Paylaş
İşe iyi yanından bakıyoruz: Eve aldığınız yeni bir şeye gözünüzün alışması için süre gerekir ya, bizde o olmadı. 10 gün önce gelen kilim görüntüsü itibarıyla sanki 40 yıldır bizimle.
Neyse, bu tarz kişisel hikâyeler evini bir kediyle paylaşan herkesin başına geliyordur. Biz bunun nedenlerine ve nasıl önüne geçeceğimize bakalım.
Frontiers in Veterinary Science dergisinde Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nden Dr. Yasemin Salgırlı Demirbaş’ın araştırması yayımlandı. Çalışmada 1200’den fazla ev kedisi sahibiyle anket yapılırken, evde küçük çocukların varlığı, kedilerin kişilik özellikleri ve aktivite düzeyleri gibi bazı çevresel faktörlerin tırmalama miktarını önemli ölçüde artırdığı tespit edildi.
Demirbaş “Evde çocukların varlığının yanı sıra yüksek düzeyde oyun ve gece aktivitesi, tırmalamanın artmasına önemli ölçüde katkıda bulunuyor. Agresif veya yıkıcı olarak tanımlanan kediler de daha yüksek tırmalama seviyeleri sergiliyor” diyor.
TIRMALAMA DİREKLERİ ÇÖZÜM OLABİLİR
Peki siz eşyalarınızı nasıl kurtaracaksınız? Araştırmacılar kedilerin sıkça geçtiği belirli alanlara ya da tercih ettikleri dinlenme noktalarının yakınına tırmalama direkleri yerleştirilmesini tavsiye ediyor.
Demirbaş, “Güvenli saklanma yerleri, yüksek gözlem noktaları ve geniş oyun fırsatları sağlamak da stresi azaltmaya ve kediyi daha yapıcı faaliyetlere dahil etmeye yardımcı olabilir” derken başarılı avlanma senaryolarını taklit eden birden fazla kısa oyun seansının bir kedinin kanepeyi pençelemek yerine daha uzun süre eğlenmesini sağlama olasılığının yüksek olduğunu vurguluyor.
Yani kedimizin tırmalamayı sevdiği eşyanın yakınına gerçekten tırmalaması gereken bir şey koyacağız ve onunla oyun oynayacağız.
Farkında mısınız bilmiyorum, iş hep “Kedinizle vakit geçirin, problem çözülecek” noktasına varıyor.
AĞLAYINCA STRESE GİRİYORLAR
İnsanlara karşı bu derece karşılıksız sevgi sunan köpeklerin sabrının bir noktada tükenebileceğini tahmin ediyordum.
Macaristan’daki şanlı üniversitemiz Eötvös Lorand, yeni araştırmasını Animal Behaviour dergisinde yayımladı ve insanların ağlamalarına köpek ve diğer hayvanların tepkilerini ölçtü. Buna göre evcil köpekler, evi paylaştığı kişi ağladığında diğer hayvanlara göre daha fazla strese giriyor. Araştırmacılar, evcil köpeklerin ve evcil domuzların ağlayan ve mırıldanan insan seslerine verdikleri tepkileri karşılaştırdı. Araştırmacı Paula Pérez Fraga ‘vatandaş bilimi yaklaşımı’ olarak adlandırılan bir yöntem kullandıklarını belirtirken bu sayede uzaktan test imkânı bulup örneklemi genişletebildiklerini söyledi. Sonuçta domuzların uğultu duyduklarında daha stresli olduklarını, köpeklerin ise insan ağlaması duyduklarında stresli olduklarını keşfettiler.
Köpeklerin ağlama sesleriyle strese girmesi, insanlardan duygusal bulaşma yaşadıklarını destekliyor. Domuzların uğultudan dolayı strese girmesi ise neofobinin bir örneği olabilir yani yabancı bir ses duydukları için endişeleniyorlar.
OKUR FOTOSU
EVDEN ÇALIŞMANIN CİLVELERİ
Okurumuz Can Çamlık, bu fotoğrafı “Kardeşim Pakize ile evden çalışmada” notuyla iletmiş. Evini bir kediyle paylaşıp evden çalışanlar bu durumu çok iyi anlayacaktır: Her an sizi izleyen bir çift göz, her dakika peşinizde olan bir canlı. Ne güzel bir his. Okurumuza ve kedisine beraber uzun bir ömür, bol mesai diliyorum. Sizden de kedinizin köpeğinizin fotoğrafını bekliyorum.
NOT: Kediniz ya da köpeğinizin fotoğrafını #dünyagüzeli etiketiyle ve Hürriyet’ten bahsederek sosyal medyada paylaşın ya da sdemirel@hurriyet.com.tr adresine mail atın, seçip paylaşalım...
Paylaş