Paylaş
Asgari ücret, neyse ki, siyasi iktidar tarafından TÜİK enflasyonu bir kenara bırakılarak ciddi seviyede yükseltilmişti.
Ama o kesim bile kısa sürede hayat pahalılığı karşısında nefes alamaz hale geldi. Bu süreçte “beyaz yakalı” çalışanlar mavi yakalılardan farklı olarak TÜİK enflasyonuna mahkûm edildi. Neticede enflasyon bu insanları da giderek çaresiz kılıyor. Gelişen bu durumlar henüz “zenginlerin” yaşam tarzlarına doğrudan bir etki yaratmış durumda değil. Ancak onlar da tedirgin olmaya başladılar. Bu aşamada şimdi sıra “kaliteli orta direk” diye nitelendirilen kesimlerde. Özellikle üst düzey ücretliler ağır ağır “geçinme” baskısı altına girmeye başladılar.
Yerel seçimlerden sonra OVP gereklilikleri adına seçimsiz uzun bir dönem söz konusu. Enflasyon tek hanelere düşürülecekse, ücretler hedef enflasyona göre artırılır. Bu bağlamda kamu çalışanları yönünden çok zor zamanlar geliyor. Özel sektörün de bu gelişmelerden bağımsız olmaları beklenemez. Zenginlerin dünyasında da mutsuzluk rüzgarları esiyor. Servetini dövizde tutanlar bizzat dolar ve euro enflasyonu nedeniyle bir varlık erimesi yaşıyorlar. Bu sebeple “gayrimenkule” yönelenler iç piyasanın daralmasına paralel artık bu cephede de randıman alamamaya başladılar.
Gayrimenkul fiyatları döviz bazında yüzde 20’ler mertebesinden aşağıya süzüldü. Hükümetin OVP kararlılığı sürerse dövizde bir duraklama olması çok muhtemel. Şu anda faiz ve borsa seçeneği daha bir gündemde. Borsa, yabancı sermaye gelirse, özellikle BİST 100 ve 30 için bir reel getiri vaat edebilir. Tüm bu senaryolar mevcut ekonomik politikalardan vazgeçilmemesi hali için geçerlidir.
Paylaş