Paylaş
“Türk işadamları elde çanta Afrika’yı fethediyor.”
Hakikaten bahse konu kıtada riskleri göze alarak ciddi yatırım yapanlarımız oldu.
Hiçbirinin ağzında o ülkelerdeki demokratik standartlardan kaynaklanabilecek bir kaygı ifadesi yoktu.
Benzer durum yabancıların Türkiye’ye bakış açısında da aynı.
Para kazanmak isteyenler risklerin varlığını fırsat olarak görürler.
Hele o riskler bir “kaotik denge” oluşturulmuş ve yatırımcısına sağladığı imkanları sürekli hale getirmiş ise bu durum adeta optimum bir kıvama işaret eder.
Türkiye iç ve dış problemleri bitmeyen bir ülke.
Ama bu durum ekonomiyi “dib”e vurdurmuyor.
Mesela, ülke savaşa giriyor, döviz kıpırdamıyor.
Aynı döviz, Çin’den gelecek haberlere çok daha duyarlı.
Galiba “ekonomik akıl” müthiş rasyonel, bir o kadar da duygusuz.
Neyi ciddiye alacağını, neyin hamaset olduğunu objektif bir gözle seçebiliyor.
Yanı sıra “hak, hukuk, adalet” gibi kavramlara pek hassas davranmıyor, kendi işine bakıyor.
Belirtmek gerekir ki, ekonominin “kendi işine bakması” sadece yabancılarla sınırlı değil.
Halkımızın da Afrin’den Zarrab’a, AYM’den HDP’ye, “politik ve demokratik” dertlenmelerin tarafı olmuyor.
Yaşamın gerçeği, necip milletimiz açısından kendi rutinleri üzerinden yürüyor, ötesi için zihinler fazla meşgul edilmiyor.
-----
Rock’N Burger
BU kent son dönemlerde gastronomik zincirler yaratmaya başladı.
İlk anda aklımıza gelenler, Kırçiçeği, Ora Lahmacun, Altın Döner, Pizza Locale, No:7 Hamburger, Özsüt, Bolulu Hasan Usta, Süt Çiceği...
Hani denilebilir ki, “taş yerinde ağırdır”, mevzu yeme-içme olunca zincir mekanlarda lezzet çizgisi korunamaz.
Esasında bu görüş yanlış değildir.
Ama kalite standartları iyi tarif edilir ve tavizsiz uygulanırsa, müşteriye “sürprizi az” bir tatmin sunulması da az bir şey değildir.
Hiç şüphe yok ki, bahse konu türden bir “başarı” asla sebepsiz oluşmuyor.
Her şeyden önce, bir “lezzet hikayesine” mesnet teşkil edecek damak tatlarınızın olması gerekiyor.
Şimdilerde böylesi bir yeni yıldızın doğumuna şahit oluyorum.
Kayhan Tuğrul.
Genç bir doktor... İşini gücünü bir kenara koyup bir hamburgerci açmayı kafaya koymuş. Aylardır hazırlanıyor ve heyecanına bizleri de ortak ediyordu.
Nihayet Bornova Küçük Park’ta “Rock’N Burger” adıyla, çarpıcı dekora sahip mekanını açtı.
Hani, hamburger ekmeğini özel kılmak için bile tıpkı “cern” deneyleri gibi bir çaba gerektiğine bu süreçte şahit oldum.
Ya da patates üstüne serpilen maydanozun çok uzun bir işlem sonucu hazırlanabildiğine hayret ettim.
Hamburgeri, Hot-Dog’u, günlük sosları, patatesi, turşusu ile bu özel mekanın başarılı olacağı aşikar gözüküyor.
Tavsiye olunur. (Kazım Dirik Mah. 157 Sok. No: 2/B, Bornova, Tel: 0232 388 0 888)
-----
Biz bunu neden yedik
TÜRKİYE Afrin’e girdi.
Açıkça söylemek gerekirse, büyük bir toz kalkmadı.
Bu durumun sebebi, uluslararası dengeleri iyi gözetmemiz.
Suriye’de Merkezi Yönetim (Esad), geleneksel olarak Rusya ve İran desteklidir. İran’ın yakınlığı mezhebi gerekçeye dayanır. Aynı şekilde Hristiyan Ortodoks mezhebi de Müslüman Şii mezhebine daha yakındır.
Suriye’de diğer ittifak cephesi; Kürtler, ABD ve İsrail’dir.
ABD ve İsrail’in bu topraklarda bağımsız bir Kürt Devleti’ni destekledikleri biliniyor.
Bu karmaşık denklemde Türkiye, Suriye’deki Sünnilere yakın duruyor. ÖSO gibi nispeten ılımlı unsurları barındırsa da Sünniler içinde radikal yapıların da bulunduğu biliniyor.
Türkiye, hatırlanacak olursa, ABD ile birlikte Suriye Merkezi Hükümetine yönelik bir politik tasfiye çabasına girişmiş ve Sünniler eliyle hayata geçirilmeye çalışılan proje başarısız olmuştu.
Ancak bu tercih bir otorite boşluğu yaratmış ve bölgede Kürt oluşumların güç kazanmasına sebep olmuştu.
Bu gelişme, bu defa “bölünme” sendromumuzu tetikleyip, Türkiye’yi telaşlandırarak bugünlere getirdi.
Rusya, operasyonun Kürtlerle yönelik ve onlara sınırlı olmasına hali hazırda pek ses çıkarmıyor.
Batı dünyası, biraz da “Suriyeli göçmen” kartını elimizde tuttuğumuzdan fazla diklenemiyor. Hele bizdeki Suriye’lilerin Afrine gönderilme ihtimali onları mutlu eder.
ABD ve İsrail şu aşamada “topa basmanın” en uygun olduğu bir politik anlayışa geçmiş gözüküyor.
Sürece baktığımızda, biz sık karar değiştiren, aşırı pragmatist bir ülke fotoğrafı veriyoruz. Ama “başarımızı” Afrin’in ötesine taşımaya kalkışarak sanki bu mutedil denge “allak bullak” olabilir.
Günün sonunda Esad’la barışma noktasına adım adım gidiyoruz.
Paylaş