Paylaş
Canım oğlum;
Bunu sana büyürken defalarca söyleyeceğim ama bir de oku istersen; sen yüzde yüz bir aşk çocuğusun. Hem de en tutkulusundan. Ama maalesef çabuk tükendi, koruyamadık, kollayamadık, yitirdik. Ben de baban da payımıza düşen dersleri aldık ve yollarımızı ayırdık.
Peki aksi mümkün müydü? Bu devirde sonsuz aşk bulunabilir miydi? Aşk hayat boyu korunabilir miydi?
Andre Gorz’un sevgilisi, hayat arkadaşı, hayatının anlamı Dorine’e yazdığı bir kitap var elimde. İsmi ‘Son Mektup, Bir Aşk Hikâyesi.’
Şöyle başlıyor:
“Yakında 82 yaşında olacaksın. Boyun altı santim kısaldı, olsa olsa kırk beş kilosun ve hâlâ güzel, çekici, arzu uyandırıcısın. 58 yıldır birlikte yaşıyoruz ve ben seni her zamankinden çok seviyorum. Sadece benimkine değen bedeninin sıcaklığıyla dolan, kahredici bir boşluk taşıyorum göğsümün tam ortasında yeniden…”
Bana bile fantastik geliyor okuduklarım, kim bilir sana neler düşündürdü! Biz aşk denilen duygunun her geçen yıl anlamını yitirdiğini sarsıcı bir şekilde idrak ettiğimiz bir çağda yaşıyoruz, sizin zamanınızı düşünemiyorum.
Andre ve Dorine’in aşkının gerçekliğine inanmak için 60 satırlık kitabı döne döne, satır aralarında bir samimiyetsizlik sezmek için hasetle okudum ama bulamadım.
Dile kolay tam 58 yıl birlikte olmuşlar. Sonra mı?
Dorine’in uzun yıllar süren acı verici, onulmaz hastalığının ardından radikal bir karar alıp kendi hayatlarına birlikte son verme haklarını kullanmışlar. Böylece, yaşamda olduğu gibi ölümde de ayrılmayacak ‘diğerinin ölümünden sonra yaşamak’ zorunda kalmamışlar.
Bu kitap benim için bir umut hatta bir isyan çığlığı... Senin için de öyle olsun.
Bizim zamanımızda suyu çıkmış olan, sizin zamanınızda posası bile çürüyecek seks meselesi var sonra. Bak aynı kitapta yazar ilk sevişmelerini nasıl anlatıyor: “Seni temkinlice soydum. Gerçeğin düşselle mucizevi bir çakışması olarak, ete kemiğe bürünmüş Milos Venüsü’nü keşfettim. Gerdanının sedef parlaklığı yüzünü aydınlatıyordu. Bu güçlülük ve yumuşaklık mucizesini uzun uzun, sessizce seyrettim. Zevkin alınan ya da verilen bir şey olmadığını seninle anladım. Kendini verme ve ötekinden kendisini vermesini isteme biçimiydi zevk. Kendimizi tümüyle birbirimize verdik.”
Rüzgâr’ım; aşka inancını hiç kaybetmeyeceğin bir yaşamın olmasına duacıyım, başka da bir derdim yok çok şükür.
Kısa film Oscar’ını ‘Paperman’ alsın
Altı dakikalık bir siyah-beyaz animasyon filmde aşk ancak bu kadar güzel anlatılır. ‘Paperman’ adlı filmi izledikten sonra Walt Disney boşuna Walt Disney olmuyor diye haykırıyorsunuz. Karakterlerin naifliği göz bebeklerinden okunuyor. Merak ettiyseniz altı dakikalık filmi bu linkten izleyebilirsiniz:
http://www.hollywoodreporter.com/news/disneys-paperman-short-floats-online-416850
Paylaş