Paylaş
Burada güzellikleri konuşalım. Bu hafta, CNN Türk spikeri, aynı zamanda ‘Kardeşini Doğurma’ kitabının yazarı Büşra Sanay’la, köpeği Dagu’nun hikâyesini konuştum. Lafı uzatmayayım, http://instagram.com/busrasanay adresinde de takip edebileceğiniz Dagu ve Büşra Sanay’ın dostluğunu dinleyelim:
‘ANNE-OĞUL YAŞIYORUZ’
“Dagu’nun hayatıma girmesiyle kalbimin kapasitesinin ne kadar sonsuz olduğunu öğrenmiş oldum. Bunu belirtmeliyim önce. 2 yıldır beraberiz. O şimdi 2 yaşında ve müthiş bir hikâye yazıyoruz bu hayatta. Adeta birbirimiz için çıldırıyoruz. Eve her girdiğimde beni en son 40 yıl önce görmüş gibi davranıyor. Bu da beni çok mutlu ediyor. Beni sevdiğini ve bana güvendiğini görmek müthiş bir şey.”
“Hayvan sevgisi içimde hep vardı. Çünkü şefkat hissi yüksek bir insanım. Kendimi karşı tarafın yerine koyabilen biriyim. Bu her ne kadar hayatta bazen canımı yaksa da bu konuda harikalar yarattı. Önceden balık, kuş, tavuk, horoz ve bir ara baktığımız Sibirya kurdumuz oldu ancak Dagu ile bağımız bambaşka. Çünkü bebekken hayatıma girdi ve anne-oğul olarak yaşıyoruz. Gülüyor, konuşuyor ve bunu öyle net görüyorum ki! Birbirimize hep sahip çıkıyoruz. O leb demeden ben ne yapacağını biliyor onu ondan iyi tanıyorum.”
‘İÇİMDEKİ SEVGİYİ ONUNLA YAŞIYORUM’
“‘Kedi köpek sevgisini tadınca’ dediniz ya, işte ben o zaman insanlardan yavaş yavaş uzaklaştım. Ya da o ilgi-alakayı çok azalttım diyebiliriz. Bende bu değişti açıkçası. Hoşuma da gidiyor bu durum. Gerçek sevdayı bulmuşum, vakit kaybetmek anlamsız olurdu zaten. Onu evde pek yalnız bırakamıyorum, bu noktada biraz değiştim. Önceden daha sosyalken şimdi ben de evden hiç çıkmak istemeyen biri oldum. Zaten biz istediğimiz için o bizimle ve kendi keyfim için de onu yalnız bırakmıyorum. Ben sosyalleşiyorsam o da bana katılıyor. Düzenimizi güzel kurduk. İçimdeki o taşkın sevgiyi onunla müthiş yaşıyorum.”
‘KEŞKE HAYVAN OLABİLSELER’
“Haberlerde hayvana şiddet ve işkence haberlerini okuyamaz oldum. Zaten öyleydi ama bu had safhaya ulaştı. Hayvanlara zarar veren insanları anlamıyorum. Keşke hayvan gibi olabilseler diyorum. Ağızları, dilleri var, konuşamıyorlar. İstedikleri şey sevilmek, yemek ve oyun. Bu kadar basit. Ama bence insanoğlu çok korkutucu ve zaman geçtikçe kalbi de kararıyor. Hayvansever insanlar olmazsa bu dünya baş aşağı yere düşer. Elimizden geldiği kadar arkadaşlarla mama toplayıp gönderiyoruz ihtiyaç olan yerlere. Belediyelerle iletişim kuruyoruz. Çok asil ve çelebi bu hayvanlar...”
Ne diyelim, Büşra Sanay ve Dagu’nun güzel hikâyesi hiç bozulmasın.
HAYVAN HAKLARI YASASI, ŞİMDİ!
BU köşede her hafta okurlarımıza fotoğraf çağrısı yapıp, kedi köpeklerinin fotoğraflarını paylaşmalarını rica ediyorum. Gelen mesajlarda yazılanlar ve sonrasında fotoğrafı yayımlananların tepkileri, ebeveynin çocuğuna duyduğu sevgiyi aratmıyor. Mesela geçen hafta yayımladığımız fotoğrafın ardından okurumuz Ozan Baltacı’dan gelen teşekkür: “Şanslı’yı gazetede gördüğümüz zamanki sevincimizi anlatamam. Çok güzel bir hatıra oldu bizim için...” Bu ülkede böyle bir sevgi var. İnsanlar canlıları kendi canlarından ayırmadan seviyorlar. Peki ama böyle bir sevgi varken bu kötü haberlerle neden karşılaşıyoruz? Sorulan herkes hayvanlara uygulanan şiddete karşı olduğunu söylüyorken, yasa neden hâlâ çıkmış değil, akıl sır ermiyor.
Yine de çağrı yapmaktan bıkmayalım: “Hayvan hakları yasası, hemen şimdi!”
OKUR FOTOĞRAFI
MORİ’YLE TANIŞIN
OKURUMUZ Meriç Malkoç, kedisi Mori’nin fotoğrafını, “Mori bizim kızımız. 6 yıldır bizimle. Oğlumun can yoldaşı. Huyu güzel, yumuşacık, yazın sıska, kışın tombuldur kendisi. Henüz tırnaklarını hiç kullanmamış, kısırlaştırılmamış, hayatında bir kere bile pati atmamış, gece-gündüz uyuyan, kucakta dakikalarca sevilmeye sesi çıkmayan, sevgi dolu, sakin, huzurlu bir candır” notuyla paylaştı. Sizden de bekliyoruz.
Paylaş