Paylaş
Cesaret veren hikâyesiyle “Yapabilirsin” belgeselinde yer alan Özyılmaz ile Bursa’da katıldığı Yüzde Yüz Gönüllüyüz etkinliğinin gösteriminde bir araya geldik. Büyük bir hayranlık ve umutla dinlediğim Nuran Özyılmaz, değişimin hikâyesini, “Kars’ta ‘kızını ez, kazını ezme’ diye bir söz vardır. Çok şükür emeğimizle kızı kaza ezdirmedik, kazı da paraya çevirdik. En büyük destekçim ise kızlarım oldu” sözleriyle özetledi.
Daha önce hiç çalışmayan biri olarak, girişimci olmaya nasıl karar verdiniz?
Dört kız çocuğu annesiyim. Girişimci olmaya karar vermeden önce kızlarım için çok üzülüyordum. Çünkü babaları sorumsuzdu. Zaruri ihtiyaçlarımızı istediğimizde ya geç geliyordu ya da azarlanıyorduk. Bu durum üzücü ve yıpratıcıydı. Tüm bunlara karşın kızlarımın geleceği için endişeleniyordum. Tek sermayem ise birkaç bilezikti. Önce onları bozdurarak evde tuhafiye malzemeleri satmaya başladım. Arkasından biraz daha para biriktirerek örgü makineleri aldım ve örgü atölyesi açtım. 1990 yılında gerçekleştirdiğim girişimim de şehrimde ilkti. Bu süreçte etrafımı da çok gözlemledim. Anladım ki beni takip eden, cesaretimi örnek alan çok kişi oldu. 18 yılın sonunda yaptığım işin modasının geçtiğini ve örgü kıyafetlerin siparişinin azaldığını görünce yeni bir arayış içerisine girdim. Kızım, “Anne sen zaten yemek yapmayı ve ikram etmeyi çok seviyorsun. Neden ufak bir yer açıp denemiyoruz,” dedi. 2007 yılında önce dört masalık bir yerde yöresel yemeklerle başladık. Bir süre sonra kapıda bekleyenler artmaya başlayınca, “Bu işte ekmek var,” dedim ve daha büyük bir yere geçtim.
Kaz geleneksel bir yemek aslında ama daha önce neden bu kadar ünlenmemişti?
Kars Kaz Evi’ni 2008 yılında açana kadar yöresel bir yemek restoranı yoktu. Sadece evlerde yiyebiliyorduk. Bu nedenle bu işe başladığımda ürüne ulaşmakta da zorluk yaşadığım için, Kaz Yetiştiriciliği ve Irkını Devam Ettirme Derneğini de kurdum. Derneğe üye yaptığım kadınlardan kaz almaya başlayınca herkes kaz temizleyip getirmeye başladı. Derneğim adına Birleşmiş Milletlere sunduğum “Sürdürülebilir Kars Kazı” projem sahada çok başarılı oldu. Kadınlara eğitimler verdirdim. Birleşmiş Milletler ve Turizm Bakanlığından ödüller almaya başladım. Ekonomide yarattığım farkındalık sayesinde kazcılık ikinci büyük üretim alanı oldu.
TABULARI YIKTIM
Şehrinizde ilk olduğunuza göre, kadınlar adına girişimciliğin önünü açmak için hangi zorlukları aştınız?
Özellikle hane içinde çok fazla yaşanan sosyal tabuları yıktım. Ticaret lisesi mezunu olmama rağmen, eşim çalışmama müsaade etmedi. Hatta komşuya gitmemi bile istemezdi. Fakat ben evde iş yapmaya ve evin masrafına katkı koymaya başladıkça kabullenmeye başladı. İşte bu ekonominin gücüydü. Zorluklar ekonominin gücünü kullanmaya başlayınca daha kolay aşılmaya başlıyor. Ancak tabuları da yavaş yavaş yıkmak gerekiyor. Çünkü kadınlar toplumda maalesef hep ikinci sırada geliyor. Sen kendini kabul ettirmek için aileni, mahalleni alıştırarak yol alabiliyorsun. Bir anda bayrak açarak, ben buyum demek çok zor. Kars’ta ‘’Kızını ez, kazını ezme’’ diye bir söz vardır. Çok şükür emeğimizle kızı kaza ezdirmedik. Kızı da yücelttik kazı da paraya çevirdik. Kızlarım da en büyük destekçim oldu.
KARDA İZ BIRAKTIM
Sadece girişimci olmadınız, bir ilki başararak şehrinize de yeniden hayat verdiniz. Neydi başarınızın sırrı size göre?
İlk olmak hem avantajdır hem dezavantaj. Dezavantajlı yanı karda bir iz bırakmak gibi zorlu bir yola çıkmandan kaynaklanıyor. Fakat senden sonra geleceklerin o izden yürümesine vesile olduğun için de bir hazzı var. O yolu açmak zor, fakat o kadar da mutluluk verici. “Kars’ta kadında devrim yarattım,” diyorum çünkü kamuda çalışan kadınlar olmasına rağmen özel sektörde asla çalışamazdı. Ben başardıktan sonra arkamdan beni takip eden bir kitle olmaya başladı. Yaptığınız işte eğer takdir ve teşekkür alıyorsanız, o iş ancak o kadardır. Fakat yaptığınız iş taklit edilerek çoğalıyorsa, rol model alınıyorsa işte o zaman başarılısınız demektir. Ben kadının yeteneklerini keşfetmesini ve de ekonomiye dâhil olmasını sağladım. Zorlandığımda da pes etmeden yol aldım. Misafirlerimin takdiri bana büyük güç, motivasyon kaynağı oldu. Günü onlarla tamamladım ve yol aldım.
TURİZMDE YENİ BİR HİKÂYE YAZDI
Sizin başarınız, turizmin canlanmasına nasıl bir katkı sağladı?
Şehre bir fikir verdim, trend yakaladım ve bir hikaye yazdım. Kars’ın bilinen değerleri vardı. Kazı Kars’a ben mal etmedim. Kültürünü ben koymadım. Fakat geleneksel ürünler, yemekler, kültürler turizmde tanıtılmadığı, paraya dönüşmediği sürece kaybolmaya yüz tutuyor. Ben kaybolmaya yüz tutmuş olan yemek kültürümüzü turizme kazandırdım, ticarete dönüştürdüm. Herkes kaz beslemeye, satmaya başlayınca ve şehir ekonomisinde istihdam artışı da oldu. Eskiden kış demek bizim için eziyet, zahmet demekti. Çoğu göçler de iklim koşulları yüzünden olmuştur. Çünkü yaşam koşulları çok zordur. Fakat şimdi kar para getirmeye başladı. Ulaşım, konaklama gibi zincirin halkaları oluştu ve yeni yerler açılmaya başlandı. Talebe hitap ettikçe arz olmaya başladı. Şehri ayağa kaldırdığım, şehrin çıtasını yüksekte tuttuğum ve sesini duyurduğum için mutluyum.
HAYALLERİN SINIRI YOK
Artık ulusal ve uluslararası arenalarda rol model gösteriliyorsunuz. Bu kadarını hayal etmiş miydiniz?
Bir girişimci olarak sadece şehrimi değil ülkemi de iyi temsil ettiğim için rol model gösterildim. Kaz kaybolmaya yüz tutmuş bir üründü, satılmıyordu. Henüz kendi ülkemde tanınmadan önce 2009’da yerel bir ürün tanıttığım için onların turizmini görmek adına İspanya’ya davet edilmiştim. İlk işimi yaptığımda “Kars’ta var olan bir potansiyeli harekete geçirdim” demiştim. 2015 yılında ödül aldığımda “Bölgemde fark yarattım” dedim. Fakat 2020’ye girdiğimizde artık diyebiliyorum ki Türkiye’de var olan kaz potansiyelini harekete geçirdim. Bu da bir ekol başlatmak ve ekonomide istihdam yaratmak demektir. Hayallerin sınırı yoktur. 2016 yılında da hayalim olan eski bir Rus binasını satın alıp restore ettirerek, kendi mekânımıza taşındık. Hayalleri gerçekleştirebilmenin yolunu sağlam adımlarla doğru ve sürdürülebilir çalışmaya bağlıyorum.
CESARET BULAŞICIDIR
Şimdi birçok şehirde kadınlarla buluşuyor, hikâyenizi anlatmaya gidiyorsunuz. Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Buralara gelmem de medyanın, görünürlüğün de çok etkisi var. İlk televizyon programım Gezelim Görelim olmuştu. Ondan sonra ardı arkası kesilmeyen programlar geldi. 2016 yılında ise Tuluhan Tekelioğlu karlı bir kış günü gelerek, belgeseli için bir çekim yaptı. “Yapabilirsin” belgeselinin galasında diğer cesur kadın kahramanlarla da etkileşim içine girdik. Bu belgesel hem çok önemli bir kadın dayanışması ve hem de girişimci kadınlara cesaret oldu. “Kadın varsa imkansız yoktur” çok önemli bir sözcük. Kadının olduğu yer varlıktır. Biz birbirimize cesaret vermeliyiz. Cesaret bulaşıcıdır. Ben kendi bölgemde herkesin kafasını kaz beslemekle meşgul etmeyi başardım. Nuran yaptı, biz de yapabiliriz” dediler. Yapabilirsin belgeseli de bunu iyice pekiştirdi.
NURAN ÖZYILMAZ KİMDİR?
Kars’ta turizm sektöründe yöresel yemeklerin eksikliğini fark ederek, 2008 yılında bu ildeki ilk yöresel yemekler yapan ve kaz üzerine hizmet veren ‘Kars Kaz Evi’ adlı restoranı açtı. Böylece Kars’ta bu sektördeki ilk girişimci kadın unvanını da kazandı. Kars kazının dünyaya tanıtılması ve turizm unsuru olması amacıyla girişimde de bulundu. Birleşmiş Milletler Ortak Programı dahilinde ‘Sürdürülebilir Kars Kazı Projesi’ni hayata geçirdi. 2010 yılında Kars Kazı Yetiştiriciliği ve Irkını Devam Ettirme Derneği’nin kuruluşunda öncü rol oynayarak, kaz yetiştiriciliği yapan kadınları derneğe üye yaptı. Bu dernek ile Birleşmiş Milletlerden UNESCO’ya herkesin dikkatini çekmeyi başardı. 2009-2011 yılları arasında 60 ülkenin katıldığı Emitt Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı’nda Kars’ı ve Kars kazını tanıtarak yılın iş kadını ödülünü aldı. 2015 yılında Ekonomist, Garanti Bankası ve Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) işbirliğiyle düzenlenen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’nda ‘Yöresinde Fark Yaratan Kadın Girişimci’ ödülünün sahibi oldu.
Paylaş