Paylaş
Bir imparatorluk bakiyesinden yeni bir devlet kurulmuştu.
Çok kültürlü bir toplum, zamanın ruhunun da etkisiyle milliyetçi bir paydada Türk kimliği üzerinden konsolide edilmeye çalışıldı.
Bu proje hayatın her alanında; eğitim, tarih, dil... uygulamaya koyuldu.
Tabii ki bahse konu Cumhuriyet değerleri topluma benimsetilmeye çalışılırken “Demokrasi” mecburen ikinci plandaydı.
Bugün Cumhuriyet’in 100. yılını idrak ediyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk, nihai hedefin “muasır medeniyet seviyesi”ne ulaşmak olduğunu ifade etmişti.
Hiç şüphesiz bu hedef “Demokrasi”yi işaret ediyordu.
Ancak toplumun tamamının Cumhuriyet değerleri ile bugün bile mutabık olduğu söylenemez.
Cumhuriyet kazanımları her şeye rağmen büyük ölçüde kabul görmüştür.
Şimdi artık Genç Devlet’in 2. yüzyılındayız.
2. yüzyılda Cumhuriyet’in gerçek manada “Demokrasi” ile taçlanma zamanı gelmiştir.
Bu noktada; öncelikli olarak “asgari müştereklerin” tespit edilmesi, söylemine katılmadığımızı ifade etmek isteriz.
Asgari müşterekler, her bir paydaşın veto ettikleri dışında kalanlardır.
Millet ittifakı bu durumu bir metin haline getirmeye çalışmıştır.
6 siyasi partinin, ki bunlar içinde kendini Cumhuriyet’in mağduru sayanlar da vardır, onay verdikleri konular “evrensel demokrasi” tarifine maalesef kifayet etmiyor.
“Mutabakat metni” kadın haklarına yönelik bile ihtiyatlı bir tutum oluşturmuşsa, beklentiler başka baharlara kalacak demektir.
Bu sebeple evrensel demokratik ilkelere dair eksikliğin oluşmadığı zamanlara kadar “muasır medeniyet seviyesi” hedefimiz olmayı sürdürecek gibi gözüküyor.
Paylaş