldırtamadı.
Üç yıl sonra, 30 Haziran 1964’te gazetenin kapısına kilit vurdu. Yayın dünyasından kopmadı;
Hakkı Devrim ile birlikte haftalık Meydan Dergisi’ni ve Meydan Larousse’u çıkardı.
Aradan 21 yıl geçti...
Safa Kılıçlıoğlu, Nişantaşı’ndaki evinde hasta yatıyordu. Telefonu çaldı.
Arayan kişi
Dinç Bilgin’di.
"Yeni Sabah" Gazetesi’nin isim hakkını satın almak istiyordu.
Babıáli’nin son monşeri: Dinç BilginTARİH 13 Eylül 1892.
Selanik Duyun-u Umumiye İdaresi’nde çalışan
Abdurrahman Nafiz Efendi, oğlu
Fazlı Necip’in günlerdir süren ısrarı üzerine, Selanik Valisi
Mustafa Zihni Paşa’ya gitti.
Fazlı Necip 18 yaşındaydı ve
"Asır" adlı bir gazete çıkarmak istiyordu. Ama istibdat döneminde bir yayın organına sahip olmak pek kolay değildi. Valilik ile Dahiliye Nazırlığı arasında yazışma tam 32 ay sürdü.
"Asır" 19 Ağustos 1895’te ilk sayısını çıkardı. Selanik’te Hamidiye Matbaası’nda basılacaktı. Pazartesi ve perşembe, haftada iki gün yayınlanacaktı.
Gazetede iki kişi çalışıyordu;
Fazlı Necip ve
Ahmet Atıf adında serbest çalışan bir muhabir.
Fazlı Necip tecrübeliydi; daha önce Gonca-i Edeb Dergisi’nde makaleleri çıkmıştı.
Bu derginin sahibi
Osman Tevfik Efendi, gazeteci
Ahmet Emin Yalman’ın babasıydı.
Fazlı Necip gazeteciliği öğrendiği bu ailenin damadı da oldu.
Osman Tevfik’in kardeşi
Abdurrahman Nafiz’in kızı
Rebia ile evlendi. İki çocukları oldu:
Mustafa Necip (Bir) ve
Meliha (Til).
SOKOLLU’NUN TORUNU
Meliha, gazeteci
Enis Tahsin Til’in eşi olacaktı. Ailede herkes gazeteci olmak zorundaydı sanki;
Fazlı Necip’in kardeşi
Nazım da ileri yıllarda Milliyet’te çalışacaktı.
Fazlı Necip, "Temmuz Devrimi"nden sonra gazetenin adını
"Yeni Asır" olarak değiştirdi. Bu arada İstanbul’daki Matbuat-ı Dahiliye Müdürlüğü’ne atandı. Gazeteyi halasının oğlu
Abdurrahman Arif’e bıraktı.
Abdurrahman Arif (Bilgin),
Dinç Bilgin’in dedesiydi.
"Yeni Asır" artık günlük yayınlanıyordu.
Gazete, Balkan Savaşları, Selanik’in düşmesi ve Birinci Dünya Savaşı gibi birçok tarihsel olaya tanıklık etti.
Abdurrahman Arif 1918’de vefat etti.
Gazeteyi 24 yaşındaki oğlu
Şevket Bilgin devraldı. 1924 yılında, Türk-Yunan mübadelesi sonucu aile İzmir’e yerleşti.
"Yeni Asır" artık İzmir’de çıkmaya başladı. Gazete, 1930 yılına ekonomik sıkıntılarla girdi. Kriz ortak alınarak atlatıldı.
Ortak, Sadrazam
Sokollu Mehmed Paşa sülalesinden
Abdi Sokullu’ydu. Ticari ortaklık aynı yıl bir evlilikle güçlendirildi:
Şevket Bilgin, ortağı
Abdi Sokullu’nun kız kardeşinin kızı
Nebile ile evlendi.
ENİŞTESİNİ KOVDU1932’de kızları
Şenol, 1940’ta oğulları
Dinç doğdu.
Şenol, 1956 yılında gazeteci
Cemil Devrim ile evlendi.
Demokrat Parti’nin döneminde
"Yeni Asır" çok büyüdü. Gazete, DP’yi destekliyordu. Zaten
Şevket Bilgin’in küçük kardeşi
Behzat Bilgin, üç dönem DP milletvekili olarak TBMM’de yer aldı.
27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi döneminde gazete zor günler geçirdi. İngiltere’de okuyan
Dinç Bilgin, Türkiye’ye döndü. Gazetenin muhasebe bölümünde çalışmaya başladı.
1964 yılında İngilizce öğretmeni
Güler Hanım’la evlendi. Kendisi gibi gazeteci olacak oğlu
Önay bir yıl sonra dünyaya geldi.
Dinç Bilgin çalışma hayatında çok hırslıydı. Hedefine ulaşmak için merhametsiz olabiliyordu. Gazetenin genel yayın yönetmenliğini yapan eniştesi
Cemil Devrim’i kovmakta hiç tereddüt etmedi.
Bu arada gazetenin idari işlerine bakan, büyük ortak
Abdi Sokullu, İzmir’de Levanten
Marcelle Bell’e áşık oldu. Karısını, çocuklarını terk etti.
Bu ilişkiyi kimse onaylamadı.
Abdi Sokullu tabancayla intihar etti. Bir yıl sonra Madam
Bell de hap içerek canına kıydı.
HEDEF İSTANBUL"Yeni Asır"da tek söz sahibi artık
Dinç Bilgin’di. Önce gazetenin dağıtımına el attı.
Rastlantı; Yeni Sabah Gazetesi kapatılınca baskı makinelerini almak istedi. Parası yetmedi. Ancak hurufatını (dizgi harflerini) alabildi. Yeni hurufatı kullanırken Yeni Sabah’ın mizanpajını kopya etti.
"Yeni Asır" aynen kapanan Yeni Sabah’a benzedi!
Dinç Bilgin gazetesini sürekli büyüttü. Artık İzmir yetmiyordu. İstanbul’da ulusal bir gazete çıkarmak istiyordu.
1982 yılında
Kemal Uzan’la ortaklık yapmayı denedi. Gazetenin imtiyaz sahibinin kim olacağı konusunda anlaşamadılar, ayrıldılar.
Dinç Bilgin ulusal gazete çıkarmaya kararlıydı.
Selahattin Beyazıt’la anlaştı. Bankalardan kredi aldı.
Genel Yayın Yönetmeni olarak
Rahmi Turan ile el sıkıştı. Tek eksik, gazetenin adıydı.
"Büyük Gazete", "Turan", "Selam" gibi hangi adı düşünseler isim hakkı başkasının üzerineydi.
Sonunda
Dinç Bilgin "Yeni Sabah" adını almaya karar verdi.
Telefonun başına gitti,
Safa Kılıçlıoğlu’nun ev numarasını çevirmeye başladı...
22 Nisan 1985.
"Sabah" bayilerde...
Türk basınında yeni bir dönem başlıyordu:
Haberin doğru olmasının değil, ilginç olmasının önem kazandığı bir dönemdi bu.
Sonra...
Sonra Medya Plaza...
Sonra Etibank...
Sonra TMSF...
Sonra Kartal Cezaevi...
Sonra Turgay Ciner...
Sonra TMSF...
Sonra...