Bilim sürekli kendini yanlışladığı ve bu şekilde geliştiği için yapılan araştırmalar bir süre sonra başka bir araştırma tarafından boşa düşürülebiliyor.
Benzer bir durumla karşı karşıyayız.
Son gelişmelerle kedi ve köpeklerle anlaşma konusunda epeyi ilerleme kaydettiğimizi düşünmeye başlamıştık ama bilim bize bir durup soluklanmamız gerektiği uyarısını yaptı.
Açayım ne demek istediğimi.
Applied Animal Behaviour Science’ da yayımlanan yeni bir çalışma, insanların köpeklerin duygularını tanımlama yeteneğinin abartıldığını ve özellikle köpeklerin bazı duygularını anlama konusunda kötü olduğumuzu ortaya koydu.
Çalışma sırasında 447 katılımcıya, öfke, sakinleştirme, korku, hayal kırıklığı, mutluluk, nötr, acı, olumlu beklenti, üzüntü, ayrılık stresi ve şaşkınlık gibi duyguları sergileyen köpeklerin 44 kısa video klibi gösterilmiş. Klipleri izledikten sonra bu kişilerden köpeğin 11 duygudan hangisini yaşadığını seçmeleri istenmiş.
Sonuç fena değil. Genel olarak insanlar yavru köpeklerdeki duygusal tepkileri tanıma konusunda becerikli çıkmış.
Çalışmanın başyazarı
Buna göre köpekler az ve çok arasındaki farkı anlayabiliyor.
Araştırmada bunu şöyle açıklamışlar: fMRI’da gördüklerine göre köpeklerin parietotemporal korteksi nokta sayısındaki farklılıklara tepki vermiş. Ama köpekler noktaların boyutuna değil sayısına tepki vermiş çünkü noktaların toplam alanı sürekli sabit tutulmuş.
Bunlar da bize köpeklerin neyin az neyin çok olduğunu fark edebildiklerini gösteriyor. Yani köpeğinize sayıca az vereceğiniz ödül mamasının onu tatmin edeceğini düşünmeyin.
Araştırmanın yazarı Lauren Aulet, sonuçların evrimin 80 milyon yıl öncesine kadar uzanan ‘sayısallığın ortak bir sinirsel mekanizma’ olduğuna dair kuvvetli bir kanıt olduğunu aktarıyor.
MÜZEDE KEDİLİ BİR GECE
Çin’de Şanghay Müzesi’nde nefis bir iş yapılmış. Piramidin Tepesinde: Antik Mısır Uygarlığı başlıklı sergide ziyaretçiler sergiyi kedileriyle beraber gezmiş.
Geçmişe bakılırsa kedilerin hakkının verildiği bir hamle olmuş. Çünkü biz kedileri ne kadar seversek sevelim Antik Mısır gibi sevemeyiz: Kedilere tanrısallığın sembolü olarak bakıyorlardı.
Çalışmada, sahiplerinin stres seviyeleri ölçülürken bu sırada köpeklerin stresinin ne durumda olduğuna bakıldı.
Dublin’deki bir veteriner kliniğinde gerçekleştirilen çalışmaya yirmi sekiz köpek ve sahipleri katılmış. 10’u erkek 18’i dişi olan köpeklerin yaşları da 1 ile 17 arasındaymış.
14 kişi stres seviyelerini azaltmak ve rahatlamalarına yardımcı olmak için tasarlanmış bir nefes meditasyonu egzersizi yaptı. Buna ek olarak da kendilerini iyi hissettiren ifadeler söylediler.
Diğer 14 kişiyse orta düzeyde stres yaratabilen Dijital Stres Testi’ne tabi tutuldu.
Belfast’taki Ormeau Park’ta köpeğini gezdirenler, köpeklerin etraflarındaki enerjiyi sünger gibi emdiklerini söylüyor. Mesela park müdavimlerinden Ivan Arsmtrong, “Eğer kötü bir ruh hali içindeyseniz, köpeğiniz de buna tepki verecek ve genellikle biraz daha yaramaz olacaktır” diyor.
Sonia adında bir başka kişi de “Eğer herkes gülüyorsa gelip oynamaya çalışıyorlar, eğer biri üzgünse onlar da gelip yanınızda duruyorlar” diyor.
Dönelim teste. Hem köpek sahiplerine hem de köpeklerine kalp atışları arasındaki kalp atış hızı değişikliklerini izlemek için kalp atış hızı monitörleri takılmış.
Santral yakınlarında yaşayan 302 yabani köpeğin DNA’larının analiz edildiği bir çalışmada, hayvanlar 16 km uzakta yaşayan diğer hayvanlarla karşılaştırıldı ve dikkate değer farklılıklar görüldü.
Çalışma, bu farklılıkların nedeninin radyasyon olduğunu kanıtlamasa da veriler radyasyona maruz kalmış bu popülasyonları analiz etmek ve başka yerlerde yaşayan köpeklerle nasıl karşılaştırıldıklarını anlamak için önemli bir adım.
Güney Karolina Üniversitesi ve Ulusal İnsan Genomu Araştırma Enstitüsü’nden bilim insanları, radyasyonun genomlarını nasıl değiştirmiş olabileceğini daha iyi anlamak için Çernobil veya çevresinde bulunan 302 yabani köpeğin DNA’sını incelemeye başladı. Elde ettikleri sonuçlar Science Advances dergisinde yayımlandı.
İşimi halletmem uzun sürüyor çünkü her gördüğüm köpeği sevmek, en azından onlarla selamlaşmak istiyorum. Bu turlarda bazen köpekler ve onları sahiplenenler arasında benzerlik dikkatimi çekiyor. Sonra kendi kendime, “Saçmalama ne alakası var” diye söyleniyorum. Ama bugün öğreniyorum ki bunda haksız değilmişim.
Açalım konuyu. Almanya’daki Friedrich Schiller Üniversitesi Genel Psikoloji ve Bilişsel Sinirbilim Bölümü’nden doktora araştırmacıları dünyanın dört bir yanından 15 araştırmayı inceledi ve şu sonuca vardı: Hem fiziksel hem de kişilik açısından tüylü dostlarımız çoğu zaman bizim nihai yansımamızmış. Şaşırtıcı ama gerçek. Diyorlar ki köpekler ve insanları birbirine benziyor ve aynı şekilde davranıyor. Çalışmaların bir kısmında, katılımcılardan köpeklerin fotoğraflarıyla sahiplerin fotoğraflarını eşleştirmelerini istediler: Ortaya çıkan sonuç tesadüften fazlasıydı. Bunu gerçeklerle karşılaştırdılar ve şunu gördüler:
Kısa saçlı kadınlar genellikle kısa kulaklı köpekleri tercih ederken, daha uzun saçlı olanlar sarkık kulaklı yavruları tercih ediyordu.
YILLAR GEÇTİKÇE DAHA ÇOK BENZİYOR
Bir diğerinde de katılımcılar köpek sahiplerini sadece gözlerini görerek eşleştirmeyi başarmış. Kişilik özelliklerine gelince bağ daha sıkı. Dışadönüklüğü yüksek kişiler, köpeklerinin eşit derecede dışa dönük ve enerjik mizaçlara sahip olduğunu bildiriyor. Merhametli insanların köpekleri daha dost canlısı, eğitilebilir ve odaklanmış oluyordu. Nevrotiklik puanı düşük olan sahipler de daha arkadaş canlısı ve sosyal yavrulara sahip olma eğiliminde çıktı. Araştırmacılara göre, köpekler ve sahipleri, duygusal yakınlaşma ve gözlemsel öğrenme gibi süreçler sayesinde yıllar geçtikçe daha da birbirine benziyor. Buna kilo alma, hatta vücut kitle endeksi dahil. Sizi bilmiyorum, ben köpeğim olmamasına rağmen bu habere bayıldım.
Siber güvenlik uzmanları, bilgisayar korsanlarının Avustralya’da Bengal kedilerinin yasal olup olmadığını Google’da araştıran kişileri hedef alması nedeniyle alarma geçmiş.
Bir İngiliz yazılım ve güvenlik şirketi olan Sophos, özellikle “Avustralya’da Bengal kedileri yasal mı?” sorusunu arayanları hedef alan bir “SEO poisoning” adı verilen ve Türkçeye “SEO zehirlenmesi” olarak çevrilen tuzağa işaret ediyor.
Arama sonucunda zararlı içerikli web siteleri en üst sırada çıkarak kurbanları bir tuzağa çekiyor.
Bu aldatıcı sayfalara girildiğinde, bireysel bankacılık bilgileri gibi kişisel bilgileri ele geçirebilen kötü amaçlı yazılımları bilgisayara indirme riskiyle karşı karşıya kalınıyor.
Sophos, “Kurbanlar genellikle yasal bir Google araması olarak gizlenmiş bağlantılara tıklamaya ikna ediliyor” uyarısında bulunuyor.
Bengal kedileri kimlik avı dolandırıcılığının sadece bir türü. Dünya çapındaki dolandırıcılar, şüphelenmeyen kişilerden bilgi edinme ve para çalma yöntemlerinde sürekli daha sofistike hale geliyor.
Şunu unutmamak gerekiyor: Bir konu ne zaman halk arasında çok konuşulmaya başlasa o konuyla ilgili mutlaka bilgisayar korsanları çalışmalar yürütür ve bu konuyu merak eden insanların bu merakını dolandırma kapısı olarak görür.
Güvenilir olmayan kaynaklarda gezmemeye özen gösterin.
Bilim insanları en büyük kaplanlardan en küçük farelere kadar tüylü canlıların bir havlu olmadan kurulanma ihtiyacını nasıl karşıladığına kafa yormuş. Çoğunda strateji aynı: Köpeklerin yaptığı gibi, sallanmak.
İlk etapta eğlenceli görünüyor ama işin arkasında başka planlar var. Öncelikle bu hareket hayvanın vücut ısısını ve değerli kalorilerini koruyabilmesi için hızlı bir şekilde kurumasına yardımcı oluyor. Bu açıdan hayatta kalmak için önemli.
‘Islak köpek titremesi’ olarak adlandırılan bu davranışı, Harvard Üniversitesi’nden nörobiyolog David Ginty liderliğindeki bir ekip incelemiş. Bunu tetikleyen mekanizmayı da buldular. Teknik ifadeyle şuymuş: C lifi düşük eşikli mekanoreseptör (C-LTMR) adı verilen bir tür mekanoreseptörün çeşitli uyaranlara yanıt olarak bu davranışı tetiklemeye yardımcı oluyor.
Bu bulgular ayrıca hem farelerde hem de insanlarda duygusal dokunma ve ağrı modülasyonuyla ilişkili C-LTMR’ler için yeni bir işlevi ortaya koymuş.
Biz konuyu dallanıp budaklandırmadan burada bitirelim. Bilim köpeklerin bu sevimli hareketinin nedenini bulmuş.
Araştırmacılar, birçok uyaranın farelerde ıslak köpek titremesine neden olduğunu buldular: Fareler bu davranışı ıslandıklarında sergiledikleri gibi, enselerine uygulanan bir yağ damlası ya da gövdelerine temas eden normalden daha hızlı hava gibi küçük tahriş edicilere tepki olarak da sergilemiş.
İnsanların banyo havlularına erişimi var, bu yüzden köpeklerin yaptığı gibi silkelenmeye ihtiyaç duymuyorlar. Ama insanlarda da benzer mekanoreseptörler varmış.
ABD’de 2000 köpek sahibinin katıldığı ankette katılımcılara köpeklerinin beslenmeleri hakkında sorular sorulmuş. Anket sonucunda evcil hayvan sahiplerinin her üç günde bir köpeklerinin yememesi gereken bir şeyi yemesini engellemek zorunda kaldıkları ortaya çıkmış. Bu durum özellikle yavru köpekler arasında çok yaygın.
Köpek sahiplerinden biri, “Dışarıda gördüğü her şeyi ağzına atıyor” diye itiraf ederken, diğer katılımcılar arasında köpeği duvar sıvası, televizyon kumandası, evdeki süsler gibi akla gelmeyecek şeyler var.
Katılımcıların yüzde 77’si köpekleri yememeleri gereken bir şey yediğinde sağlıklarından endişe ediyor ve soluğu veterinerde alıyormuş.
Köpekler tüm bu garip şeyleri mideye indirirken, katılımcıların beşte biri (yüzde 21) köpek mamalarının arkasındaki içerik etiketini hiç okumadıklarını itiraf ediyor. Etiketi okuyanların da sadece yarısı (yüzde 56) yazılanların yarısına aşina olduğunu belirtiyor. Köpekleri için mama seçerken, köpeklerinin mamayı sevip sevmediği bir köpek sahibinin en çok dikkat ettiği konu olarak öne çıkıyor (yüzde 44). Bunu besin değeri (yüzde 36), tanınmış bir marka olup olmadığı (yüzde 36) ve fiyatı (yüzde 27) takip ediyor. Bununla birlikte, yüzde 45’i eğer fiyat bir faktör olmasaydı köpeklerini farklı bir mamayla besleyeceğini belirtiyor.
Köpeklerini daha sağlıklı bir diyete geçirmeye çalışan birçok katılımcı için engeller var. Yüzde 46’sı daha sağlıklı seçenekleri çok pahalı bulduğu için fiyat yine bir faktör olarak öne çıkıyor. Katılımcılar ayrıca köpeklerinin seçici bir yiyici olduğunu ve denedikleri diğer sağlıklı seçenekleri sevmediğini (yüzde 32) söylüyor.
KALP DOSTU YAPAY ZEKÂ