Paylaş
İzmir, bu yönüyle ülkenin yıldız kentidir.
Buralarda Girit, Selanik, Rum, Boşnak, Arnavut, Çerkez yemek kültürlerini doyasıya yaşarsınız.
Hiç şüpheniz olmasın Anadolu Mutfağı da tüm görkemiyle mahalle aralarına sıkışmıştır.
Hele durun birkaç yıl sonra Suriye gastronomisi de denkleme dahil olacaktır.
Bu yazıda “döner”cilerden söz etmek istiyoruz.
Bizim kuşak “döner” deyince, 1970’lerin Karşıyaka’sında “Baba” lokantasını hatırlar. Pek tabii, Kemeraltı’na inilince “Atıf” da unutulmazımızdır.
Her neyse, konumuz mahalle arası dönercileri.
Bunlar lezzetinden emin olduğumuz çok özel mekanlar.
Listemiz şöyle;
* Dönerci Vedat Usta: Altındağ’da küçük bir dükkanda başlayan serüven yeni yerinde de aynı hızla devam ediyor.
* Dönerci Kenan Usta: Haluk Özyavuz gibi kurumsal bir Gurme’nin “en iyi döner” dediği mekan Uzundere – Eskiizmir’de. Çok geç saatlere kalmayın, yetişen yiyebiliyor.
* Şaban Usta: Gaziemir’in içinde. Kendisi işten çekilse de çırakları devam ediyor ve hep uzun kuyruklar oluyor.
* Mustafa Usta: Nergis çarşısının büyük ustası. Tencere yemeklerinin yanında süt kuzudan yaptığı döner bir başka büyük usta Ahmet Güzelyağdöken’le birlikte benim de birinci sıramdır.
* Gül Döner: Kemeraltı’nın efsane mekanı. O çok özel bakır sahanlarda, özel pidesi ile aklı başından alan bir lezzettir Gül Döner.
* Tokmak Hasan: Hani biraz uzakta, Çeşme Kale dibinde.
-----
İktidar geçişleri yumuşak olmalı
MEVCUT iktidar yerel seçimleri çok önemsiyor.
Söylemlerinde “vazgeçilmezlik” vurgusu yaparak ülkeyi sadece kendilerinin yönetebileceği tezini işliyorlar.
Ülkenin bir “beka” sürecinden geçtiğini ve muhalefetin bu sorumluluğu taşıyamayacağını ima ediyorlar.
Türkiye iyi kötü bir demokrasi geleneğine sahip ülkedir.
Sistemin işleyebilmesi için “değişim dinamiği”nin paslanmaması gerekir.
“İktidar ısrarı”, sosyolojik olarak otoriterleşme eğilimini artırır.
Bu defa demokratik iklim zarar görmeye ve hayatın her alanında maliyetler oluşmaya başlar.
Bu ülkede birlikte yaşamaktan başka çaremiz yok.
Kutuplaşma keskinleşince iktidar geçişleri intikam ihtimallerini akla getiriyor ve tedirginlikler oluşuyor.
Şu anda Türk demokrasisinin en hassas probleminin, olası bir iktidar değişikliğinde muhalefetin hesap sorma ve devri sabık yaratma niyetinin olmayacağına haleflerini inandırmasıdır.
Muhalefet iktidara bu duyguyu samimi bir şekilde geçiremezse “halk iradesi”nin belirleyici özelliği bile tartışılır hale getirilir.
İktidar dediğimiz neticede “güç”tür.
Gücü elinde tutan gerekçesini yaratır ve asker, polis, yargı, medya ve benzeri parametrelerle mevcudiyetini sürdürür.
Aksini iddia ve itiraz edecek bir halimiz, kültürümüz, geleneğimiz olmadığına göre, olan kırık - dökük demokrasimize olur.
Buradan tüm sorumluluğu muhalefete yüklediğimiz sonucu çıkartılmasın.
Ama işaret ettiğimiz husus hayati derecede önemlidir.
Paylaş