Mahzen & Kiler

Kaliteli yapılaşmanın yanı sıra çok hoş ticari mekanlar açılıyor.
Geçen hafta daha önce fark etmediğim bir mekana, üstelik iki gün üst üste gittim.
Mahzen & Kiler’den söz ediyorum...
Altı ay önce açılmış yerin şefi ve sahibi Baran Demirok, asıl mesleği mimarlığı kenara koyup, ağırlıklı İspanyol mutfağı esintili çok keyifli bir şarküteri – restoran karışımı ortam oluşturmuş.
Bu neviden yerler özel insanların şahıslarında biriktirdikleri gastronomi kültürünün bir anda dışa vurumu şeklinde tecelli ediyor ve bizim gibi şikemperverleri mutlu kılıyor.
Baran Bey, çok hoş sürprizlerle bezenmiş Tapas tabağı ile ilk anda aklımızı başımızdan aldı.
Sonrasında; özel sosisler, kaz ciğeri ve prosciutto sunumları, Brüksel usulü özel soslu midyeleri, pizzaları, makarnaları derken damak zevkimiz müthiş bir lezzet “arbede”si yaşadı.
Bira ve şarap çeşitliliğinin de ihmal edilmediği mekan, ayrıca çok dengeli bir fiyat politikasına da sahip.
Baran Demirok’la konuştuğumuzda, büyük usta Ahmet Güzelyağdöken’in akıl hocalığından da istifade edildiğini öğrenince memnuniyetimizin sebepsiz olmadığı ortaya çıktı.
Tavsiye olunur.

-----

Yerel seçimler

YEREL seçimlerde aday heyecanı artıyor.
Böyle anlarda hangi aday adayı ile konuşursanız kendisinin çok önde olduğunu, muhtemel rakiplerinin de hiçbir şanslarının bulunmadığını, ifade edecektir.
Siyaset böyle bir şeydir.
Bu virüs kanınıza girdiği zaman başka bir şey düşünemez hale gelirsiniz.
Oysa, istisnalar dışında siyasi pozisyonlar üç-beş, bilemediğiniz yedi-sekiz yıl sürer, sonra eski hayatınıza dönme durumunda kalırsınız.
Bu defa işler kaldığı noktadan kolayından devam etmez, zira ivmesini kaybetmiştir.
Yani, siyaset ne ölçüde matahtır, üzerinde iyi düşünülmesi gerekir.
Büyükşehir adayları konusunu gelince, AK Parti’de Mahmut Özgener’in istekli olmadığı her ortamda konuşuluyor.
Esasında Mahmut Bey, Ticaret Odası’nda yeni bir heyecan yarattı. Ekibi ile birlikte gece-gündüz çaba sarf ediyor.
Bu sebeple Özgener’in aday olmaması İzmir ve Ticaret Odası için daha iyidir diye düşünüyoruz.
CHP’de ise aday bolluğu var.
Milletvekilleri, STK başkanları, ilçe belediye başkanları ve pek çok değerli isim kulis yapıyor, adaylığı gönlünden geçiriyor.
Bize göre Murat Bakan ve Tunç Soyer bir adım öndeler.
Bu isimlerin yanı sıra, iş dünyasının yakından tanıdığı ve takdir ettiği Mehmet Ali Susam ve Ender Yorgancılar konuştuğumuz pek çok insana makul geliyor.
Ancak, bize uygun gelen başkalarına gelemeyebilir.
Fıkradaki gibi “Herkes bulunduğu yerden fotoğrafı farklı görüyor.”

-----

İyimser olalım ama
dersimizi de yapalım

AĞUSTOS ayında döviz kurlarının hareketlenmesi ülke ekonomisinde sıkıntıları açığa çıkardı.
Kredi kaynaklarının kıt ve pahalı hale gelmesi, başta inşaat, otomotiv, enerji, lojistik ve bankacılık sektörleri olmak üzere şirketlerimizi etkiliyor.
Büyük ölçekli pek çok firma kullandıkları kredilerin yeniden yapılandırılması ihtiyacı içinde.
Ancak, kredi imkanları eskisi gibi değil...
Yurtdışı sendikasyon kredileri ancak 1 yıllık vadeyle ve %7,5 mertebesinde faizlerle temin edilebiliyor.
Bankaların diğer ana kaynağı “mevduatlar”ın vadesi de 35 güne inmiş durumda. Negatif faiz verseler de yine de %24’lerden söz ediyoruz.
Dolayısıyla yeniden yapılandırmalarda mecburen yüksek faizler konuşuluyor.
Yanı sıra mecburi vade uygulamalarına gidilirken, kredilerin “yüzdürülmesi” hedefleniyor.
Bankaların sahip olmadıkları vade imkanları ile yapılandırma yapması gerçekçi gözükmüyor.
Dolayısıyla “pastırma yazı” ile erken iyimser tutumlara girmeyelim.
Görünen o ki, her halükarda bankacılık sistemine destek gerekiyor.
Bu kurban, olsa olsa “tasarruf mevduat” sahibi olabilir.
Bankalara özvarlık transferinin en pratik yolu Türk Lirası mevduatları enflasyonun altında faiz vererek eritmektir.
Türk Lirası tasarruf mevduatı 1 trilyon civarındadır.
Hani hafiften döviz tevdiata kaçış eğilimi belirmiş olsa da sıranın onlara da gelmeyeceğinin bir garantisi yoktur.
Hükümet, KDV indirimleri ile enflasyonist bir politikaya dümen kırmıştır.
Tüm ekonomik veriler 2019’un ilk çeyreğinde bir “talep kuruması”na işaret etmektedir.
Bu nedenle Hazine ve TCMB kaynaklarının “para basma” sonucu doğuracak şekilde çalıştırılması sürpriz olmayacaktır.
Böylelikle kısa vade de bir taşla çok kuş vurulacaktır.
Anlaşılan, mart sonuna ertelenen kamu zamları ile yükselen enflasyon ve yüksek kurlar 2019 gerçeğimiz olmaya adaydır.