Paylaş
Türkiye’deki üreticilerin odaklandığı en önemli konunun üretim olduğuna dikkat çeken SAİ Firma Sahibi Bener Kurt, “Bir süre sonra üretim yapabilecek enerjiyi, suyu bulamayacak noktaya geleceğiz. Türkiye’de verimlilik çok düşük” diye konuştu.
İkisi profesör, ikisi mühendis olmak üzere toplam dört kişi 2009 yılında bir araya geldi. Enerji verimliliği ile ilgili sektörel anlamda çok fazla şirket yoktu. Bu nedenle enerji verimliliği projeleri geliştirmek üzerine bir şirket kurdular. Aynı zamanda işletme içinde yer alan profesörlerin, Ar-Ge projeleri vardı. Bunları da hayata geçirmeyi planlıyorlardı. İlk olarak Ulutek’te bir yer tuttular. Enerji verimlilik danışman şirketi lisansı da aldılar.
Çalışma prensibi içinde prosesi geliştirmek için bir fabrikaya giriyorlardı. O fabrikanın aynı üretimi, daha az enerji ile nasıl yapacağı konusunda çalışıyorlardı. Aynı enerjiyle daha fazla üretimi, nasıl yapacaklarını planlıyorlardı. Bu anlamda sanayi tesislerine çözümler üretiyorlardı.
Enerji verimliliği konusundaki çalışmalar sürüyordu ancak uygulama yoktu. İş yaptıkları çevreler, çalıştıkları firmalardan duydukları sıkıntıları çok fazla dile getirmeye başlamıştı. Daha sonra ‘Gelin, siz yapın’ demeye başladılar. Uygulama tarafında da çözüm üretmeye başladılar.
Atık ısı geri kazanımları ile ilgili çalışma yapma iştahının ve talebin arttığı dönemdi. Atık ısıyı değerlendirmenin çeşitli yöntemleri vardı. Bundan soğutma yapmak istediler. Bu süreçte küçük işletmelerin yaşadığı finansal döngü konusunda sıkıntı dışında herhangi bir problemleri yoktu. Zamanla o sorunu da aştılar.
ÖNCE TASARRUF SONRA ENERJİ VERİMLİLİĞİ
Şirket olarak bakış açıları önce az tüketme, sonra da bu tükettiğini en verimli üretme şeklindeydi. Önce tasarruf, sonra enerji verimliliği gözüyle bakıyorlardı. Bu çerçevede atık ısı potansiyeli, öncelikle geri kazanılabilecek ve tasarruf edilebilecek kalemdi. O yüzden oraya odaklandılar.
Bu çalışmalar çerçevesinde BEBKA’dan destek aldılar. Karşılığında bir atık ısı oluşturma istasyonunu hayata geçirdiler. Bunu Bursa’daki atölyede yapıp, atık baca gazlarını simüle ettiler. Arkasına yaptıkları geri kazanım üniteleri ile bundan soğutma yapmaya çalıştılar. Başarılı da oldu
MÜHENDİSLİK VE TASARIM YETENEĞİ
Atık ısının geri kazanımı ile ilgili hesaplamalar ve bunlarla ilgili mühendislik çalışmaları yaptılar. Daha önce sahip olmadıkları tasarım yeteneğini geliştirdiler. Bu proje belki çok ilerlemedi ama orada öğrendikleri baca gazı geri kazanımı ile ilgili bir sürü ekonomizer üretip, sattılar. Ekonomizer de baca gazından direkt ısıyı kazandıkları sistemdi.
Daha sonra ortaklık yapısını değiştirdiler. O zamana kadar iki ortak çok aktif çalışıyordu. Birisi bir işte, diğeri başka bir iş ile uğraşıyordu. Personel yetiştirmeliri mümkün olmuyordu. Ortaklık yapısını ayırınca Bener, daha kurumsal yapı oluşturmaya karar verdi. Sorumluluğu personellere verdi. Finansal olarak saha sorumlusu ayrı, proje sorumlusu ayrıydı. Onun görevi bunları yönlendirmek ve doğru işlerin yapılmasını sağlamak oldu.
ÇALIŞANLARI İLE BÜYÜDÜ
Hücre yapısı şeklinde bölünme mantığı ile şirketi büyütme stratejisini benimsedi. En büyük gelişmeyi çalışma arkadaşları ile sağladı. İşletme çalışanlarla büyüdü. Patron şirketi olmaktan çıkıp, vizyonu değiştirdiler. Sorumluluk ve yetkiyi kişilere verince daha rahat ilerlediler. İşin içinde taahhüt, uygulama olunca kendi kendini yöneten küçük hücreler şeklinde organize etmek daha mantıklı oldu. Küçük olan işletmeler de bir süre sonra gelişti. Bu şekilde birbirini destekleyen 4 şirketten oluşan bir organizasyon oluştu. Birinin iş yoğunluğu olduğunda personeller o tarafa gidiyor, teknik desteği firmalar birbirine veriyordu.
Bener Kurt, büyüyen yapıyla şu an dört şirkete ulaştı. İşletmelerin bünyesinde 75 mavi yaka, 19 beyaz yaka olmak üzere toplam 94 kişi istihdam ediyor. Bunun dışında 40 kişilik taşeron ekip çalıştırıyor. Enerji verimliliği ve taahhüt üzerine çalışmalarını sürdürüyor.
İHRACATA BAŞLADI
Tamamen sanayiye yönelik çalıştıklarını söyleyen SAİ Firma Sahibi Makine Yüksek Mühendisi Bener Kurt, ihracata da başladıklarını açıkladı. Belçika’da bir proje yaptıklarını anlatan Kurt, “Genelde müşterilerimiz kurumsal firmalar. O firmaların başarılı yaptığımız işlerinin benzerleri, yurt dışında olduğunda teklif almaya başladılar. Onlardan bir tanesini aldık. Bizim için güzel oldu. Türkiye’de imalatları yapıp tasarladıklarımızın montajını yapacağız” dedi.
ŞUBE AÇMA PLANI VAR
İhracatla ilgili bir yapı oluşturup yurtdışında da bir şube açmayı planladıklarını açıklayan Kurt, proje işlerinin devamının geleceğini tahmin ettiklerini söyledi. Rusya’yla ilgili de bir çalışmaya başladıklarını anlatan Kurt, o coğrafyaya biraz daha eğileceklerini ekledi.
Hedeflerinden de bahseden Kurt, “SAİ Enerji olarak tamamladığımız bir Ar-Ge projemiz var. Bütün proses ve tasarımı bize ait olmak üzere EPP üretimini başardık. Bunun pilot tesisi de faal çalışıyor. Denemelere başlayacak. Bu hammaddenin Türkiye’de üretilmesi ile alakalı yatırım planımız var. 2023 yılında bunu faal hale getirmeyi planlıyoruz” dedi.
HEYECANLANDIRAN PROJE
Pilot bir üretim tesisi ile birkaç müşteriye yetecek kadar yapmaya başlayacaklarını yineleyen Kurt, 2022 yılının ilk 3 ayında malzeme vermeye başlayacaklarını belirterek, “Bizi en fazla heyecanlandıran proje o. Eskişehir’de yapacağız. Yaklaşık 20-25 kişiye istihdam sağlayacağız. Genelde proses akışı üzerinden yapacağız. Türkiye geneline ve yurtdışına satılabilir bir tesis oluşturmayı planlıyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin 2017 yılındaki 12 milyon Euro EPP ithalatı yaptığını hatırlatan Kurt, bunun yıllık yaklaşık büyüme rakamının yüzde 30 olduğunu açıkladı. İhtiyacın yüzde 60’ını karşılayacak kapasitede bir tesis yapmayı planladıklarını söyleyen Kurt, “Bu ürün, yoğun olarak otomotiv sektöründe kullanılıyor. Arabanın içinde 200 parçada yer alıyor. Savunma sanayinde, güvenlik ekipmanlarında kasklarda, dizliklerde, konteynırlarda, iklimlendirme sistemlerinde yer alıyor. Hafif olduğu için çocuk mobilyalarında birçok yerde kullanılıyor” dedi.
TÜRKİYE’DE VERİMLİLİK DÜŞÜK
Türkiye’deki üreticilerin odaklandığı en önemli konunun üretim olduğuna dikkat çeken Kurt, “Bir süre sonra üretim yapabilecek enerjiyi, suyu bulamayacak noktaya geleceğiz. Türkiye’de verimlilik çok düşük. Odakta olması gereken en temel konu bu. Enerji verimliliği de düşük, üretim verimliliği de” diye konuştu.
Sanayinin yüzde 40 tasarruf potansiyelinin olduğunun altını çizen Kurt, oranın yüksekliğine dikkat çekti. Bunun çok aşağılara çekilebileceğini söyleyen Kurt, “Buna odaklanılması gerekiyor. Doğal gaz ve elektrik fiyatları görece düşükken insanlar unutuyor. Mesela doğal gaz ve elektrik fiyatları yükselince telefonlarımız durmuyor. ‘Enerji verimliliği ile ilgili proje yapmak istiyoruz’ diyorlar. Bu dönem dönem olmuştur” dedi.
PARAMIZ VE KAYNAKLARIMIZ BOŞA GİDİYOR
Bu konuda farkındalığın yeni oluşmaya başladığını söyleyen Kurt, gidilecek çok yol olduğunu vurguladı. Bu konuda bazı sektörler çok başarılı iken, bazı sektörlerin çok geride olduğuna dikkat çeken Kurt, “Verimliliğe odaklanmadığımız takdirde paramız ve kaynaklarımız boşa gidiyor” diye konuştu.
BURSA’DA SU HOYRATÇA KULLANILIYOR
Suyun da hoyratça kullanıldığını vurgulayan Kurt, “Bursa’da hoyratça kullanım var. Su önümüzdeki dönemde dikkat edilmesi gereken bir konu. Damlasının kıymetli olduğu, mumla arayacağımız bir şey haline gelmek üzere. Bir tarafta sanayide kullanım şeklini, bir tarafta tarımın sıkıntılarla yüzleşmiş olduğunu görüyorum. Bu konuda yabancı firmaların daha dominant yaklaşımı var. Tekstildeki uygulamalar sayesinde insanlar sayaç takmaya başladı. Parasını ödemeden Avrupa’da sayaçsız su kullanımı mümkün mü? Bizde böyle değil. Bunların üzerine gidilmesi gerekiyor” dedi.
YÜZDE 40 TASARRUF POTANSİYELİ VAR
Önümüzdeki dönemde suyun birinci plana, enerjinin ikinci plana geleceğini ifade eden Kurt, “Enerjinin hala endüstride tasarruf potansiyeli yüzde 40 civarında. Yani yapılabilecek daha bir sürü çalışma var. Ayrıca işletmelerde bir sürü atık ısı var ama bundan faydalanmak yerine doğal gaz ve karbon kaynaklı enerjileri kullanmaya devam ediyorlar” diye konuştu.
Paylaş