Paylaş
Hilton cephesinden yapılan açıklamada, beş yıldızlı ilk Hilton Oteli işleticiliğinden çekileceği belirtildi.
Esasında “Hilton” İzmirli moralitesi yönünden 1987 yılında başlayan önemli bir öyküydü.
Burhan Özfatura’nın ilk belediye başkanlığı döneminde Amerikalılar’dan çok ucuz bir fiyatla alındığı söylenen bir arsa, benzer bir projeyi Ankara’da gerçekleştirmiş olan MNG Grubu’nun (Günal İnşaat) teklifiyle ortak bir projeye dönüştürülmüştü.
Belediye, arsasını kurulacak şirkete aynî sermaye olarak koyacak, karşılığında %23.8 oranında hisse alacak ve bu hisse oranı ileride yapılacak sermaye artışlarından etkilenmeyecek, ayrıca ortaklar arası özel bir sözleşme ile de ana sözleşmede yer almayan bir anlaşmaya istinaden otelin otopark gelirlerinden masraf ve vergiler düşüldükten sonra %50 oranında, mal sahibi şirket vasıtasıyla pay alınacaktı.
Hilton’un 65 milyon dolara çıkması öngörülüyordu.
Sonradan bu rakamın 90 milyon dolarlara ulaştığı görülecekti.
Bu amaçla, mal sahipleri belediye ve Günal İnşaat birlikte bir şirket kurdu.
Hatta Hilton’da küçük bir hisseyle bahse konu mal sahibi şirkete ortak oldu.
Başlangıç ve yenileme yatırımlarını bu şirket yapacaktı.
Bu amaçla krediler alındı.
Projenin fizibilitesi büyük ölçüde o dönemde cari olan “kumarhane gelirleri”ne dayanıyordu.
Hatta gelirlerin %50 civarı buradan bekleniyordu.
Mevcut şirketin yanında sadece Hilton’un hissedar olduğu bir “işletici” şirket daha kuruldu.
Ama işler planladığı gibi gitmedi.
Kumarhanelerin kapatılması, projenin olumsuz etkilenmesine sebep oldu.
Bu kritik gelirden mahrum kalan mal sahibi, şirket borçlarını ödemekte zorlanmaya başladı.
Hilton binasının içindeki kimi mülklerin satılmasından umulan gelir en başından beri hayal kırıklığıydı ve hiçbir zaman derde deva olmaya yetmedi.
ATA GRUBU DEVRALDI
Bu arada, büyük hisse MNG Grubu’ndan Ata Grubu’na geçti.
Grup süreç içerisinde ilgili bankalardan ve TMSF’den şirket borcunu devir alarak, mal sahibi şirketten Ata Grubu olarak alacaklı konuma geçti.
Bu borç takribi 40 milyon dolardı ve muhtemelen çok daha düşük bir bedelle devir alınmıştı.
Böylelikle büyük ortak belki de 10 milyon dolarlık bir ödeme ile içinde Hilton mülkünü barındıran şirketten, ki hakim ortak olmasına rağmen, ayrıca 40 milyon dolar alacaklı konuma geldi.
Düşük bedelli temlik imkanı doğrudan mal sahibi şirkete kullandırılabilinir miydi?
Kanaatimce; belediye mağduriyeti bu noktadadır.
Zira şimdilerde gayrimenkul satılsa bile Ata Grubu önce 40 milyon dolar alacağını tahsil edecektir.
Neyse, yıllar geçmeye, otel eskimeye başlamıştı. İşletici Hilton Otel’in mefruşatının yenilemesini talep ediyor ve karşılık görmüyordu.
Bina dışındaki mermerlerin düşme riski nedeniyle otel girişinin kapanmış olması da diğer bir tadilat gereksinimiydi.
İşletici şirketin, otopark ücretlerinden ödemesi gerekenleri mal sahibi şirkete ödediği, ancak mal sahibi şirketin hiçbir zaman bahse konu otopark paylarını belediyeye ödemediği taraflarca ifade ediliyor.
Bunun sebebi 1995 yılında, söz konusu şirketin gelirlerinin belediye temsilcisinin de onayı ile alacaklı bankalara mecburen temlik edilmesiydi.
ANILARDA YER TUTUYOR
Şimdi, gelinen noktada Hilton, havlu atmış durumda...
İzmir’de yine ve yeniden bir beş yıldızlı otelin işletmesine talip olurlar mı, bilemiyoruz.
Ama hiçbir iddialı otel zinciri İzmir’den vazgeçemez.
Başa dönersek; Burhan Özfatura’nın ifade ettiği gibi Hilton projesi o dönemin şartlarında son derece makuldü.
Kente bir kalite kazandırılıyor ve belediyeye düzenli gelir temin ediliyordu.
Ancak, ekonomik hayat bazen öngörüldüğü gibi tecelli etmiyor.
Eleştirilerin bu bakış açısıyla yapılması hakkaniyete uygun olur.
Özetle; Hilton Oteli, her şeye rağmen kent hafızasında çok önemli bir rol almıştır.
Tıpkı Efes Oteli gibi pek çok insanın anılarında yer tutar.
Temenni ederiz ki, belediyemizin haklarını koruyabilecek bir sonuca ulaşılır.
Paylaş