Genç şarkıcılar, günümüz müzik endüstrisinde kendilerine sağlam bir yer edinmek için büyük bir mücadele veriyor. Ancak, bu yolculuk sadece başarı ve ünle dolu değil, aynı zamanda kişisel ve sanatsal gelişim açısından da zorlayıcı. Deniz Tekin’in müziği bıraktığını açıkladığı sosyal medyasındaki duyuru, aslında genç müzisyenlere yönelik birçok önemli mesaj içeriyordu.
Sanatçı, içinde ne fırtınalar koparsa kopsun ticari başarı beklentisi ve popülerlik arayışıyla bunalıyor. Müziğinin yanında hızlı üretim yapması, sahne performansı, sosyal medyada aktif olması, tüm bunların yanında da hayranlarıyla da ilişki kurması bekleniyor.
Bir de müzikten başka iş yapmamasını, bu işe odaklanmasını, hep göz önünde olmasını istiyoruz. Müzikal kimliklerini keşfetme peşindeyken biz onlara “Kendini böyle ifade etmelisin. Böyle sözler yazmalısın. Böyle şarkılar söylemelisin” diye akıl veriyoruz.
Buradaki “biz” sektörün her bir parçası.
Yapımcısı, müzisyeni, prodüktörü, organizatörü, menajeri, basın danışmanı, hatta müzik yazarı... Bir de dinleyici yönü var.
Yüz yüze iletişime geçme imkânı olmasa da fikirlerini fütursuzca beyan eden negatif dinleyici de...
Sanatçı fikirlerini beyan ettiği için “Beyan etmeseydin iyiydi” diyen takipçi de...
Bu konu ilk haber olarak ekranıma düştüğünde derin düşüncelere daldım. Çünkü UMG, TikTok’un diğer sosyal medya uygulamalarına göre daha düşük bir ücret teklifi sunduğunu iddia ederek, yeni bir lisans anlaşması yapma sürecinde sıkıntılar yaşandığını duyurdu. Ancak TikTok, bu iddiaları “yanlış” olarak nitelendirerek, daha adil bir anlaşma yapmak için müzakerelere devam etme çağrısında bulundu. Fakat sonuç ne oldu derseniz videoların altından UMG bünyesindeki şarkılar çekildi.
Drake, The Beatles, Blackpink, Frank Sinatra, Nirvana, Queen, Rammstein, The Weeknd ve daha pek çok ünlü ismin eserleri, TikTok kullanıcıları için bir süreliğine kulaklarına veda edecek gibi görünüyor. Ancak tüm umutları yitirmenin bir anlamı yok. UMG’nin sanatçılarının şarkılarının resmi olmayan, hızlandırılmış veya yavaşlatılmış versiyonları hâlâ kullanılabilecek.
Bu durum, yaratıcı TikTok kullanıcılarının sanat eserlerini farklı bir bakış açısıyla ele almalarına olanak tanıyacak gibi duruyor.
TikTok ve UMG arasındaki müzakerelerin sonuçları, müzik endüstrisinde bir dönüm noktasına işaret edebilir. Belki de bu çatışma diğer büyük sosyal medya platformları ve müzik şirketleri arasında benzer anlaşmazlıklara yol açabilir. Beni en çok şaşırtan ise platformun “Şirket açgözlülüğünü sanatçıların ve şarkı yazarlarının ilgisinin üstünde tuttu” açıklaması.
1000 videodan mantıklı bir telif alamayan sanatçıların yanı sıra platformda çıkış öncesi şarkısını duyurarak yerini ve dinlenme rakamını sağlamlaştıran isimleri enteresan günler bekliyor. Bu anlaşma başka şirketlerin de UMG’nin arkasında durarak cepheyi büyütmesine yol açabilecek gibi... Şarkı başına telif rakamını da arttırabilir. Umarım bu savaşın kazananı müzik olur.
Ne olacak bu Pitchfork’un hali
Müziğin internet çağında en etkili yayını olarak kabul edilen ve sanatçıların kariyerlerini belirleyebilen bir güce sahip olan Pitchfork, büyük bir değişim yaşıyor. Condé Nast, çatısının altında bulunan Pitchfork’u GQ’nun bünyesine katma kararı aldı. Bu karar, müzik dünyasında önemli bir döneme işaret ediyor.
Çok değil birkaç gün önce İnji’nin “Bellydancing” şarkısının sözleri her yerdeydi: “Ya biz bi’şey arıyoruz da böyle darbuka, böyle arabesk falan ya biraz göbek atalım ya”. İşte o meğersem Kardelen’in “Habibi” albümüymüş. Tabii yüzde yüz göbek sözü vermiyor bu albüm, arada kırık kalplere merhem de oluyor.
Kardelen’in iki yıldır üzerinde çalıştığı 10 şarkıdan oluşan albümün tamamı yarın dinlenebilecek. Pop müziği R&B vokaliyle şahlandıran Kardelen, düzenlemelerde kullandığı yaylı, ud, trompet derken oryantalizm rüzgarlarıyla 10 şarkının da tamamında bütünlüklü bir hikâye barındırıyor. “Kumar”, “Hancı” ve “İhya” adını taşıyan üç şarkısını önden tadımlık gönderen sanatçı, kendini güncellediği bu çalışmada güçlü bir kadroyla da bir araya geliyor.
Altuğ Öncü, Artz, Bora Yavrucuk, Danny Shnaiderman, Deniz Tekin, Dilan Balkay, Elif Dikeç, Eren Alıcı (Evdeki Saat), Mabel Matiz, Rıza Sarıtaş, Sarp Taha Gürkan, Tolga Akdoğan (Adamlar), Ozan Kısaparmak ve Velican Sagun’un yanı sıra yapımda ise Adi Rotem, Bahadır Çavaş, Bora Yavrucuk ve Emre Malikler’in imzası bulunuyor.
Albüme adını veren “Habibi”, “İhya”, “Nerede” ve “Kaşmir” dinler dinlemez sizi ilk ele geçirecek parçalar arasında yer alıyor. Sözlerindeki başkaldırı sizi şarkının içine çekiyor. Albümün en sevdiğim yanlarından biri ise lafı dolandırmadan ve dümdüz demek istediklerini şarkı formunda sunuyor oluşu. Mabel Matiz’in söz ve müziğine imza attığı “Şarj” ise disko düzenlemesiyle ilk dinlemede hit garantisine sahip.
Bu albümü dinledikten sonra Kardelen’in adını duymayan kalmayacağına inancım tamamlandı. Oya gibi işlenmiş bir çalışma, sağlam bir kadro, boş olmayan 10 şarkı. Bana ancak alkışlamak düşer, yüceltmek ise dinleyiciye.
Gümbür gümbür geliyor
Berkay Altunyay’ın yeni EP’sinin ilk şarkısı “Gururum Kalmayacak” geldi. Romantik şarkılarıyla dikkatleri üzerine çekmeye devam eden Altunyay, şarkının söz ve müziğine kendisi imza attı. Şarkının aranjör koltuğunda ise Sabi Saltiel ve Samed Nalbant oturuyor. Altunyay, vokal yeteneğini de gözler önüne seriyor. Şarkıcıyı radarınıza vakitlice almakta fayda var çünkü EP gümbür gümbür geliyor.
İlişkiler mercek altında
Koray Candemir, Selim Öztürk, Serkan Çeliköz, Mehmet Şenol Şişli ve Burak Karataş’tan oluşan Kargo en parlak yıllarına geri döndü. Yani grubun hatıralarımıza kazınan eserlerini yeni bir solukla dinleyeceğimiz “Kargo-Yarına Kalan Şarkılar” isimli saygı albümü serisinin ilk kısmı yayınlandı.
Albümün tamamını dinleyen şanslı azınlıktanım. Albüme dahil olan Abkountry, Aleyna Tilki, Barış Demirel, Batu Akdeniz, Buray, Cem Adrian, Deniz Tekin, Evdeki Saat, Gece, Gökçe, Jabbar, maNga, mor ve ötesi, Nilipek., Rashit, Sattas, Selin, Simge Pınar, Sufle, Şanışer, TNK, Vega ve Yalın’lı şarkılar pek konuşulacak.
Kargo, 30 yıllık geçmişinin en bilindik şarkılarından 23’ü bu saygı albümünde yer alıyor. mor ve ötesi “Boğaziçi”, Jabbar “Sonbahar”, Nilipek. “Ayrılık Şarkısı”, Simge Pınar “Sen Uyurken” ve Şanışer “Bad’lik Amiri”ni seslendiriyor ilk bölümde. İlk gençlik dönemi benim gibi 2000’lerin başına denk gelenlerin ezbere bildiği birçok şarkıyı yeni sesler, yeni düzenlemelerle dinlemek başka yerlere ışınladırdı. Yeni neslin belki de ilk kez dinleyeceği şarkıları zamanında hissettirdikleriyle anımsadım elimde olmadan. O ilk isyanlar, asilikler, hayal kırıklıkları, mutlu anlar...
“Boğaziçi” mor ve ötesi’nin tarzından pek uzakta değil, “Sen Uyurken”i Simge Pınar’ın vokaliyle dinlemek farklı ama lezzetli geldi, Jabbar’ın kendi stilinden ödün vermediği “Sonbahar”, Şanışer’in kendine yaklaştırdığı “Bad’lik Amiri” ve Nilipek.’ten o sakin duruşuyla modernleşmiş “Ayrılık Şarkısı”nı yadırgamadım.
Bunu da başarmak pek kolay değildir hele de böyle köklü grupların içlerde derinleşmiş şarkılarını söylerken...
Kısacası üzerine iyi düşünülmüş bir albüm geliyor. 2 haftada bir beşer şarkı ile sırasıyla 2 Şubat’ta Buray, Cem Adrian, Deniz Tekin, GECE, TNK; 16 Şubat’ta Evdeki Saat, Rashit & Gökçe, Sattas & Selin, Sufle, Vega; 1 Mart’ta ise Aleyna Tilki, Barış Demirel ft. Abkountry, Batu Akdeniz, maNga, Yalın yorumları müzikseverlerle buluşacak. Parça parça da olsa keyfiniz yerine gelecek.
İlker Kaleli’ye hayırlı olsun demeli
İlker Kaleli bir süredir müzik çalışmaları yapıyordu. Sıla’nın son albümünde “Metelik” şarkısının bestesine imza atan Kaleli, bu kez kendi adıyla “Harami” isimli bir şarkı yayınladı. Son dizisi “Kara”da ilk kez duyulan ve aynı akşam online müzik dinleme platformlarında yerini alan “Harami”yi dinlerken Kaan Tangöze şarkısı duymuşum gibi bir an yaşadım. Vokal tekniği ve sözleriyle Tangöze’yi o kadar anımsattı ki dinlediğim şarkıya tekrar bakma gereksinimi duydum. Kaleli’nin sadece yetenekli bir vokal olarak değil iyi bir müzisyen olarak da bu alanda sesini sıklıkla duyuracağını düşünüyorum. Bakalım gelecek neler gösterecek.
Can Kazaz, 20 dakika 59 saniyelik yeni bir hikaye ile kapımızı çaldı geçen hafta. Düzenlemesiyle resmen gökyüzünde sürüklenen bir balonun içinde olduğumuzu hissettiren Kazaz, belki de bizi balonumuzun içinde kendisiyle birlikte çözümlüyor.
8 şarkılık bu albümde Mehveş Hanım imzalı “Kaçsam Bırakıp” isimli nihavent eseri yeniden yorumlayan Kazaz; “Güneşi Boğarım”, “Biz Göğe Değeriz”, “Öncesi Sessizlik”, “Fırtına” ve Da Poet ile seslendirdiği “Bulut” ile dinleyende iç hesaplaşmalara da sebebiyet veriyor. “Ve Gök”, sözleri de müziği de kendine ait bir başka Kazaz albümü. Hayattan beklentilerimiz ile kelimelerin gücü üzerine, benliğin ağırlığı bedenin hafifliği üzerine bir albüm. Ya ilk dinlediğim anda beni yakaladı ya da ben çok derin düşünüyorum...
Çellist Mehmet Gökhan Bağcı’nın dokunuşu ve albümün kapanışında “Yollar ve Gök”teki bilinç akışını dinlemekse ayrı bir keyif verdi.
Sanki üretim sürecine dinleyiciyi de dahil eder gibi... Bizi bu yolun bir parçası yapma hali de var.
Yazıyı yazarken hâlâ albümü çalmayı durduramayıp aklıma kazınan o sözlere dönüyorum: “Senelerce kuşlardan bahsettim durdum, özgürlük bulurum sandım, yoruldum!”.
Yine de bir umut kırıntısıyla kapatıyor birlikte geçirdiğimiz yaklaşık 21 dakikayı... Belki de gökten aşağı bakarken sorunlar küçülüyor git gide. Kafamda Turgut Uyar’ın “Göğe Bakma Durağı”ndaki sözleri beliriyor hepimiz için: “İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım.”
Düet dönemi
Perdenin Ardındakiler ve Beyza Başak bir iş birliğiyle geliyor yarın. “Ruhum Girdi Bir Çıkmaza” ismini verdikleri alternatif pop türündeki bu şarkıda ilişkilerin ardından söylenmemiş sözleri dinliyoruz. Şarkının sözleri Doruk Ereşter, müziği Direnç Kaçmaz imzası taşıyor. Düet dönemi hızlı açılmış gibi görünse de başarılı işler peşi sıra geliyor.
Trash metal denince akla ilk gelen Megadeth, “Crush the World Tour” turnesi kapsamında KüçükÇiftlik Park’a geliyor. 12 Haziran’da konser verecek olan grubun 8 Ocak’ta satışa çıkan biletleri bir saatte tükendi. Hem de 2 bin 750-792 TL fiyat aralığına sahip olmasına rağmen. Davulda Dirk Verbeuren, basta James LoMenzo, gitarda Teemu Mäntysaari, gitar ve vokalde Dave Mustaine’li kadroyla sahnede olacak grubun Türkiye’ye gelmesi nasıl bir heyecan yarattıysa bize bilet sırası gelemedi.
Geçtiğimiz aylarda Dave Mustaine, artan bilet fiyatları için açıklama yapmış ve fiyatların konser masraflarına anca yettiğini ileterek “Işıkçı, sesçi gibi pek çok insanla çalışıyoruz. Arka planda bir davul teknisyeni, bir gitar teknisyeni, bas teknisyeni gibi çok sayıda insan var. Ayrıca sahne arkasında çalışan şoförler, yemek servisi yapanlar ve bunların otel odası ayarlama masrafı... Ve tabii onları beslememiz de gerek. Yani baktığınız zaman rakamlar bizim için de git gide artıyor. İnsanlar biletlere bakıp ‘Dostum, sırf bu adamları görmeye gitmek için 75 dolar ödeyemem’ diye düşünüyorlar fakat bu pek de adil değil. Bugünlerde gidip bir grubu canlı izlemek istiyorsanız bu durum böyle. En basit haliyle bugün A noktasından B noktasına para harcamadan ulaşmak mümkün değil” dedi.
Gerçekten de dünya ekonomisi zayıflarken sanata ayrılan para gittikçe azalmaya başladı. İstanbul’da 1 saat içinde konser bileti tükenmesi ise heyecan verici. Yeri gelmişken 23 Mayıs’ta gerçekleşecek Scorpions konserinin de biletlerinin tükendiğini, 25 Mayıs biletlerinin satışa çıkacağını belirteyim. KüçükÇiftlik Park’taki bir başka etkinlik olan Bruce Dickinson ve Zorlu PSM’deki Katatonia konserine hâlâ bilet bulabilirsiniz. Konser aşkı sorgulanamaz müzikseverler için Soen ve Therion konserlerini de hatırlatmakta fayda var.
Heyecanlandırıyor
Goss, ilk albümünden ikinci şarkı “Yok Olsun Ardından”ı bu hafta yayınlıyor. İlişkiler ve hüzün paydasındaki sözleriyle dikkat çekecek şarkı, hem karanlık hem de eğlenceli ritimleriyle mutlak bir acıdan sizi uzak tutuyor. Söz ve müziği Goss imzalı şarkı sonbaharda gelecek albüm için de heyecanlandırıyor.
Öne çıkıyor
Mentra, son şarkısı “Kendimi Ararken”i yayınladı. Şarkı, bireyin kendi içine dönüşüyle alakalı sözleriyle ve elektronik müzik öğeleriyle öne çıkıyor. Söz ve bestesi Mert Erol’a ait şarkı, gruba yeni ve farklı bir kitleyi de getireceği kesin.
Çok farklı
Ertem Eğilmez’in yönettiği son film olan, başrollerinde Şener Şen, Müjde Ar ile Uğur Yücel gibi usta isimlerin yer aldığı “Arabesk”in müzikal olabileceğini yazmıştı gazeteci Mehmet Çalışkan. Yıl 2017’ydi.
Arkadaşımla müzikaller üzerine bir sohbetin içerisindeyken aklına birden “Arabesk” filminin müzikal olması yönündeki haber geldi. O dönem söz yazarı Zeynep Talu bu iş için harekete geçmiş, konu Ferdi Eğilmez’in “Babama, Şener Abi’ye, Müjde Hanım’a ve Uğur Bey’e yakışır bir kadro olmalı” sözleriyle haber olmuştu.
1988’de Almanya’da çıkan film müzikleri albümünde Müjde Ar ve Şener Şen’in yorumladığı, sözleri Aysel Gürel’e ait olan, müzikleri ise Attila Özdemiroğlu imzalı 13 şarkı yer almıştı.
Müjde Ar; “Bana Yazık Değil mi”, “Hadi Canım”, “Terk Edildim” ile Şener Şen’le “Kara Değil Pembe Sevda” ve “Senin Gibisi Yok”u seslendirmişti. Şener Şen ise filmde yıllar sonra bile melodisiyle akla gelecek “Allah’ım Kör Et Beni”nin yanı sıra “Aşk Olsun”, “Bilemem”, “Bırakmam”, “İsyankarım”, “Kanser”, “Salla” ve “Ümidim Var”ı yorumlamıştı.
Sohbet konusunda hızımızı alamayınca biraz soruşturdum ve hiçbir yapımcının bu prodüksiyonun altına elini koymadığını öğrendim. Bu haber başlı başına üzücü.
Merak edenler için bir not; Aysel Gürel’in hakları için Ossi Müzik’e Hakan Eren’e sordum, o zamandan bu yana irtibata geçen kimsenin olmadığını iletti.
Film müziği albümünün Almanya’da Destan Müzik tarafından yayınlandığını, ancak burada bir yayını olmadığını, dijital dinleme platformlarında bile yer almadığını gördüm.
Bugün hâlâ “Allah’ım Kör Et Beni” şarkısını duyunca yüzümde bir gülümseme oluşur. Keşke bu yıl “Arabesk”i hem sahnede görme hem de kolayca dinleme imkânımız olsa...
Yılın çıkışları
Bu kategori benim takip etmeyi en sevdiğim bölüm olabilir. Selin, Paptircem, BLOK3, Cem Yenel, INJI, M Lisa, Koyu, Böyleyken Böyle, Ege Can Sal, Sena Şahin, Aleyna Kalaycıoğlu ve Semicenk bu yıl en çok ismini duyduğum sanatçılar oldu. Kardelen’in çıkış yılı olarak da bu yılı sayabiliriz. Çünkü şüphesiz görünürlüğünün en belirgin olduğu yıllardan biri oldu.
Şarkılar, şarkılarımız...
Bu yıl en çok dinlenen şarkılar sosyal medyadan yükselip radyolara, evlere girmeyi başardı. Neler dinlediğimizi elden geçirince şarkıları sıralamak pek de zor olmadı. Can Ozan’ın “Ağlama Ben Ağlarım”ı, Çağan Şengül’ün “Çok Yazık”ı, Emir Can İğrek’in “Ali Cabbar”ı, Hande Yener’in “Benden Bir Tane Daha Yok”u, INJI’nin “BELLYDANCING”i, İrem Derici’nin “Yazgülü” şarkısı, Köfn’ün “Al Aramızdan”ı, Mert Demir ve Mabel Matiz’in “Antidepresan”ı, Sefo’nun “Araba”sı, Semicenk’in “Pişman Değilim”i, Summer Cem ve Ezhel’in “Kontak”ı, Uzi ve Mavi’nin “Senin Uğruna”sı, Zerrin Özer’in “Basit Numaralar”ı ve Zeynep Bastık’ın “Eyvah”ı yılın en çok dinlenen şarkıları oldular.
Ve yılın albümlerİ
Bu yıl o kadar çok albüm dinleme fırsatı oldu ki... Hepsini ayırmadan paylaşmak isterim. Anıl Şallıel’in “Excited”ı, Barış Demirel’in “Bi’ Aralar İyiydim”i, Buray’ın “Al Senin Olsun Dünya”sı, Büşra Kayıkçı’nın “Places”i, Büyük Ev Ablukada’nın “Defansif Dizayn”ı, Cenk Erdoğan’ın “ARA”sı, Çağan Şengül’ün “Yangın”ı, Çağrı Sertel’in “Places”i, Dilhan Şeşen’in “Kumdan İnşa Putlara”yı, Derya Uluğ’un “Nefes”i, Deniz Tekin’in “Yüzyıllardır Aynı Dert”i, Dolu Kadehi Ters Tut’un “Ölüm Dansı” albümü, Emir Can İğrek’in “Parti İptal”i, Evdeki Saat’in “Huzursuzluğun Meyvesi” albümü, Güneş’in “Pop”u, Hakan Kurşun’un “Regeneration”ı, Köfn’ün “Popstar”ı, Kum ve Bedeviler’in “Apartmanlar”ı, Lalalar’ın “En Kötü İyi Olur”u, Lara di Lara’nın “ESKİSİ GİBİ DEĞİL”i, Mabel Matiz’in “Fatih”i, Motive’nin “Romantik”i, Onurr’un “Methiyeler”i, Ozan Musluoğlu’nun “Nine I-II”su, Selen Gülün’ün “Kapı”sı, Tüm şarkılarıyla fazlasıyla konuşulan “Serdar Ortaç Şarkıları 2” albümü, Soft Analog’un “Dans İlüzyon”u, The Ringo Jets’in “Radio Ringo”su, Uzi’nin “Youngsta”sı, Volkan Öktem’in “#7”si, Yangın’ın “Plastik”i ve Yürüyen Merdiven’in “Yürümek”i uzun uzun dinlenilecek albümler arasında yer aldı.
Yabancılarda ne var ne yok
Bu yıl gözünüzden kaçmaması gereken ve yayınlanan yabancı albümlerden bir tadımlık hazırladım...