Paylaş
Fotoğraflar: Duygu Özbekçi MİLLİ
Aynı zamanda MSG (Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği) Yönetim Kurulu üyesi olan Şakir Askan ile söz dünyasının püf noktalarından, ‘Saygı’ albümü ile onurlandırıldığı özel projeye uzanan keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Şarkı sözü yazarlığınızın başlangıç hikâyesini dinleyelim mi?
Lisedeyken şiir yazmaya başlamıştım, gazetelerde de yayınlanıyordu. Ancak şarkı sözü yazarlığı tamamen tesadüf oldu. Eşim Hürriyet gazetesinin açtığı yarışmayı görüp bana söylediğinde denemek maksatlı katılmıştım. Bankada çalışıyordum, iş yerim Çekirge’de evim ise Gençosman’daydı. Yol parası sıkıntısı olduğundan yaya gider gelirdim. Böyle bir günde diğer şarkıların nasıl yazıldığını inceleyerek bir şarkı sözü yazmaya çalıştım. Türkiye genelinden katılan 20 bin şarkı sözü arasında birinci oldum. Jüride ise Orhan Gencebay, Yıldırım Gürses, Coşkun Sabah yer alıyordu. O zamanki maaşımın sekiz dokuz katı, 25 bin lira tutarında bir ödül kazanmıştım. İlk defa yazdığım bir sözden para kazandığım için ayrıca mutlu olmuştum.
UNKAPANI’NDA KİMSE İLGİLENMEDİ
Bestelendi mi ilk yazdığınız söz? Arkasından yeni teklifler de geldi mi?
Şarkı sözüm hemen bestelenecek, ünlü kişiler okuyacak sonra da herkes benden şarkı isteyecek diye düşündüm ama öyle olmadı tabii. Sonrasında kimse beni aramadı. Tamamen kendi mücadelemle şarkı sözlerim görünürlüğe kavuştu. Unkapanı’na ilk gittiğimde sonradan Bülent Ersoy’un, İbrahim Tatlıses’in okuduğu şarkı sözlerim elimdeydi ama kimse ilgilenmedi bile. O zamanlar Burhan Bayar meşhur bir besteciydi, onu bulmaya çalıştım. İzmir fuarında yaşanan küçük bir olay nedeniyle cezaevinde olduğunu öğrenince ona mektup yazarak sözlerimi gönderdim. Çok beğendiğini söyleyerek bestelemeye başladı.
GÜLÜM BENİM’ ATLAMA TAŞIMDIR
İlk şarkılarınız hangileriydi, kimler okudu?
İlk şarkım ‘Seven Kullar’ı Gökhan Güney seslendirdi. Ama soyadımı Aslan diye yazmışlardı. Bendeki kısmete bak diyerek çok üzülmüştüm. Sonrasında da süreç çok hızlı gelişti. 1986 yılında İbrahim Tatlıses ‘Benim Hayatım’ şarkısını okudu hatta albüme adını verdi. Aynı albümde ‘Sevdalandım’ şarkım da yer alıyordu. O dönemde de gazetede Tatlıses’in kendi hayatını anlatan bir albüm yaptığı haberi çıkmıştı ancak, söz yazarının bana ait olduğu yazılmamıştı. Şarkılar çok ilgi görünce arkasından Emrah’ın okuduğu Ayrılamam, Yaralı, müzik hayatımda atlama taşım olan eşime yazdığım ‘Gülüm Benim’ ile ‘Seni Sevmeyen Ölsün’ şarkılarım geldi. İlk üç senede arabeskte ilk dörtteki en iyi söz yazarları arasına girmiştim.
Neydi sizin sözlerinizi ön plana çıkaran şey?
Benim tarzımın piyasaya biraz daha modern geldiğini düşünüyorum. Arabeski o koyu halinden biraz çıkardı bence. Örneğin, 1986 yılında Müslüm Gürses’in seslendirdiği ‘Unutamadım – Kaç Kadeh Kırıldı’ şarkısındaki duygu halini anlatım şeklim hem arabesk dinleyenlere hem bestecilere farklı geldi. Zaten kalıcı olmak istiyorsan birine benzeyerek bir yere gelemezsin. Kendi ekolünü yaratmak, farklı olmak zorundasın. Bir süre sonra, bu şarkıyı Şakir Askan yazmıştır, denilebilecek noktaya gelmemi buna bağlıyorum.
KÜLTÜR BİRİKİMİ DE GEREKİYOR
Bu farkı sağlamak da kolay değil. İyi bir söz yazmak için öncelikle ne gerekiyor?
Müzik piyasasında bir yere gelebilmek hakikaten çok zor. Çünkü iş bilenden çıkar düşüncesiyle besteciler, sanatçılar da daha ünlü, bilinen söz yazarlarına yönelmeyi tercih ediyor. ‘Ben de şarkı sözü yazıyorum, ne yapmalıyım?’ diye soran o kadar çok kişi var ki. Şarkı sözü yazmak için sadece duygu birikimi yetmez, kültür birikimi de gerekiyor. Her şarkı duygu ile başlar zekâ ile biter! Sen kendini bilgi, kültür anlamında beslememişsen, farklı bir şey çıkması da çok zor olur. Örneğin geçtiğimiz yıllarda içinde ‘Bağdat’ı iki gözüm kapalı bulabilirim’ sözü geçen şarkı çok dinlendi. İşte bu şarkıyı yazabilmek için ‘Aşığa Bağdat sorulmaz’ deyimini bilmen gerekiyor. Sadece duyduklarınla, dinlediklerinle fazla yol alamazsın. Ama yeni nesil özellikle sadece sosyal medyanın kendisine yeteceğini düşünüyor maalesef.
SANKİ BENİ ANLATMIŞ DİYEBİLMELİ
İzin söz yazarlığınıza özellikle faydası olduğunu düşündüğünüz şeyler var mı?
Benim babam lokantacıydı. Yedi sekiz yaşlarından itibaren garsonluktan bulaşıkçılığa kadar yanında çalıştım. Lokantada radyo hep açık olurdu ve özellikle halk müziği dinlenirdi. Bu nedenle benim halk müziği repertuvarım oldukça geniştir. Ama sonradan fark ettim ki ben hep o türkülerden de beslenmişim, bir şekilde hafızamda yer etmiş. Şarkı yazarken bilinçaltında yoğrulup, başka bir duyguyla benim cümlelerim olarak çıkmış. Bir de kesinlikle ne yaptığını bilmen gerekiyor. Sadece kendi duygularını değil insanlar neyi beğenir onu da yansıtabilmelisin. O duyguyu öyle bir anlatmalısın ki, bu şarkı sanki beni anlatmış diyebilmeliler, işte başarı da orada yatıyor.
DOKTOR ŞARKISININ HİKÂYESİ
En çok herhalde bu şarkıyı nasıl, kime yazdınız diye soruluyordur. Hikâyesini paylaşmak istediğiniz bir şarkı varsa dinlemek isteriz?
Her şarkının kendine göre bir duygusu, hikâyesi mutlaka vardır. Doktor şarkısı biraz ilginçtir. Midemin rahatsız olduğu bir dönemde doktorum Zeki Yenidünya’ya gitmiştim. Sağlıklı besleneceksin, sigaradan alkolden uzak duracaksın diye nasihatlerde bulununca, arkadaşım da olduğu için biraz da kızarak yanından ayrılıp soluğu meyhanede almıştım. Orada, “Çaresiz derdimin sebebi belli dermanı yaramda arama” sözleriyle başlayan ‘Doktor’ şarkısını yazdım. Bursalı besteci Bayram Şenpınar da hep bana sitem ederdi çalışamıyoruz diye. O gün karşılaşınca, yeni sözüm diyerek kendisine verdim. Ama şarkı olacağı konusunda çok da ümitli değildim. Bir akşam Kumkapı’da yemek yerken Roman müzisyenler “Bayram Agamızın yeni bir şarkısı çıktı” diyerek çalmaya başladı. Doktor şarkısını ben de ilk orada dinledim, güzel olmuş bu şarkı tutar dedim.
TELİF HAKKI MÜCADELESİ VERİYORUZ
Aynı zamanda MSG (Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği) Yönetim Kurulu üyesisiniz. Telif hakları konusu da hala ülkemizde tam olarak çözülememiş konulardan değil mi?
Ülke olarak telif haklarında 30 yıllık mazimiz var. Avrupa ise 150 yıllık bir geçmişe sahip. Almanya yıllık 1 milyon 150 bin euro telif toplarken bizim topladığımız telif 50 bin euro civarında. Dijital mecralarda çok fazla sorunumuz yok ancak cafe, restoran, eğlence merkezi gibi bir şekilde müzik yayını yapan yerlere çok hakim olamadığımız için gelir toplamakta zorlanıyoruz. MSG olarak lisanslama yapmak için mücadele veriyoruz. Benim 400’den fazla şarkım albümlerde yer aldı. Aklınıza gelen tüm ünlü sanatçılarda şarkım var. Bunun karşılığında aldığım telif çok az. MSG’nin 7 bini aşkın eser sahibi üyesi var. Ancak geçim derdi olan, yazdığı eserin karşılığını alamayan insanlardan aynı zamanda şarkı üretmesini de bekleyemeyiz. Çok ezilen çok iyi söz yazar, gibi bir düşünce de hâkim ama öyle bir şey yok maalesef.
RAP MÜZİK ARABESKİN YERİNİ ALDI
Son dönemlerde daha çok dinlenmeye başlayan rap şarkılarının sözlerini nasıl buluyorsunuz?
Bana göre rap müzik arabeskin yerini aldı. Nasıl arabesk varoşlardan çıktıysa, rap de hem varoşlardan çıkan gençlere hitap ederken, hem düzene isyan eden herkesi sözleriyle bir yerden yakaladı. Ben de beğeniyorum çoğunu da dinliyorum. Zaten bizim insanımız mutluyken müziği dinler, mutsuzken sözleri dinler. Hikâyesi güzel olan şarkı bu yüzden kalıcı olur. Tüm müzik türlerinde kötüler mutlaka zamanla elenecektir. Benim şarkılarım bugüne taşınmışsa ve hala söyleniyorsa, yaşı sıfırlanmış, zamansız şarkılar olmuştur. Yeni nesil de dinliyorsa, kendi aşkından bir şeyler bulabiliyor demek ki.
HEM BASİT HEM GÜZEL OLACAK!
Şarkı sözü ve şiir yazmak arasında nasıl bir fark var?
Şarkı sözü, şiir değildir. Şarkı sözü konuşma diliyle, şiir kitap diliyle yazılıyor. 3 bin kelime ile yazıyorsak bin kelime ile konuşuyoruz. Yani bin tane kelimenin içinden yeni bir şarkı sözü yazacaksın ve de yazılmış binlerce şarkıya benzemeyecek, üstelik hem basit hem güzel olacak! Bu yüzden şarkı sözü yazmak daha zordur. Bana göre mesela en zor şey mani yazmaktır. Basit bir şekilde birçok şeyi en iyi şekilde anlatmak çok zordur. Bu yüzden gençlere kendinizi geliştirin, kendinize yatırım yapın diyorum.
‘ŞAKİR ASKAN’A SAYGI ALBÜMÜ’
Yakın bir zamanda İstanbul Arabesque Project sizin adınıza bir albüm yayımladı. Projeden söz edebilir misiniz?
Barbaros Akbulut’un kurucusu olduğu İstanbul Arabesque Project grubu 10’uncu yıl albümü olarak, ‘Burhan Bayar ve Şakir Askan’a Saygı Albümü’ adında bir albüm yaptılar. Müslüm Gürses 50’yi aşkın şarkımızı okumuştu. Çok ekmeğini yedik. Bu çocuklar da uzun süredir arabeski çok iyi yorumlayan arkadaşlarımız. Müslüm Gürses’in okuduğu şarkılarımızdan en sevilen 10 şarkıyı albümlerinde seslendirdiler. Kendilerine bu vesileyle bir kez daha teşekkür etmek isterim.
Yaşarken onurlandırılmak çok özel olsa gerek?
Gerçekten çok anlamlı ve özel bir duygu. Doğduğum yer olan Çanakkale Yenice’de de bir sokağa adım verildi. Benim için mutluluk ve onur verici gerçekten. Aynı zamanda biliyorsunuz 35’inci sanat yılımı da bundan 4 yıl önce Bursa’da düzenlenen özel bir gecede sanatçı dostlarımla kutlama mutluluğunu yaşadım. Geceye özel hazırlanan ‘Şiirden Şarkıya Benim Hayatım’ kitabımda da bestelenen bazı eserlerimi ve hikâyelerini, şiirlerimi, o dönemlerde çıkan haberleri bir araya getirmiştim. Benim için unutulmaz bir geceydi.
Paylaş