Büyülü keyifler tekil kalmalı

2dk okuma

Fİ tarihinde bir efsane damak şöleni yaşamışsınızdır, mümkün değil o tat unutulmazınızdır.

Haberin Devamı

 

Derken tekrarlamaya niyetlenirsiniz.

Tam bu noktada “kare”yi dondurun.

Acaba hayalini kurduğunuz lezzet şöleni yine aynı keyifle mi gerçekleşecektir?

Zihninizde iz bırakan o muhteşem tat, yine damağınızda bir lezzet infilakı yaratacak mıdır?

Bir yemek keyfinin geçmişte yaşadığınız aynı mutluluğu vermesinin birçok koşulu vardır.

Her şeyden önce size o unutulmaz keyfi veren bütünlük korunuyor mu?

Doğru zaman, doğru ruh hali, kepçesinden lezzet taşan aşçısı, huzur veren garsonu, mekanın ambiyansı… 

Aynen korunuyor mu?

Esasında bazı zamanlar ortam her şeyin önüne geçer ve belirleyici olur.

Yazın açık havada, deniz kenarında ya da karlı bir havada bir dağ otelinde, odun sobası gürül gürül yanarken “sahanda yumurta” bile unutulmazdır.

Haberin Devamı

Bazen tüm sihir taam zamanının doğru tespitindedir.

Bir kuş cıvıltılı sabah, bir gün batımı ya da dolunay vakti, diğerlerinin ikinci plana atılmasına yeterli olur.

Tabii hangi ruh hali içinde olduğunuz, aldığınız keyfin gizli anahtarıdır.

Mesela tatile yeni çıkılmıştır, “taş” yenilse şahane gelir.

Tüm unsurlar bir araya gelince ortaya unutulmaz bir anı çıkar.

Neticede o yemeğe “meftun” olunmuştur.

Bu bahtiyarlık halini tekrarlama isteği risk içerir.

Hayal kırıklığı öncekini de zedeler zira.

Tavsiyemiz bahse konu ikinci denemeyi asla yapmamanızdır.

Nazım Hikmet'in umut vaat eden şahane bir şiiri vardır.

24 Eylül 1945

“En güzel deniz:

Henüz gidilmemiş olandır.

En güzel çocuk:

Henüz büyümedi.

En güzel günlerimiz:

Henüz yaşayamadıklarımızdır.

Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:

Henüz söylememiş olduğum sözdür.”

Şikemperver öğüdümüz odur ki:

Nazım’ın bu şiirinden hareketle yeni arayışlara geçmek, yeni mutlulukların peşine düşmek eskiyi tekrarlamaktan çok daha anlamlıdır.

Yazarın Tüm Yazıları