Yırtık vasat

Haberin Devamı

FIRIL fırıl zekalarıyla, başlangıç sermayesi sadece sevimlilik ve sempati olanlar bu özelliklerini kurnazca pazarlamayı becerseler de, ilave bir donanım oluşturamazlarsa, kaçınılmaz olarak aldıkları mesafeyi kaybeder, karaya otururlar.
İş dünyasından medyaya, siyasetten sivil toplumculuğa bu hallerin yaygın örneklerine hep şahit olduk, oluyoruz.
Bu gözlemimizi lütfen seçkincilik addetmeyin. Kifayetsiz muhterislerdir karşı çıktığımız.
Şüphesiz kimse anasının karnından “kifayetli” doğmuyor.
Ancak bir yerlere talip olduğunuzda, kalıcı olmak hedefleniyorsa mutlaka bir alt yapı gerekiyor.
Aşağıda son zamanlarda çok sık karşılaştığımız bir tiplemeyi anlatmaya çalıştık.
“Mahallenin delikanlısıdır. Herkes sever, fırlamanın önde gidenidir” diye bahsederler.
Allah vergisi bir “çene kalabalıklığı” vardır.
Pazarcı olduğunda “ikizlere takke” diyen de odur, semt amigosuyken yaratıcı tekerlemeleri yazan da.
Mesnetsiz özgüven
Garsonken balıkçı restoranında, mevzu kimden beslendiğiyse hafıza kapasitesine şaşar kalırsınız. Hep efendi ve neşeli zannetmeyin onları. Taksi şoförü versiyonlarında levyeyi ellerine kaptıklarında ne denli acımasız ve çirkef olabildiklerini de görürsünüz.
“Yırtık vasat” olmanın primli yaşamaya yetebildiğinin farkına varmışlardır.
Hayatın bazı dönemlerinde bu özellikleri ile “üstün bir form” tutarlar. Hani hayran olmamak elde değildir.
İşte bu anlarda, karar verici birileri, bunlardan bir halk efsanesi yaratmaya soyunur.
Hesapta “halkımızın ta içinden” bir sestir öne çıkarılan.
Bir mesnetsiz özgüven sarar benliklerini.
Sonun başlangıcında olduklarını, bir müddet sonra kullanılmış mendil gibi buruşturulup atılacaklarını bilmez, bilemezler.
Halini, haddini kontrol edebilmenin ne denli bir birikim ve olgunluk gerektirdiğinin ayırdığında değillerdir çünkü.
Derken… Mayınlara basılmaya başlanır.
Bitirim rollerin fayda etmeyeceğini hissetmelerine rağmen, bir umut levyeye hamle yapmaya niyetlenirler. Mümkün olamayacağını görürler.
Mahalleye dönüş vakti gelmiştir.
Bir müddet omuzları çökük dolaşırlar. Sonra… Sisler dağılır, ilerleyen yaşlarında rakı şişesini burnunun üstünde tutarak oynadığını görürsünüz arkadaş torununun sünnetinde. Esasında “mutluluk” geri dönmüştür enayiye.

--------------------------

Haberin Devamı

Dövize baskı devam eder

Haberin Devamı

Moody’s ve Fitch ekim ayı içinde ülke notumuzu açıklayacak.
Güç bela elde edilmiş “yatırım yapılabilir ülke” statümüzü kaybeder miyiz diye endişeleniyoruz.
Hani not düşmese bile “negatif izlenmeye” alınma ihtimali bile piyasalarda stres yaratıyor.
Bu durumun birkaç sebebi var.
İlki, bizimle alakalı değil. FED, yani Amerikan Merkez Bankası, piyasaya likit vermeyi sonlandırmaktan öte faizleri de artıracağını ifade ediyor. Yani ABD, bizim gibi ülkelerden, özellikle 2000’li yılların başlarından itibaren istifade ettiğimiz bol kese dolarları geri çağırmaya hazırlanıyor
Oysa biz, ortalama milli gelirin yüzde 5,3’ü kadar cari açık yaratarak ve inşaat sektörünü lokomotif belleyerek bir büyüme performansına bayağı alıştık.
AK Parti belki de bu sayede kolay seçim kazanıyor.
Dolar kıtlaşırsa büyüme nasıl olacak?
Zor bir döneme girdik
Üstelik Haziran 2015’te seçim var.
İkinci çeyrek büyüme yüzde 2,1 oldu.
Dolar istiyorsak faizi yükseltmek gerekiyor.
Faiz yükselince yatırımlar ve harcamalar azalıyor, büyüme düşüyor.
Hükümet şimdilik ciddi maliye ve para politikalarına devam ediyor.
Ama biliyoruz ki, Ali Babacan ve onun gibi düşünenler bu hükümette çoğunluk değil.
Hani, bir de faizler aşağıya çekilirse sert çalkanmalar söz konusu olabilir.
Kredi derecelendirme kuruluşlarından tedirginlik duymamızın tek sebebi ekonomik değil.
Siyasi, özellikle de dış politika tercihleri uluslararası toplum nezdinde soru işaretleri uyandırıyor.
Yani, özetle zor bir döneme girdik.
Ancak AK Parti hep pragmatik oldu.
Dolayısıyla kötü senaryolara aşırı bir prim de vermemek gerekir, diye düşünüyoruz.

Haberin Devamı

---------------------------------

BİR YER BİR MEKAN BİR TAT

Ayvalık Cunda, Bay Nihat-Lale Restoran, hardal soslu kidonya

Yazarın Tüm Yazıları