Paylaş
İzmir’de sivil toplum kuruluşları otopark sorununa yönelik çözüm projeleri oluşturma çabası içinde. Örneğin Alsancak’ta ana arterlerin ya da geniş alana yayılmış, okul gibi, kamu binalarının altlarında yeraltı otoparkları öneriliyor. Esasında uygun çözüm taşıtların kent periferisinde park ettirilmesi, insanların merkeze toplu taşıtlarla ulaştırılmalarıdır. Bu çözüm zamana matuftur.
An itibari ile Alsancak, Buca, Bornova, Karşıyaka, Konak otoparklara acil ihtiyaç duymaktadır. “İdeal olanla akut olan” çatıştığında hayatın gerçeği pratik ve hızlı çözümlerden yana olur. Bu arada, kıyıya yakın yerlerde, pek çok dünya kentinde olduğu gibi, denizin altında da teknolojik otopark çözümleri olduğu bilinmektedir.
Başa dönersek; Alsancak gibi, konut, eğlence, yeme-içme, konser ve miting alanı, piyasa gibi binbir fonksiyonu üstlenmiş yerlerde otopark sorununu çözmek bu neviden semtleri daha da kalabalıklaştırmak anlamına gelecektir.
Aynı durum Bornova Küçük Park, Bostanlı, Güzelyalı başta olmak üzere benzer yerler için de söz konusudur.
O sebeple bu yerlere insan akışını zorlaştırmak yanlış bir kamu tutumu olarak değerlendirilmemelidir.
Birinci zone’lar için taşıt girişi kısıtlanabilir ve park yarım saatle sınırlandırılarak, eş zamanlı yüksek bedel ve ihlal halinde fahiş bir ceza öngörülebilir. “Yaşanabilir şehir” hedefine yönelik bilimsel dokunuşlara gerek vardır. Örneğin Alsancak’ta çok daha fonksiyonel kullanılabilecek ve kıyı bandının yoğunluğunu azaltabilecek “Kültürpark” orada durmaktadır. Yanısıra, Bornova’da Aşık Veysel Rekreasyon alanı ya da Buca’da 11 adet park az kullanılan harika düzenlemelerdir.
Özetle, otopark sorunu çok boyutludur, iyi düşünülmüş, kapsamlı ve hızlı çözümlere ihtiyaç gösterir.
AKILLI DENGE POLİTİKASI
Batı ve Rusya tarihsel olarak Türkiye’yi kendi yanına çekmek için çok çaba sarfetmiştir.
Şimdilerde ibre Rusya’ya dönük duruyor.
Kurtuluş Savaşı’nda henüz 1917 Devrimi ile yeni kurulmuş Lenin’in Sovyetleri ordumuza maddi yardımlarda bulunmuştu.
Hiç şüphesiz bu yardımlar sonrasına dair bir beklenti içeriyordu.
Beri yandan, Lozan’da kıran kırana bir devlet pazarlığı sürerken Batı, yeni Türkiye’nin sosyalist kampa dahil olmasını istemezdi.
Mayıs 1922’de nihayetlenecek Lozan antlaşması öncesi Şubat ayında toplanan İzmir İktisat Kongresi net şekilde “Karma ekonomi” mesajıyla, bir anlamda Batı’ya güvence vermişti.
Bahse konu ikili denge politikası hep devam etmiştir.
Örneğin 1937 Anayasası’na da giren CHP’nin 6 Ok’unun 3 tanesi 1789 Fransa Devrimi’ne, 3 tanesi de 1917 Sovyet Devrimi’ne göz kırpar.
Bu manada; Cumhuriyetçilik, Laiklik, Milliyetçilik “burjuva” ilkelerine işaret ederken, Halkçılık, Devletçilik, Devrimcilik “Sovyetik” tınılar içermekteydi.
Avrupa Birliği, NATO aidiyetinden Şanghay Beşlisine, bu sarkaç bugün de gidip gelmeye devam ediyor.
Paylaş