Gemi iskeleden ayrıldı

BU ülkenin geçmişinde dövizin TL karşısında “sert” değer kazanması hali çok yaşanmıştır. Hafızalarda en taze olanı 1994’teki 5 Nisan kararlarıdır. Çiller hükümeti faizleri düşürmek amacıyla piyasaya TL sürmüş ve bu likidite borsa yerine dövize yönelince döviz kuru birkaç ay içinde 8 bin TL’den 42 bin TL’ye sıçramış, döviz rezervleri de 7 milyar dolardan 3 milyar dolara inmişti. Sonrasında yıllık yüzde 400 faizli bono çıkartılmak zorunda kalınmış ve döviz kuru 17-18 liralara geriletilmişti. Bu süreçte döviz borçluları bankalarla sorun yaşamış, iflaslar oluşmuştu.

Haberin Devamı


Şimdilerde de döviz kurları ciddi bir sıçrama yapmış durumda. Döviz fiyatları kopup gidiyor ve TCMB’nin faiz politikasına net bir şekilde tepki veriliyor. Piyasada tüm mal ve hizmetlerin fiyatlaması bu esasa göre oluşuyor.
An itibari ile enflasyon olgusu, yüzde 50’ler seviyesinde ve nerede duracağı belirsiz. Hükümet mevcut programda ısrarını devam ettirirse, dövizin yeni oluşan değeri mal ve hizmet fiyatlarına “kalıcı” olarak yansıyacaktır. Zira bahse konu seviye yeni “denge” kabul edilecektir. Belirli ve makul bir zaman aralığı geçildiğinde, hani mali otorite faizleri yükseltilse dahi, TL cinsinden oluşmuş mal ve hizmet fiyatlarının geri gelmesi mümkün olmayacaktır. Bu sebeple döviz, ulaştığı her seviyede soluklanmakta ve sonrasına dair bir “asgari baz” haline gelmektedir.
Diyeceğimiz; eski rakamlara dair “gemi iskeleden açılmış” gözüküyor. Artık gerilemesi kolay olmayan Dolar’ımız 16’lar, Euro’muz 18’ler mertebelerindedir. Tasarruflarını TL cinsinden muhafaza edenler, enflasyonu yansıtma imkânı olmayan kesimler ve tabii ki sabit gelirliler bu gelişmelerin maalesef mağdurları olmuşlardır.

 

Haberin Devamı

TİCARET TEHLİKELİ HALE GELİYOR

DÖVİZ kurunun ve enflasyonun hızlandığı dönemlerde stok devir hızını artırmanız batmanıza sebep olabilir. Bu süreçler özvarlığın tahribatına, fiktif gelirler üzerinden vergiler ödenmesine ve aynı hacimdeki ticarette işletme sermayesi ihtiyacının artmasına, finansman maliyetlerinin yükselmesine sebep olur. Bu yüzden ticarete ara vermeniz ya da “topa basıp” ticareti yavaşlatmanız bile gerekebilir. Bunun adı “stokçuluk” değil, “batmamak” adına tedbirli olmaktır.
Diyelim 10 TL bir özvarlığınız söz konusu. 10 TL’nin de karşılığı, döviz cinsinden 1 dolar olarak kabul edilsin.
Örneğin bu özvarlığınızla araba alım-satım ticaretine girdiğinizi ve yüzde 20 kar marjı ile malınızı sattığınızı varsaydığınızda, 2 TL kazanmış ve 50 kuruşunu vergi olarak ödemiş, günün sonunda elinizde 11,5 TL bir para kalmış olur. Bu arada, tıpkı son dönemlerde olduğu gibi döviz kuru ve enflasyon artışı nedeniyle benzer evsafta arabanın 15 TL’ye çıktığını varsaydığınızda, aynı ticaret hacminin devamı için mal tedariğinde 3,5 TL ilave işletme sermayesine ihtiyaç gösterir hale geliyorsunuz. Bu arada, malınızı satmasaydınız ya da hiçbir ticarete girmeseydiniz, döviz ve enflasyon artışına paralel, paranızı döviz tutmuşsanız servetiniz 15 TL, arabayı stokta bekletseydiniz varlığınız yine aynı tutar olacaktı. Görüldüğü üzere bu denli ekonomik çalkantının olduğu ortamlarda ticaret bile anlamsızlaşıyor, kaynaklar çarpık kullanılıyor, fiktif vergiler oluşuyor, özvarlıklar yok oluyor.

Yazarın Tüm Yazıları