Paylaş
Buradaki çaba da zaten, bu faydaya bir karşılık verelim de başta sokak hayvanları olmak üzere bu canlıların yaşamlarını iyileştirelim.
Uzatmadan konuya geçeyim.
ABD’’de İnsan Hayvan Bağı Araştırma Enstitüsü adlı kuruluş, kısaca HABRI, acil servislerde terapi köpeği ziyaretlerinin etkilerine bakmış. Bu ziyaretlerin ardından çocuk ve ebeveyn anksiyetesinde önemli azalmalar görüldüğünü ve anksiyete azaltıcı ilaç ihtiyacının azaldığını ortaya koymuş.
Wayne State Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Araştırma Başkan Yardımcısı Jeffrey A. Kline, yaptıkları araştırma için, “Neredeyse tüm çocuklar acil serviste hasta olarak bir dereceye kadar psikolojik stres yaşıyor ve yaklaşık yüzde 15’i bakım süreçlerinin devam etmesini sağlamak için bir müdahaleye ihtiyaç duyacak kadar stres yaşıyor” diyor ve ekliyor: “Terapi köpeği ziyaretlerinin uygulanmasının çocuklarda ve ebeveynlerinde korku ve endişeyi azaltma ve genel acil servis deneyimlerini iyileştirme potansiyeline sahip olduğunu gördük; bu da sonuçları düşük maliyetli, düşük riskli bir şekilde iyileştirme potansiyeline sahip.”
5-17 yaş arası 80 hastanın dahil edildiği çalışmada, hastalara rastgele olarak yaklaşık on dakika boyunca bir terapi köpeği-bakıcı ekibine maruz kalma görevi verilmiş. Anksiyete FACES ölçeği ve tükürük kortizol konsantrasyonları kullanılarak ölçülmüş. Ölçümler başlangıçta, müdahaleden 45 dakika sonra ve müdahaleden 120 dakika sonra yapılmış. Çalışmanın sonuçları çarpıcı.
Çocuk yaşam terapisine (olağan bakım) ek olarak uygulanan hayvan destekli terapinin (AAT) acil serviste hem hasta hem de ebeveynlerin anksiyete algısını azaltabileceğine dair yeni kanıtlar ortaya çıkmış. Terapi köpeği grubundaki çocukların yüzde 46’sında anksiyete skorlarında düşüş görülürken, bu oran kontrol grubunda yüzde 23 olarak gerçekleşmiş. Ayrıca, kontrol grubundaki çocukların yüzde 55’i bir de ketamin, midazolam veya droperidol almış.
Buna karşılık, terapi köpeği (müdahale) grubundaki çocukların sadece yüzde 35’i bu ilaçları almış; bu da davranış kontrolü veya şiddetli anksiyeteyi tedavi etmek için yaygın olarak kullanılan ilaçlarda klinik olarak önemli bir azalmayı temsil göstermiş.
Bir de kedilerin terapi konusundaki faydasına dair haber var.
Bu konuda kedilerin durumu pek parlak değil ama Belçika’da yapılan çalışmada bazı kedilerin AAS (Animal Assisted Service, Hayvan Destekli Bakım) konusunda faydalı oldukları görülmüş.
Bu kedilerin hem insanlarla hem de diğer kedilerle daha sosyal olma eğiliminde olduğu, daha fazla ilgi aradığı ve kucağa alınmak için daha toleranslı olduğu belirlenmiş.
Hayvan destekli hizmetler uzun zamandır köpeklerin egemenliğinde olsa da, çalışma bu programların kedigilleri de kapsayacak şekilde genişletilmesinin terapiyi daha geniş bir insan kitlesi için daha erişilebilir hale getirebileceğini öne sürüyor. Çünkü bazı insanlar köpekleri daha çok sevip yanlarında rahat ederken, bazı insanlar için de tam tersi bir durum olabiliyor.
Ancak Washington Eyalet Üniversitesi profesörü Patricia Pendry yönetiminde çalışan araştırmacılar tüm kedilerin bu rol için uygun olmadığı ve köpeklerin aksine terapi kedilerinin genellikle bu iş için eğitilmediği konusunda uyarıyor.
Çalışmada kedi ırklarına göre ayrım yapılmamış ama mesela Maine Coon cinsi kedilerin bu özellikleri taşıdıkları fark edilmiş. Bu da bir not olarak dursun.
KÖPEKLERDEKİ KÖRLÜK İÇİN KRİTİK ADIM
Pennsylvania Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi ve İtalya›nın Padova kentindeki Padova Üniversitesi›nden araştırmacılar, görme engelliler için rehber köpek yetiştiren bir vakıfla işbirliği yaptı ve üç Labrador retriever cinsi köpekte ilerleyici retinal atrofi ile ilişkili bir varyant belirlediler.
Beni aşan teknik bir konu. Araştırmacılar ilerleme kaydedince buna dair daha açıklayıcı bir döküman yayınlarlar. Ama özet kısmı şöyle aktarayım: Köpek retinası da dahil olmak üzere çeşitli dokularda ifade edilen bir G-proteinini kodlayan bir gen olan GTPBP2’nin kodlama bölgesinde 3 bp’lik bir silinme tespit edilmiş. Bu silinmenin, GTPBP2’nin GTPaz alanının çok dışında, proteinin aktivitesinin düzenlendiği, ‘açık’ ve ‘kapalı’ olarak değiştirildiği, oldukça korunmuş bir alanın kaybıyla bağlantılı olduğu bulunmuş. Dolayısıyla bu bulgu, bu alanın kaybının proteinin farklı bir yönünü, muhtemelen hücresel lokalizasyonunu etkilediğini gösteriyor. Bu da görme kaybıyla ilişkilendiriliyor.
OKUR FOTOSU
SIHHATLER OLSUN KAJU
Okurumuz Mehmet Ergün, köpeği Kaju’nun fotoğrafını şu notla paylaşmış: “Evimizin neşesi, can yoldaşımız adeta erkek evladımız olan, 2 yaşındaki Shih Tzu cinsi Kaju’muzun traş sonrası fotoğrafını ekte gönderiyorum. Yayınlarsanız çok sevineceğiz.” Okurumuzu kırmayız, tabii ki yayınlarız. Okurumuza sevdikleri ve Kaju’yla birlikte upuzun bir ömür diliyorum. Sizden de de kedinizin, köpeğinizin fotoğrafını beklediğimizi ekleyelim.
NOT: Kediniz ya da köpeğinizin fotoğrafını #dünyagüzeli etiketiyle ve Hürriyet’ten bahsederek sosyal medyada paylaşın ya da sdemirel@hurriyet.com.tr adresine mail atın, seçip paylaşalım...
Paylaş