Paylaş
Bu konu ilk haber olarak ekranıma düştüğünde derin düşüncelere daldım. Çünkü UMG, TikTok’un diğer sosyal medya uygulamalarına göre daha düşük bir ücret teklifi sunduğunu iddia ederek, yeni bir lisans anlaşması yapma sürecinde sıkıntılar yaşandığını duyurdu. Ancak TikTok, bu iddiaları “yanlış” olarak nitelendirerek, daha adil bir anlaşma yapmak için müzakerelere devam etme çağrısında bulundu. Fakat sonuç ne oldu derseniz videoların altından UMG bünyesindeki şarkılar çekildi.
Drake, The Beatles, Blackpink, Frank Sinatra, Nirvana, Queen, Rammstein, The Weeknd ve daha pek çok ünlü ismin eserleri, TikTok kullanıcıları için bir süreliğine kulaklarına veda edecek gibi görünüyor. Ancak tüm umutları yitirmenin bir anlamı yok. UMG’nin sanatçılarının şarkılarının resmi olmayan, hızlandırılmış veya yavaşlatılmış versiyonları hâlâ kullanılabilecek.
Bu durum, yaratıcı TikTok kullanıcılarının sanat eserlerini farklı bir bakış açısıyla ele almalarına olanak tanıyacak gibi duruyor.
TikTok ve UMG arasındaki müzakerelerin sonuçları, müzik endüstrisinde bir dönüm noktasına işaret edebilir. Belki de bu çatışma diğer büyük sosyal medya platformları ve müzik şirketleri arasında benzer anlaşmazlıklara yol açabilir. Beni en çok şaşırtan ise platformun “Şirket açgözlülüğünü sanatçıların ve şarkı yazarlarının ilgisinin üstünde tuttu” açıklaması.
1000 videodan mantıklı bir telif alamayan sanatçıların yanı sıra platformda çıkış öncesi şarkısını duyurarak yerini ve dinlenme rakamını sağlamlaştıran isimleri enteresan günler bekliyor. Bu anlaşma başka şirketlerin de UMG’nin arkasında durarak cepheyi büyütmesine yol açabilecek gibi... Şarkı başına telif rakamını da arttırabilir. Umarım bu savaşın kazananı müzik olur.
Ne olacak bu Pitchfork’un hali
Müziğin internet çağında en etkili yayını olarak kabul edilen ve sanatçıların kariyerlerini belirleyebilen bir güce sahip olan Pitchfork, büyük bir değişim yaşıyor. Condé Nast, çatısının altında bulunan Pitchfork’u GQ’nun bünyesine katma kararı aldı. Bu karar, müzik dünyasında önemli bir döneme işaret ediyor.
Pitchfork, 1996 yılında Ryan Schreiber tarafından bir indie müzik blogu olarak kuruldu ve zamanla müziğin en güvenilir sesi haline geldi. Önemli albümlere verdiği düşük puanlarla tanındı ve internet çağının önemli bir merkezi haline geldi. Ancak şimdi bu etkileyici platformun GQ ile birleşerek yeni bir yapıya bürünmesi, müzik medyasında nelerin değişebileceği konusunda pek çok soruyu gündeme getiriyor. Bu birleşimin ardında, en az 12 çalışanın işten çıkarıldığı ve bunlardan 10’unun editöryal kadro olduğu belirtiliyor.
Eleştirmenler Pitchfork’un müzik kültüründeki çeşitliliğe, özgünlüğe katkıda bulunduğunu ve bu birleşimle bu özelliklerin kaybedilme riski olduğunu vurguluyor.
Pitchfork’un, bağımsız ve deneysel sanatçılara odaklanarak müziği nasıl ele aldığı, bu birleşim sonrasında ne kadar sürdürülebilir olacak sorusu ise merak konusu.
Gönüle ağır geliyor
Bu hafta Selin Sümbültepe’nin de “Akantüs/Hatay’a Ağıt” şarkısı yayınlanıyor. Bir yıl önce Selin ailesini depremde kaybetti. Selin, neler yaşadığını, nelere tanık olduğunu, ailesini kurtarmaya çalışma sürecini gözyaşları içerisinde takip etmiştik. Belki de tam bu yüzden bu şarkı dinlediğim ilk andan itibaren içime oturdu.
Şarkı adını doğum, ölüm ve yaşam döngüsünü sembolize eden akantüs bitkisinden alıyor. Bir yere kadar şarkıyı tarafsız dinleyebiliyorsunuz. Finalindeki Arapça bölümde ise halkın ağzından duyduğumuz ‘Ma rıhna, nehna hon! ‘, ‘Gitmedik, buradayız’ sözleri ise gönüle ağır geliyor. O kadar içten aktarmış ki tüm o hisleri, bu şarkı birden çok kez size dokunacak, eminim.
Cappadox geri dönüyor
Kapadokya’da düzenlenen Cappadox, geri dönüyor. Festival 5. kez, Volkswagen ana sponsorluğunda, Yapı Kredi ve +1 katkılarıyla, Uçhisar-Göreme’yi merkezine alan ve çevredeki vadilere yayılan geniş bir coğrafyada 23-26 Mayıs tarihlerinde yapılacak. Program ise önümüzdeki günlerde açıklanacak. Bu yılki planlarınız arasına kesinlikle eklemeniz gereken bu deneyim ufuk açıyor.
Geliri depremzedelere
90’lar ve 2000’lerin sevilen sanatçısı Deniz Arcak, geçtiğimiz yıl yaşanan Kahramanmaraş depremlerinin birinci yıl dönümünde duygusal bir şarkıyla karşımıza çıkıyor. “Sesimi Duyan Var mı?” Arcak’ın bestesi kendisine ait, sözleri ise öğrencileri Arzu Taşçıoğlu, İnci Coşkun, Beril Alakoç ile yazdığı ağıt formunda bir şarkı. Deniz Arcak, bu şarkının tüm gelirini depremzedelere bağışlayacak.
Oryantalist notalar
Neval’in yeni şarkısı “Yara” hafta başında yayınlandı. Sözü Yusuf Turhallı’nın aynı isimli şiirinin dizelerinden esinlenildi, müziği ise Neval’e ait olan şarkı, bir kardeş iş birliği sunuyor. Oryantalist notaları yetenekli vokaliyle birleştiren Neval dünya müziği konusunda yerel bir şarkı arayanların imdadına yetişecektir.
Kartpostal yayınlanıyor
Şenay Lambaoğlu, “Kartpostal”ı bu hafta yayınlıyor. Pop, caz, rock ve etnik melodileri ustalıkla harmanlayan sanatçı, şarkının sözü ve müziğini imza atıyor. Prodüktör koltuğunda ise Genco Arı oturuyor. Düzenlemesiyle ve Lambaoğlu’nun eşsiz sesiyle şarkı genel kitlenin kulağından girdiği takdirde çok sevilecektir eminim.
80’ler kokuyor
Soft Analog, bu hafta Brek ile yaptığı “Özür Dilerim” düetiyle geliyor. Pop ekseninde synthlerin etkin olduğu 80’ler kokan şarkı umut dolu sözleri ile dikkat çekiyor. Fena da bir düet olmamış zira Soft Analog da Brek de kendi kulvarlarının başarılı iki ismi. Devamı gelir umarım.
NE DİNLEDİM
∆ Şekersiz- “Az Satan Kitaplar”
∆ Gomeisa- “Stress”
∆ Rojin Kızılgedik- “Yol”
∆ Maya Perest- “Bana Sor”
∆ Lmidh- “Schumacher”
∆ Alança- “Haberin Yok”
∆ Ductape- “Anafor”
Paylaş