Paylaş
Modanın içine de annelik sıkıştırdım ya, korkun benden artık!
Ajda Pekkan for Twist koleksiyonunun ikinci sezonunun lansman yemeğindeyiz. Kadın ve moda dergilerinin genel yayın yönetmenleri, moda editörleri, birkaç köşe yazarı ve ben. Neşeli, canlı, uzun, ağırlığı kadın olan bir masa. Ajda Pekkan’ın tasarladığı, defalarca kendi üzerinde deneyip, giye çıkara son halini verdiği kıyafetlere hayranlıkla bakıyoruz. Kırmızı tuluma, yeşil parkaya, deri pantolona, tek omuz kazaklara, üzerinde Ajda’nın 70’li yıllara ait kocaman gözlüklü bir fotoğrafının olduğunu tişörte ölüyoruz. “Bana bunu ayırın”, “Bundan iki tane istiyorum”, “Hangi bedenleri var” gibi cümleler havada uçuşuyor.
Yemek boyunca moda konuşuluyor. Ajda, buram buram Ajda Pekkan kokan bu koleksiyonu nasıl yarattığını anlatıyor. Yemeğin sonuna gelince elime mikrofonu alıp, Pekkan’dan 10 dakika rica ediyorum. HTV’de yaptığım ‘Anne’ programı için sorular soracağım. Günümüz kadınları üzerindeki annelik baskısı hakkında ne düşündüğünü merak ediyorum. “Türkiye’de işler tuhaf bir yere doğru gidiyor sanki. ‘Kadınsan anne olmalısın, doğurmadıysan kadın değilsin’ gibi hastalıklı cümleler kurulur oldu. Bu bir zorunluluk değil bir seçim değil mi?” diye soruyorum.
Bakın nasıl cevaplıyor: “Her kadın anne olarak doğar. Annelik kadının doğasında var. Doğursa da doğurmasa da kadın demek anne demektir. İçindeki şefkati, anneliği bazen sevdiği erkeğe, bazen yakınlarına, bazen kedilerine, bazen de benim gibi şarkılara verir. Ben bu baskının çok yersiz ve çok ilkel olduğunu düşünüyorum. Bu bakış açısından bir an önce kurtulmalıyız. Bu konuda herkes kendini eğitmeli. Gerçekten anne olmak kadının tercihine bırakılmalı...”
DOĞURMASA DA KADIN ANNEDİR
Konuşması bittiğinde tüylerim diken diken oluyor. Adile Naşit şefkatiyle kemiklerini acıtarak sarılmak istiyorum. “Her kadın annedir, doğursa da doğurmasa da” cümlesini programımın mottosu yapmak istiyorum. Evet, Pekkan çocuk doğurmasa da annedir. Çocuğu ya da çocukları olsaydı bize bu kadar çok şey veremezdi belki, bu kadar üretken olamazdı. Bize, yüreğimize, beynimize bu kadar özenli, ince ve tek tek dokunamazdı. Kontrolsüzce ve bencilce dökülüyor cümleler ağzımdan. Bir ara yüzüne “İyi ki anne olmadınız, iyi ki bizim oldunuz” bile dedim galiba... Evet yaptım!
Paylaş