Serhat Demirel

Google’da ‘kedi’ tuzağına düşmeyin

16 Kasım 2024
ABD’de bilgisayar korsanları kedi dostlarını tuzağa düşürüyor.

Siber güvenlik uzmanları, bilgisayar korsanlarının Avustralya’da Bengal kedilerinin yasal olup olmadığını Google’da araştıran kişileri hedef alması nedeniyle alarma geçmiş.

Bir İngiliz yazılım ve güvenlik şirketi olan Sophos, özellikle “Avustralya’da Bengal kedileri yasal ?” sorusunu arayanları hedef alan bir “SEO poisoning” adı verilen ve Türkçeye “SEO zehirlenmesi” olarak çevrilen tuzağa işaret ediyor.

Arama sonucunda zararlı içerikli web siteleri en üst sırada çıkarak kurbanları bir tuzağa çekiyor.

Bu aldatıcı sayfalara girildiğinde, bireysel bankacılık bilgileri gibi kişisel bilgileri ele geçirebilen kötü amaçlı yazılımları bilgisayara indirme riskiyle karşı karşıya kalınıyor.

Sophos, “Kurbanlar genellikle yasal bir Google araması olarak gizlenmiş bağlantılara tıklamaya ikna ediliyor” uyarısında bulunuyor.

Bengal kedileri kimlik avı dolandırıcılığının sadece bir türü. Dünya çapındaki dolandırıcılar, şüphelenmeyen kişilerden bilgi edinme ve para çalma yöntemlerinde sürekli daha sofistike hale geliyor.

Şunu unutmamak gerekiyor: Bir konu ne zaman halk arasında çok konuşulmaya başlasa o konuyla ilgili mutlaka bilgisayar korsanları çalışmalar yürütür ve bu konuyu merak eden insanların bu merakını dolandırma kapısı olarak görür.

Güvenilir olmayan kaynaklarda gezmemeye özen gösterin.

Yazının Devamını Oku

Kurulanmak için neden sallanırlar

9 Kasım 2024
Dünyanın en güzel görüntülerinden olabilir. Sudan çıkmış bir köpek, insanların havluyla kurulanması gibi, kendisini şöyle bir sallayarak etrafa su sıçratır ve kendini kurumaya bırakır.

Bilim insanları en büyük kaplanlardan en küçük farelere kadar tüylü canlıların bir havlu olmadan kurulanma ihtiyacını nasıl karşıladığına kafa yormuş. Çoğunda strateji aynı: Köpeklerin yaptığı gibi, sallanmak.

İlk etapta eğlenceli görünüyor ama işin arkasında başka planlar var. Öncelikle bu hareket hayvanın vücut ısısını ve değerli kalorilerini koruyabilmesi için hızlı bir şekilde kurumasına yardımcı oluyor. Bu açıdan hayatta kalmak için önemli.

‘Islak köpek titremesi’ olarak adlandırılan bu davranışı, Harvard Üniversitesi’nden nörobiyolog David Ginty liderliğindeki bir ekip incelemiş. Bunu tetikleyen mekanizmayı da buldular. Teknik ifadeyle şuymuş: C lifi düşük eşikli mekanoreseptör (C-LTMR) adı verilen bir tür mekanoreseptörün çeşitli uyaranlara yanıt olarak bu davranışı tetiklemeye yardımcı oluyor.

Bu bulgular ayrıca hem farelerde hem de insanlarda duygusal dokunma ve ağrı modülasyonuyla ilişkili C-LTMR’ler için yeni bir işlevi ortaya koymuş.

Biz konuyu dallanıp budaklandırmadan burada bitirelim. Bilim köpeklerin bu sevimli hareketinin nedenini bulmuş.

Araştırmacılar, birçok uyaranın farelerde ıslak köpek titremesine neden olduğunu buldular: Fareler bu davranışı ıslandıklarında sergiledikleri gibi, enselerine uygulanan bir yağ damlası ya da gövdelerine temas eden normalden daha hızlı hava gibi küçük tahriş edicilere tepki olarak da sergilemiş.

İnsanların banyo havlularına erişimi var, bu yüzden köpeklerin yaptığı gibi silkelenmeye ihtiyaç duymuyorlar. Ama insanlarda da benzer mekanoreseptörler varmış.

Yazının Devamını Oku

Acaba bu kez ne yediler

2 Kasım 2024
Bakmadığımız zamanlarda köpeklerin yemediği bir şey var mı acaba? Çok tatlı bir araştırma yapmışlar. Görülmüş ki, bunların arasında kazanan piyango biletinden sahibinin kimlik kartına ve bir parça tereyağına kadar çok sayıda nesne var.

ABD’de 2000 köpek sahibinin katıldığı ankette katılımcılara köpeklerinin beslenmeleri hakkında sorular sorulmuş. Anket sonucunda evcil hayvan sahiplerinin her üç günde bir köpeklerinin yememesi gereken bir şeyi yemesini engellemek zorunda kaldıkları ortaya çıkmış. Bu durum özellikle yavru köpekler arasında çok yaygın.

Köpek sahiplerinden biri, “Dışarıda gördüğü her şeyi ağzına atıyor” diye itiraf ederken, diğer katılımcılar arasında köpeği duvar sıvası, televizyon kumandası, evdeki süsler gibi akla gelmeyecek şeyler var.

Katılımcıların yüzde 77’si köpekleri yememeleri gereken bir şey yediğinde sağlıklarından endişe ediyor ve soluğu veterinerde alıyormuş.

Köpekler tüm bu garip şeyleri mideye indirirken, katılımcıların beşte biri (yüzde 21) köpek mamalarının arkasındaki içerik etiketini hiç okumadıklarını itiraf ediyor. Etiketi okuyanların da sadece yarısı (yüzde 56) yazılanların yarısına aşina olduğunu belirtiyor. Köpekleri için mama seçerken, köpeklerinin mamayı sevip sevmediği bir köpek sahibinin en çok dikkat ettiği konu olarak öne çıkıyor (yüzde 44). Bunu besin değeri (yüzde 36), tanınmış bir marka olup olmadığı (yüzde 36) ve fiyatı (yüzde 27) takip ediyor. Bununla birlikte, yüzde 45’i eğer fiyat bir faktör olmasaydı köpeklerini farklı bir mamayla besleyeceğini belirtiyor.

Köpeklerini daha sağlıklı bir diyete geçirmeye çalışan birçok katılımcı için engeller var. Yüzde 46’sı daha sağlıklı seçenekleri çok pahalı bulduğu için fiyat yine bir faktör olarak öne çıkıyor. Katılımcılar ayrıca köpeklerinin seçici bir yiyici olduğunu ve denedikleri diğer sağlıklı seçenekleri sevmediğini (yüzde 32) söylüyor.

KALP DOSTU YAPAY ZEKÂ

Yazının Devamını Oku

Bu sevginin tarifi yok

26 Ekim 2024
İŞTE bize bu haberlerle gelin diyebileceğimiz bir araştırma...

Society&Animals dergisindeki araştırmaya göre bazı köpek sahipleri, onları kendi çocukları gibi seviyorlarmış. Ve bu insanlar bazen köpekleri, arkadaşlarına ya da ailelerine tercih ediyorlarmış.

Ne güzel. Dergide yayımlanan araştırma, insanların köpeklere karşı, insanlara olduğundan daha nazik olduğunu ortaya koymuş.

Katılımcılara, bir insana ya da bir köpeğe beyzbol sopasıyla saldırıldığına dair sahte polis raporlarının verildiği deneylerde merhamet düzeyleri ölçülmüş. İnsanların yavru köpeklere ve yaşlı köpeklere, bebeklere yapılan saldırılara gösterdikleri merhametin aynısını gösterdikleri sonucuna varıldı. Araştırmacıların vardığı nokta şu: İnsanlar köpeklere hayvan olarak değil kürklü bebek ya da aile üyesi olarak bakıyorlar.

KOKUSUNDAN TANIYABİLİRSİNİZ

KÖPEKLERLE bağımız günden güne gelişiyor. Bilim insanları da sağ olsun bu hislerimizi bilimsel olarak kanıtlıyorlar. Normalde bir köpekle hayatını paylaşanlar, o köpeğin huyunu suyunu çok iyi biliyorlar: Hangi yemeği sever, evdeki favori uyku noktası neresi, favori oyuncağı hangisi, neleri sever, neleri sevmez, bunları ezbere bilirler.

Şimdi yapılan yeni araştırma şunu gösteriyor: İnsanlar köpeklerini, tıpkı çocukları ya da diğer aile fertleri gibi kokularından tanıyabiliyorlar. Prag’daki Çek Yaşam Bilimleri Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, insanların kendi köpeklerinin kokusunu tanıyıp tanıyamayacağını ve diğer köpeklerden ayırt edip edemeyeceğini belirlemek için 2021’de yayımlanan bir araştırma yürütmüş. Test için köpekleri gazlı bezle silip, o bezleri şişelemişler. Sonra da sahiplerine sundukları 6 şişe içerisinden, doğru kokunun hangisi olduğunu bulmalarını istemişler. Normalde doğru şişeyi bulma ihtimalleri yüzde 17 civarında olan kişilerin başarı oranı yüzde 71 olarak kayıtlara geçmiş. Erkekler yüzde 89.5, kadınlar yüzde 64.7 oranında doğru kokuyu yakalamışlar.

Şöyle ayrımlar da olmuş: Mamayla beslenen köpekleri tanımak, çiğ et yiyen köpekleri tanımaktan daha kolay olmuş. Köpeklerini dışarıda tutan kişiler, köpeklerinin içeride tutanlara kıyasla kokuyu daha iyi anlamışlar. Köpeklerini daha az yıkayanlar da köpeklerini daha iyi tanımış. Gençler de yaşlılara göre daha iyi performans sergilemiş. Sözün özü, biz de köpeklerin karşılıksız sevgisine bir cevap vermek için çabalıyoruz.

Yazının Devamını Oku

Evden çıkmadan köpeğinizi sevin

19 Ekim 2024
Bunu yapmak için birinden duymaya ihtiyacınız yok elbette ama eğer unutuyorsanız ya da bazen ihmal ediyorsanız bunun nelere mal olduğunu öğrenmeniz için bu araştırma önemli.

Araştırmalar, köpeğiyle yaşayan insanlar evden çıktıklarında evde kalan köpeklerinin onları özlediğini ve bu özlem duygusunun giderek arttığını gösteriyor. Yani siz eve döndüğünüzde köpeğinizin duyduğu heyecan, evden uzak kaldığınız süreyle doğru orantılı.

İtalya’daki Pisa ve Perugia Üniversitelerinden araştırmacılar evden çıkmadan önce köpeğinize biraz şefkat göstermeniz halinde, durumun daha iyi olacağını ortaya çıkarmış. 

Bağlanma sorunu olmayan, yaşları 1-11 arasındaki 10 köpek üzerinde deney yapan araştırmacılar farklı cins köpekleri incelerken çalışmaya katılanlar tasmalı köpeklerini çitlerle çevrili bir alana götürmüşler ve burada köpeklerinin kalp atış hızı ölçülmüş.

SAHİBİNİ DAHA SAKİN BEKLİYOR

İlk testte, köpek sahipleri köpeklerini alana soktuktan sonra bir araştırmacıyla bir dakika boyunca konuşup, köpeklerine özel ilgi göstermeden oradan ayrılmış.


Yazının Devamını Oku

Erkekler daha kedici çıktı

12 Ekim 2024
EVCİL hayvan besleyenlerle ilgili yapılan son araştırma iki ilginç veriyi karşımıza koyuyor.

Birincisi kedi sahipliği, köpek sahipliğinden daha yaygın. İkincisi de erkekler arasında kedi besleyenlerin oranı, kadınlar arasındaki orandan daha yüksek.

Haberleri verdik, detaylandıralım.

Türkiye dahil 20 ülkede, 20 bin insanın katılımıyla yapılan anketten çıkan şahane veriler var karşımızda.

Katılımcıların yüzde 47’si şu anda besledikleri evcil hayvanlarının onların hayatındaki ilk olduğunu söylüyor. Bu da bize küresel ölçekte kedi-köpek sahipliğinde iyimser bir tabloya doğru yol alındığını gösteriyor.

Evcil hayvan besleyenlerin yüzde 45’i mama alırken, sürdürülebilirliği önemli bir unsur olarak gördüklerini söylüyor.

‘EN ÖNEMLİ ŞEY’ DİYENLER YÜZDE 37

Evcil hayvan ebeveynlerinin yüzde 37’si, hayvanlarını hayatlarındaki en önemli şey olarak görüyor. Z kuşağı olarak adlandırılan yaş grubunda bu yüzde 45, Y kuşağındaysa yüzde 40.

Yazının Devamını Oku

Yavaş yavaş anlaşıyoruz

5 Ekim 2024
Köpeklerle iletişim çabamızı ne kadar ciddiye aldığımızın göstergesi olan bir çalışmayla karşınızdayım.

Bilim insanları yeni bir çalışmayla insanların köpeklerle konuşurken doğal olarak konuşma hızlarını yavaşlattığını ve bunun da köpeklerin komutları daha iyi anlamasına yardımcı olduğunu ortaya koymuş.

Çalışmada, 5 dilde 30 köpek ve 27 insanda konuşma hızı ve beyin tepkilerini inceleyen araştırmacılar, insanların evcil hayvanlarıyla saniyede yaklaşık üç heceyle  konuşurken, diğer insanlarla konuşurken hızlarını saniyede dört heceye çıkardıklarını tespit etti. 

Köpeklerin bize nazaran konuşma ritmi daha yavaş:  Saniyede yaklaşık iki ses çıkarma hızıyla ‘hav’lıyorlar.

Çalışmada köpeklerin beyinlerinin, insanların kullandığı teta ritimlerinden daha yavaş olan delta ritimlerini kullanarak konuşmayı işlediği görüldü. Bu bulgulara göre köpeklerle konuşurken hızı düşürmek insan ve evcil hayvanlar arasındaki iletişimi geliştirmeye yardımcı oluyor.

PLOS Biology’de yayımlanan Cenevre Üniversitesi’nden Eloise Deaux ve meslektaşları tarafından yapılan araştırmanın bir sonucu da köpeklerin insan konuşmasını anlaması için hem konuşma içeriği hem de prozodinin önemli olduğu. 

 

Yazının Devamını Oku

Kedi gözü bilime ilham oldu

28 Eylül 2024
Her gün farklı bir araştırmaya konu olan kediler bu kez göz konusunda bize yol göstermiş.

Güney Kore’deki Seul Devlet Üniversitesi Nanoparçacık Araştırma Merkezi, Gwangju Bilim ve Teknoloji Enstitüsü ve Kore Bilim ve Teknoloji Enstitüsü mühendislerinden oluşan bir ekip, doğal kedi gözlerini temel alan bir yapay göz türü geliştirdi.

Science Advances dergisinin yayımladığı çalışmaya göre araştırmacılar kedilerin karanlıkta görme ve kamufle edilmiş nesneleri tespit etme yeteneklerini kopyalamayı başardı.

Kedilerin gözleri, insansız hava araçları ve robotlara yerleştirilen, insan gözünü taklit eden, dairesel açıklıklara dayanan bu haliyle de hem ön plandaki nesnenin hem de arka planın odakta tutulduğu görüntüyle sonuçlanan kameralardan farklı bir sonuç ortaya çıkarıyor.



Kedilerin gözleri asimetrik bir alan derinliği yakalamak için dikey olarak yarılmıştır. Araştırmacılar yeni bir yaklaşımla dikey bir diyafram açıklığı tasarladı ve kameranın arkasındaki alanın bulanık kaldığı, bir hedefi odakta tutmayı kolaylaştıran bir sonuç aldı. Bu da gün boyunca bir hedefin daha iyi izlenmesini sağladı.

Yazının Devamını Oku