Paylaş
Bu seçim maalesef centilmen bir tenis müsabakasına benzemiyor. Adeta sadece kazanan gladyatörlerin ayakta kalacağı bir “arena” mücadelesini andırıyor. Bu sebeple kaybedenler yönünden ülkemizi bir “demokratik hazım” sınavı bekliyor. Kaybeden tarafın yöneticileri seçim sonrasında eski ağırlıklarını normalde korumamaları gerekir. Şayet Kemal Kılıçdaroğlu başarılı olamaz ise hem kendisi hem de partisi yüksek dozda eleştirilecektir. İlk etapta Meral Akşener “ben demedim mi?” kalıbı içerisinde muhtemelen sert tepki koyacaktır.
MUHTEMELEN CHP OYLARI DÜŞER
Tayyip Erdoğan seçimi kaybederse, uzun iktidar sürecinin birikmişleriyle defansif bir tutum almaları beklenebilir. Geçmişte ANAP ve DSP gibi “lider partileri” seçim kaybettikten sonra çok zor toparlanmışlardı.
AK Parti şayet gücünü koruyamazsa muhafazakâr ve sağ seçmenler için sağ cenahta yoğun bir mücadele yaşanacaktır. Önceki seçimlerde genelde AK Parti’nin kazanacağı öngörülüyordu. Bu seçimde durum ortada. Bu koşulda Kılıçdaroğlu kaybederse muhtemelen siyaseti bırakır. Tayyip Erdoğan için böylesi bir gelişme ilk olacağından bir öngörüde bulunmak zor.
Bizim gibi ülkelerde siyaset maalesef bir hizmet etme aracı olarak görülmüyor.
Bir “var oluş, yok oluş” gibi kabul hali demokrasi kültürü eksikliğini gösteriyor.
Neticede bu ülke 75 yıldır, arada kesintiler olsa da, halkın önüne “sandığı” koyma ve yönetimi onun iradesi ile belirleme başarısını hep göstermiştir.
Bu anlamıyla seçim sonuçları kaybeden için “dünya sonu” olmamalıdır. Asıl olan demokrasi liginde varlığımızı sürdürmektir.
Paylaş