Hayaline dünya inandı

Sosyal girişimci Ece Çiftçi’nin henüz 14 yaşında kurduğu bir hayalle başlattığı gönüllülük projesi bugün dünyanın dört bir yanından ödüller alan bir başarı hikâyesine dönüştü. Dezavantajlı bölgelerde yaşayan çocukların yeteneklerini keşfetmeleri ve geliştirmeleri hedefiyle SosyalBen Vakfı’nı kurduğunu anlatan Çiftçi, 11 yılın sonunda 400 gönüllü ile 22 bin çocuğa ulaştıklarını, ayrıca çalışmalarını 12 ülkede de sürdürdüklerini açıkladı.

Haberin Devamı

Hayaline dünya inandı
Hala yaptığı işin meslek olarak algılanmadığına ve en çok gelir modelinin merak edildiğine dikkat çeken Ece Çiftçi ile Kalder Bursa tarafından düzenlenen Kalite ve Başarı Sempozyumu’ndaki konuşması sonrasında bir araya geldik. Sosyal girişimcilikten, kurduğu modeli nasıl sürdürülebilir kıldığına uzanan hikâyesinde attığı önemli adımlar ile merak edilenleri konuştuk.

Kendinizi kısa boylu bir zürafa olarak tanıtıyorsunuz. Nedir bu metaforun sizdeki hikâyesi?

Daha iyi ve farklı bir dünyanın zürafalarla olabileceğine inandım. Biyolojik seleksiyona baktığımız zaman, uzun boylu zürafalar ağaçların tepesindeki yapraklara daha kolay erişebildiği için kısa boylu zürafaların zaman içinde tükendiğini görüyoruz. Öyle bir noktaya geliyor ki etrafımızdaki zürafaları fark etmeyi bırakın, birisi “Kısa boylu zürafaları gördünüz mü?” diye sorduğu zaman da garipsiyoruz değil mi? İşte benim yolculuğum kısa boylu bir zürafa olarak kendimi keşfetmemle başladı. Aynı atmosferi paylaşıyoruz ama her bir birey birbirinden farklı imkânlara sahip. Buradaki en önemli nokta yeteneğini ve ilgi alanını keşfederek, bu konuda kendini geliştirebilmen. Ben de kısa boylu bir zürafayım, ama şanslı bir kısa boylu zürafa. İnandığım amaçlar uğruna çalışıyorum ve en önemlisi diğer kısa boylu zürafaların kendilerinin farkına varmaları için çabalıyorum.

Haberin Devamı

DEZAVANTAJLI ÇOCUKLARI DÜŞÜNDÜM

Daha 14 yaşındaydınız ve nasıl bir farkındalık yaşadınız?

Okulda hiçbir zaman çok çalışsam da matematik ve geometriden yüksek not alamadım. Ama çok iyi keman çaldığımın, organizasyon becerilerimin olduğunun farkındaydım. Bir gün okulumuza Nepal’den aktivist bir profesör geldi ve alanda çocuklara yönelik yaptığı projeleri anlattı. İlk defa başkaları için bir şey yapan ve uluslararası alana taşımış birini tanımıştım; çok etkilendim. Bizi de projesi için davet ettiğinde, nasıl dâhil olabilirim diye düşünmeye başlamıştım. 9’uncu sınıftaydım, tabii ki aileme sorduğumda gitmeme izin vermedi. Ama o dönemler benim fikrimin kuluçka zamanıymış, sadece haberim yokmuş!

Haberin Devamı

İlk projenizi ne zaman oluşturdunuz?

Bir gün yıl sonu gösterisi için keman çalarak sahneye çıktığımda şunu fark ettim; iyi matematik yapan arkadaşım da sahneye çıktı ben de. O da alkışlandı ben de. O zaman kendimce, başarının sadece matematik olmadığı sonucunu çıkardım. Ve de okulumuzda var olan müzik, fotoğraf gibi atölyelerimizi imkânsızlıklar nedeniyle ulaşamayan çocuklara götürmek için bir proje yapmaya karar verdim.

YETENEKLERİ ÖNEMSEYİN

Hayaline dünya inandı
Yol haritanızı oluştururken adımlarınız ne oldu?

Gönüllülüğe dair araştırmalar yaparken, Türkiye’nin bir gerçeğini, gençlerin gönüllülük oranının yüzde 5 olduğunu gördüm. Araştırmalarda bunun nedeni olarak ilk sırada, “param yok”, ardından “zamanım yok” geliyordu. Bu tablo beni çok etkiledi ve 14 yaşında öğretmenlerime anlatarak, arkadaşlarımı örgütleyerek Suriye sınırlarına yakın dezavantajlı bir köyde çocuklarla çalışmaya başladım. İlk sahamı gerçekleştirdikten sonra, yeteneğin insan hayatındaki önemini kendi kişisel deneyimimde fark ettim. Aynı gençlik merkezinde dört yıl boyunca çalışarak inanılmaz deneyimler elde ettim. Dünya artık çocukları yetenekleri üzerinden başarılı olarak değerlendiriyor. Eğitim sistemimizde göz ardı edilen açıklardan bir tanesi de budur.

Haberin Devamı

GÖNÜLLÜK PAYLAŞIM EKONOMİSİDİR

Hayaline dünya inandı
Gönüllü olmak sizin için ne anlam ifade ediyordu?

Bize yıllarca gönüllülüğü bir elin verdiğini diğerini bilmez olarak anlattılar. Oysa benim öğrendiğim gönüllülük; bir paylaşım ekonomisi, iki taraflı bir alışveriştir. Dört yıl boyunca çalıştığım çocuklarla iki temel şeyi öğrendim. Birincisi kendi hayatıma yön verecek bir meslek seçimi yaptım ve sosyoloji okumaya karar verdim. İkincisi ise ne olacaksak olalım, arka mahalle için dertlenmezsek, o derdin gün sonunda bizim masamıza da geldiğini gördüm.

Dönüm noktalarınız ne oldu desem?

Ben sahada olmayı çok sevdim ve kıymetli bulduğum için lisede yaptığım oluşumu üniversiteye de taşıdım. Bir gün farkında olmadan bir hoca ile tanıştım. Projelerimi anlatırken bana kartını uzattı ve “Yazın seni NYU’ya (New York Üniversitesi) bekliyorum” dedi. Tanıştığım kişi Prof.Dr. Selçuk Şirin’di ve ben hayatımda ilk defa Amerika’ya böyle bir teklifle gittim. Dünyam daha da açıldı. Biz yardım anlatılmaz kültürüyle büyüdük. Ama ben orada gördüm ki, yardım ne kadar anlatılırsa o kadar destek bulur, katılımcı bulur ve de sürdürülebilir olur.

Haberin Devamı

SOSYAL GİRİŞİMCİLİK DE MESLEKTİR

Hayaline dünya inandı
Birinci olduğunuz yarışmaya katılmaya nasıl karar verdiniz?

Amerika’dan döndükten sonra bir arkadaşımın tavsiyesiyle, 2013 yılında ‘Bir fikrin mi var?’ yarışmasına katıldım. Birinci olanı İngiltere’ye gönderiyorlardı. O zaman daha Urfa ve Giresun’da saha çalışmaları yapmıştık. NYU’da, herkesin bilinçaltında en iyi fikir var. Bu fikrin nerede ve ne zaman ortaya çıkacağı önemlidir, demişlerdi. Benim iyi fikrim de yarışma formunu doldururken ortaya çıktı. Projemin adını SosyalBen koyarak yazıp gönderim. 6 haftanın sonunda kendi alanımda yarışmada birinci oldum. İngiltere’de sosyal girişimci şirketler ve sosyal sorumluluk dernekleri ile bir araya geldiğimde, insanların hem hayat boyu gönüllü olup hem de para kazandıklarını görünce çok şaşırmıştım. Sürdürülebilirliği ve de faydayı devamlı kılan bir şeydi aslında. Döndükten sonra da böyle bir model kurmak için çalışmalara başladım.

Haberin Devamı

Sivil toplum örgütlenmesini sürdürülebilir kılmak için neler yaptınız?

Faaliyetlerimiz sahada ve kapasite geliştirme çalışmalarıyla devam etti. Sivil toplum nasıl gelişir, nasıl fonlanır ve meslek haline gelir, bunun araştırmalarını sürdürdüm. Amerika, Kanada ve Almanya üçlüsündeki sürecin aynısını gerçekleştirdik. 11 yıllık yolculuğumda herkes bana şunu sordu: “Bu yaptığın iyi güzel de senin bir işin yok mu? Ya da para kazanıyor musun?” Ben de onlara Harvard ve Oxford’un beni SosyalBen de kurduğum model için kabul ettiğini, dünya üniversitelerinin kapılarını artık bir projeye dâhil olan, liderlik yapan, yerelde ve globalde uygulayan çocuklara açtığından bahsediyorum. Sosyal girişimciliğin de bir meslek olabileceğini anlatıyorum. Sonuç itibariyle, hem gönüllüyüm, hem sosyal girişimciyim aynı zamanda danışmanlık vererek para kazanıp, faydayı sürdürülebilir kılıyorum.

HARVARD VE OXFORD’DU GERİ ÇEVİRDİM

Hayaline dünya inandıSiz Harvard ve Oxford’da kabul edilmenize rağmen neden gitmek istemediniz?

Benim için en büyük yol ayrımıydı. Gitsem mi kalsam mı diye çok düşündüm. Yakın çevrem karar verme sürecim ve aklımla ilgili hala bir problemim olduğunu düşünse de ben gitmemeye karar verdim. Ailem de tabii ki mutlu olmadı. Ama kızgınlıkları geçince hiçbir mutluluğun beni sahada olmakla denk bir kıvama getirmediğini anlattım. Bu noktada bir köy okulunda dansa olan ilgi ve yeteneğini keşfettiğimiz Yılmaz’ı örnek göstermek isterim. Gönüllülerimiz bir süre sonra daha profesyonel destek alması geri bildirimlerini yapmıştı. Hemen dans akademilerine yazdık ve Tan Sağtürk, Yılmaz’ı kabul etti. 3 yıldır burslu okuyor. Modern dans yapıyor, kazandığı bir sürü yarışmalardan ödülleri var ve dansçı olacak.

DOĞRU MODEL İLE BÜYÜDÜK

Sizi uluslararası arenalarda da başarıya taşıyan modelinizden bahsedelim mi?

SosyalBen Vakfı, SosyalBen Store ve SosyalBen Akademi’den oluşan bir model kurdum. SosyalBen bağışcısı, gönüllüsü ve sponsoru varsa, var olan genç bir yapı. Gençler ve ben varım. Store ve akademi, vakfı fonlamak için oluşan sosyal girişim modelidir. Store kısmında anlaşmalı olduğumuz perakende zincirlerinde kârı vakfa aktarılan kırtasiye ürünlerinin satışını ve ürün tedariğini gerçekleştiriyoruz. Akademi kısmında ise özel okullara dersin içinde gönüllülüğün, sosyal girişimciliğin nasıl anlatılacağına dair eğitmen eğitimi ve danışmanlık veriyoruz. Eğer biz bundan 50 yıl sonraki neslin aktif ve sorunlara karşı duyarlı vatandaşlar olmasını istiyorsak, müfredata bu kodları mutlaka koymamız gerektiğine inanıyorum. İkinci grubumuz olan şirketler için de aktif şirket vatandaşlığını sağlamak için kurumsal sosyal sorumluluk ve gönüllülük projelerinin tüzüğünü ve politikalarını oluşturuyoruz. Elde edilen gelirlerin büyük bölümü vakfa gittiği için dolaylı olarak destekçimiz de oluyorlar.

65 İLDE 22 BİN ÇOCUĞA ULAŞTIK

Hayaline dünya inandı

Röportaj fotoğrafı: Duygu Özbekçi Milli

Yol hikâyeniz şu anda nereye vardı?

SosyalBen Vakfı’nda dezavantajlı bölgelerde yaşayan 7-13 yaş aralığındaki çocuklarla bir araya geldiğimiz, farklı temalarda atölyeler gerçekleştirdiğimiz, çocukların yeteneklerini keşfetmelerini, kendilerini tanımalarını ve güvenmelerini sağlamayı hedeflediğimiz çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Şu anda Türkiye’de 65 ildeyiz. 9 temsilciliğimizde yer alan 400 gönüllü ile çalışıyoruz. Şu ana kadar 22 bin çocukla çalıştık. Ama yetmez! Çünkü en büyük problemlerden bir tanesi var olan sorunları millileştirmek. Nitelikli eğitime erişmek dünyanın sorunu olduğu için çalışmalarımızı Türk büyükelçiliklerimizin desteğiyle Nepal, Kamboçya, Ürdün, Makedonya dâhil gelişmekte olan 12 ülkede de sürdürüyoruz. Ayrıca Avusturalya’dan bir şirketin Türkiye partneri olduk, gönüllü değişim programları yapıyoruz. Uluslararası arenalarda, üniversitelerde modeli konuşmak üzere çağrılıyorum. Modelle birlikte birçok ödüle layık görüldüm. 2017 yılında Akademi modeliyle, Garanti Bankası, Kagider-Ekonomist Dergisi tarafından 34 bin kadın arasından “Türkiye’nin Kadın Sosyal Girişimcisi” seçildim. En son 2018 Nisan ayında ABD Dış İşleri Bakanlığı tarafından gelecek vaad eden 10 aktivist genç liderler arasında gösterildim. Bu ödülü alan ilk Türk genci olmak da beni ayrıca heyecanlandırdı. İyi ki kısa boylu zürafa olarak kalmışım.

 

Yazarın Tüm Yazıları