Atölyeden fabrikaya

Muhsin Mardin, Oyak Renault’ta kaporta kısmında şef olarak görev yapıyordu. 39 yaşındayken, kendi işini kurmaya karar verdi. Ufak tefek ekipmanlar aldı. Duaçınarı’nda imalat yapmak üzere 100 metrekarelik bir atölye tuttu.
Burada çeşitli otomotiv firmalarının bozulan, aşınan sarf malzemelerinin makine ekipmanlarının yedek parçalarını üretmeye başladı. Süreç içinde kendini geliştirip, yatırım yaparak, işini büyüttü. Atölyenin altyapısı, makine ekipmanları ve insan kaynaklarını geliştirdi. İşletmesine mühendislik kabiliyetleri kazandırdı.

FRANSA’YA İHRACAT

Yer ihtiyacı doğunca Otosansit’e taşındı. İlerleyen sürede büyümesini sürdürdü. Bir dükkan, bir dükkan derken, bölgede bir bloğu tamamen kapattı. Aynı zamanda ihracat yapmaya da başladı. İlk ihracatını Fransa’ya gerçekleştirdi. Müşteri talebi doğrultusunda yeni yer arayışına girdi. Daha düzenli bir yerde çalışmayı düşünerek, Yenişehir-Bilecik Karayolu üzerinde bir yer aldı. Personelini bir süre Bursa’dan taşıdı. Sonra teşvik edici programlar oluşturdu. Personelin hemen hemen hepsinin burada ikametini sağladı.

HAVACILIK SEKTÖRÜNE GEÇİŞ

Yenişenir’de makine ekipman alanını artırdı. 2000’den sonra her iki yılda bir kapasiteyi ikiye katlayarak, ilerledi. Otomotiv lokomotif sektördü. İhracatçı pozisyonundaydı. Farklı arayışlara girdi. 2000’li yılların başında Fransa’ya havacılık endüstrisine ihracat yapmaya başladı. Fransa’daki kontakları ile kapılar açıldı. Değişik makine ekipmanları üzerinde çalışmaya başladı.

CERN’DE İMZALARI VAR

Cern’in büyük patlama deneyi ile ilgili çalışmanın hazırlıkları yapılıyordu. Devletin bu konuda birtakım destekleri de vardı. Akademisyenlerden de katılımcılar vardı. İlk yapılan tünelde tam karşılıklı iki tane iyon çarpıştırıcı vardı.

O iyon çarpıştırıcıların mekanik aksamlarını Yenişehir’de üretti. 36 metre çapında 300 ton ağırlığında devasa büyüklükte ekipmanları yaptı ve gönderdi. İlk defa o zaman akademisyenlerle ortak platformda çalıştı.
O zamanlarda bu projenin ne kapsamda olduğunu, ne anlama geldiğini bilmiyordu. Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi bir konsorsiyum ile Avrupa’da çeşitli kurum ve kuruluşlar birleşmiş, fizik laboratuvarı oluşturup, dünyanın oluşumu ile ilgili bir çalışma yapıyorlar diye biliyordu. 2002 yılında konu kapandı. 10 Eylül 2010’da deneyin ilk startı yapıldı. Ardından konuyla ilgili tartışmalar başladı. O dönem Cüneyt Özdemir’in programına Boğaziçi Üniversitesi’nden akademisyenler katıldı. Programda 20 saniye kendileri ile ilgili bölüm geçti. Ertesi sabah fabrikaya gittiklerinde bütün basın kuruluşu temsilcileri, fabrikanın kapısına dikilmişti. Firma, yaklaşık 3 ay ilgi odağı oldu.

İNSAN KAYNAĞINA YATIRIM

İnsan kaynağı konusunda sıkıntılar yaşadı. Buradaki endüstri meslek lisesinde ana dalları olan torna tesviye bölümü yoktu. Bina, makine ekipman, malzeme ve tezgahları ile atölye kurdu. ‘Öğrenciler yetişsin, bizim de insan kaynağı arayışımız daha az olsun’ dedi. Ardından meslek yüksek okulu açıldı. Oraya da aynı şekilde yatırım yaptı. İnsan kaynağı probleminin bir kısmını buradan karşıladı.

UFUKLARI AÇILDI

Gelişime açık bir firmaydı. İşletme genelinde dahil olabilecekleri programları takip ediyorlardı. Çeşitli teknolojik altyapıda bulunan bir takım laboratuvar cihazları aldılar. Bunlar lazerli ölçüm sistemleriydi. Hassas ölçümlerdi. Havacılık sektöründe uçağı getirip, ölçüm yapamayacağınız için bu uygulama oldukça pratik ve kullanışlıydı. Eş zamanlı ihtiyaçları olan AS9100 kapsamında bir sertifikasyon programına girmişlerdi. Onun desteğini BEBKA’dan aldılar. AS9100 ardından uçan parçalar yapmaya başladılar. Ufukları açıldı.

200 KİŞİYE İSTİHDAM

Bugün otomotiv, havacılık, savunma sektörlerinde faaliyet gösteren işletme, 13 bin metrekaresi Yenişehir olmak üzere Ankara’daki işletmesiyle birlikte toplam 30 bin metrekare alanda faaliyet gösteriyor. İki işletmede toplam 200 kişiye istihdam sağlıyor.

7 ÜLKEYE İHRACAT

MFK Limited Şirketi Teknik Müdürü Murat Mardin, Afrika’da iki ülke olmak üzere Rusya, Almanya, Fransa, İngiltere ve Hollanda’ya ihracat yaptıklarını belirterek, “Ankara’da da Ar-Ge merkezimiz var. Bundan sonraki süreçte dünyadaki gelişmeleri takip edip, işimizi devam ettirmek istiyoruz. İşimizde uzmanız” dedi.

PANDEMİDE PATENT BAŞVURUSU

Hammadde tedarikinde dünya genelinde sıkıntılar bulunduğuna dikkat çeken Mardin, “2022’de bunun artarak, devam edeceği söyleniyor. Ne olacağını bilemiyoruz. Pandemi kötü ve zor bir zamandı. O zamanlara bir daha dönmeyiz umarım. O dönem yeni yatırım olmadığı için biz de yavaşlamaya girdik. Gelmedik. Kısa çalıştık. Patent başvurusu çalışmalarımız oldu. TÜBİTAK üzerinden birkaç proje yazdık. Bunlarla ilgili sonuçlananlar oldu” diye konuştu.

TOGG’DA VARIZ

Tofaş, Oyak Renault, Ford ile çalıştıklarını söyleyen Mardin, TOGG projesinde de yer aldıklarını ekledi. Türkiye’de otomotiv firmaları arasında yerlileştirdikleri ve önceden yurtdışından alınan bir projeyi uyguladıklarını ifade eden Mardin, “Arabanın mühendislik çizimi var. Arabada milyonlarca parça yer alıyor. Bunların hepsinin bir araya getirildiği ve analiz yapıldığı bir yer var. Mühendisliği görmesi gereken bir aerodinamik, bir hat var. Tasarımcılar onlara bakar. Onları doğrulamak ve analizlemek ile ilgili ekipman yapıyoruz. Önden kocaman bir araba yapıyoruz ama bu prototip değil. Arabanın tamamının belli bir toleransı var. Bunu küçük toleranslarla yapıyoruz. Önden üretilmiş arabanın üzerinde parçaları deniyorlar ve imalat onayı alıyorlar. Mesela farı yapıyorsunuz. Getiriyorsunuz.

Otomotivciler hiçbir zaman, ‘Çok güzel far yapmışsın, seri üretime başla’ demez. İnceleme yapılır, onay verilirse seri imalata geçersiniz. Fiziksel doğrulama için bu yapılır. Laboratuvar hareketi bunlar yani. Birçok parçayla analizlemeye yarıyor. Biz, mühendislik anlamında uygun hale getiriyoruz. Alüminyum farı gidip takamazsınız. Normal üreticinin yaptığı farı oraya takabiliyorsunuz. O farla ön kaput, ön çamurluk, ön tamponun birbirlerine göre bir ölçümleme var. Arabanın tüm parçaları için bu gerekli. Bunları imal ediyoruz” dedi.