Paylaş
8 bölümlük belgesel serisi, 150’den fazla orijinal röportajı barındırıyor. Teknolojinin müziğe, müziğin teknolojiye entegrasyonunu enine boyuna irdeleyen “Soundbreaking”, prodüktörlerle açılış yapıyor.
“Prodüktör nasıl bir vizyona sahip olmalı”, “Nasıl davranmalı”, “Sanatçıya nerede ‘Bu olmadı, daha çalışmalıyız’ demeli” gibi hayati soruları peş peşe sıralayan açılış bölümünde, dünyaca ünlü şarkıcı Quincy Jones şöyle diyor: “Prodüktör nazik ve diplomatik olmalı. Olması gereken noktaya gelinceye kadar stüdyoda tekrar almalı.” Belgesel için röportaj veren daha birçok isim de “Çok iyi şarkılar, kötü prodüksiyonlarla bitirildiler” diyerek bu bağımsız vizyonun önemine dikkat çekmiş.
Birçok sanatçının “Ben prodüktörle çalışmam, ancak kendi şarkılarımı kendim yazarsam anlaşma imzalarım” da dediği bölümde, bu seçimin sonuçlarını görüyorsunuz.
Yusuf İslam’da bu sistem işe yararken The Beatles’da prodüktörün varlığının hayati öneminin altı çiziliyor.
Peki, elzem midir prodüktör kullanmak?
İki farklı prodüktör algısı var: Prodüktörsüz de yapanlar. Yani şarkı sözü yazarı-besteci olanların duygularını karşıya aracısız geçirebilmesi durumu...
Bir de prodüktörsüz olamayanlar. Yani prodüktörle birlikte yeni sesler arayışına çıkan, denenmemişi deneyip bir sıfır öne geçenler.
İlk bölüm gösteriyor ki, prodüktör arayışına girmek ya da girmemek konusunda doğru ya da yanlış diye net bir çizgi yok. Ama popüler müzik yapanlar için işin omurgasını, şarkının gerekliliklerini gören vizyon sahibi birinin olması elzem gibi duruyor.
Müzik teknolojisi 101
Size klavyelerden, synthesiser’lardan değil, Mi.Mu’dan bahsetmek istiyorum.
İngiliz müzisyen Imogen Heap, geçen hafta iki konser ve bir söyleşi için İstanbul’a geldi. Frou Frou grubundan Guy Sigsworth ile çıktığı turne kapsamında Zorlu PSM’de verdiği konser tam anlamıyla bir workshop gibiydi. Özellikle dijital eldiveni Mi.Mu ve bilgisayarının imkanlarıyla tek başına yapabildiklerini sadece dinlemedik, ders gibi izledik. Basitçe anlatmak gerekirse; sesi çoğaltma, yansıtma, yineleme imkanını parmaklarıyla bulan Imogen Heap resmen büyüledi.
Bu deneyimi paylaşmak isteyenler kendisinin eldivenle yaptıklarını derhal video portallarından izlemeli.
Döndüre döndüre dinliyoruz
Gaye Su Akyol’un yurtiçinden çok yurtdışında yankı bulan üçüncü albümü “İstikrarlı Hayal Hakikattir” nihayet yayınlandı. Saykodelik, elektronik, etnik ne derseniz, bir albümün içine sıkıştırılarak sunulmuş. Çalışmada yedi bölge gibi şekilden şekile giren 10 şarkı var.
Baştan sona dinlediğinizde bol kaçma kovalamaca sahneli bir filme tekabül ediyor. Albüm resmen döndüre döndüre dinlemelik.
Dolu dolu müzik
Bu hafta beni şaşkınlığa uğratan bir diğer konser ise An Epic Symphony oldu. İkinci yılında Mor ve Ötesi’ni ağırlayan etkinlikte senfoni orkestrası ve Magma Korosu da bulunuyordu.
Senfoni orkestralı bu konser serisinde malum, mekanın imkanları (ses açısından), bu mekanda daha önce çalışmış olmak, senfoni orkestrasıyla iyi bir işbirliği büyük önem taşıyor.
Sıfır beklentiyle gittiğim konserde karşıma çıkan çok seslilik ve yanında ruhunuzu besleyen müziğin katmanlı hali ağzımı açık bıraktı. Hele ki “Bir Derdim Var”ı grubun dahil olduğu orkestra ve çok sesli koro eşliğinde dinlemek duvara çarpmak gibi bir etki yarattı. Bir ara kendimi kaybedip ayakta alkışladığımı hatırlıyorum. Kısaca rüya gibiydi, derhal daha büyük kalabalıklara kayıt altında ulaştırılmalı.
Zamanda piyanoyla yolculuk
Klasik müzikseverler için bu hafta tek isim önereceğim: Çiğdem Borucu. “Silver Moon” adını taşıyan akustik albümü, piyanoyla sizi zamanda yolculuğa çıkarıyor.
Ünlü sanatçı, Osmanlı döneminde yapılan tiyatro oyunları için hazırladığı kompozisyonları bir albümde toplayınca, 17 şarkıyla 200 yıllık gezinti kaçınılmaz olmuş. Gözünüzün önüne sokaklar, kıyafetler, uçsuz bucaksız manzaralar geliyor ki bu da muazzam bir etki.
Deneyselliğin sınırında
Robogeisha (Esra Genç), Redbull Music Academy’den aldıklarını hemen şarkıya döktü. Jtamul (Mertcan Mert) ile hazırladığı “Uykucu” müzikseverlere sunuldu. İkili deneyselliğin sınırlarında techno’ya değmiş durumda.
Doğu-batı ve elektronik
Boston’da yaşayan Alper Tuzcu’nun ikinci albümü “Aurora” yayınlandı. Okulu Berklee’den arkadaşlarıyla hazırladığı doğu-batı sentezi albümü, elektronik müziğin de eklenmesiyle dünya standartlarında bir iş olmuş. Özellikle albümde iki işbirliği bulunan Lasya ile çalışmaları tam not alıyor.
Ne dinledim?
◊ Imogen Heap -
Just For Now
◊ Gaye Su Akyol - Şahmeran
◊ Çiğdem Borucu -
So Close
◊ Ciermento Ferforte - Kör
◊ Farabi - Kalanis
◊ Standart Sapma&Merve Yılmaz - Boşver
◊ Genç Osman
Yavaş&Jehan Barbur -
Nefes Al
◊ Par’ya - Girdap
◊ Alper Tuzcu&Lasya -
Love on the Way
Paylaş