Paylaş
1980’li yıllarda dilimizden düşmez bir replikti bu. Almanların ünlü grubu Modern Talking’den esinlenmiştik. O zamanların unutulmaz müzik grubunun şarkısını çocukluğumuzun dizisi Süper Nine’ye böyle uyarlamıştık... ‘Supergran’, yani Süper Nine’nin acayip bir uçan bisikleti vardı. Hele o matrak ‘Sup-Sup Supergran’ jenerik müziği.. Vay be.. Ne günlerdi. Neyse ben konuyu o dizideki Campell’a getireceğim. Üçkağıtçı Campell.. Akla gelmeyecek numaralarla insanları ve Süper Nine’yi çileden çıkarırdı. Dizinin Erol Taş’ıydı.
Yine o yıllarda Şirinler adlı çizgi film vardı. İlgiyle izlerdik.. O sevimli karakterleri hep zor durumda bırakan Gargamel de fesatlıklarıyla anılarımızda.. Üçkâğıtçı Cappell da Gargamel de hiç bir zaman amaçlarına ulaşamadı. Sadece yaptıklarıyla kaldılar. Tıpkı Donk gibi!
Evlere şenlik bir maç oynandı pazar akşamı. Kasımpaşa-Beşiktaş maçında yaşananlar dünya futbol tarihinde belki de ilk kez yaşandı. Bu ayıp da bize yeter!
DONK BİZİ ALAY KONUSU YAPTI
SAHAYA giren topu eline alan Donk, 6 saniye o topla oyalandı sonra da Almeide’nın son vuruşu yapacağı topa attı. Sahada bir Campell vardı anlayacağınız. Maçtan sonra herkes çıkıp özür dilemesini beklerken o muzipçe bir gülüşle, “Yaptığım doğru değil ama ne yapabilirdim” dedi. Sportmen adam en azından yaptığı bu hareketten utanır.
O hareket dünyanın dilinde. “Arsız defans oyuncusu Ryan Donk, Beşiktaş atağını ikinci topla kesti!..” “Üstün yetenekli savunmacı. Vizyoner!!”... Sadece bu ikisi yeter herhalde..
Anlayacağınız uluslararası alay konusu olduk..
ŞOTA BARİ SEN YAPMA!
BUNLAR yaşanırken Şota’nın yaptığı açıklamaya ne demeli?
“Donk, topu atmalıydı. Doğrusu bu. Ancak top ona doğru geldi.” Sorulardaki ısrar devam edince de “Ne yapsın futbolu mu bıraksın?” dedi. Türkiye, Şota’yı geldiği ilk günden beri bağrına bastı. Hepimiz çok sevdik onun içten, samimi ve eğlenceli halini. Yetenkleri üst seviyede bir futbolcu olarak özellikle de Trabzonsporluların gönlünde taht kurdu. Teknik adam olarak da başaralı bir grafiği var. Entelektüel, birikimleri olan, 16 yaşında Hamlet’i bitirmiş ‘özel’ biri...
Ben ondan şunu demesini beklerdim: “Donk’un yaptığı hareket kabul edilemez. Bütün futbolseverlerden onun adına özür diliyorum. Bu sportmenlik dışı hareketinden dolayı Donk’a en ağır cezayı vereceğiz”.
Ancak ne yazık ki Şota da idare-i maslahatçılığı seçti. Yazık!..
Sevgili Şota, 16 yaşında okuduğun o ölümsüz eser Hamlet’te, kralın yakın adamı Poloinos var. Hamlet’i takip eder. Ve onunla ilgili bilgileri eksiksiz bir şekilde krala aktarır. Der ki Polonios bir yerde:
“Deli olduğu bir gerçek; gerçek olması acı,
Acı olması gerçek... Saçma bir söz oldu bu.
Ama varsın olsun, edebiyat yapmayacağım.”
Keşke sen de yapmasaydın, Hocam..
MARKUS’U İYİ Kİ GOETHE DUYMADI..
YA Markus Merk.. Sempatiyle, saygıyla anıyoruz daima. Lig TV’deki maraton programında, “Donk, bu pozisyonda mağdur olmuştur” demesin mi? Olayın insani ve ahlaki olarak bir ayıp olduğuna vurgu yapan yılların Şansal Büyüka’sını bile subjektif olmakla itham etti ki affedilir gibi değil. Spor yayıncılığının duayen ismi Şansal Büyüka’yı ilk kez bu kadar sinirli gördüm. Anlaşıldı ki Markus da artık bizden biri olmuş.
Herr Markus Merk’in yorumlarında genelde hakemleri eleştirilerin uzağında tutmaya çalışan bir tutum var. Buna saygı duyabilirim ama Donk’a bu pozisyonda sahip çıkma telaşına itirazım var. Çok kitap okuduğunu bildiğim Merk’e Goethe’nin bir sözünü anımsatmak isterim:
“İnsanlara oldukları gibi muamele edersek, onları daha kötü kılarız. Eğer onları olmaları gerektiği gibi ele alırsak, olabilecekleri kadar iyi yaparız.”
“Kural böyle diyor” diyerek, bu pozisyona hakem atışı veren ve Donk’a sadece sarı kart gösteren Barış Şimşek’e sahip çıkmanın en azından vicdanlarda yeri yoktur.
Yapmayın..
Biz çocukluğumuzda üçkağıtçı Campell’ları, Gargamelleri sevmedik. Süper Nine’yi tuttuk. En çocuk yanımızı yansıtan Şirinleri tuttuk.
Hem büyüklerimiz bize küçükken “Eğer iyi insan olursan Şirinleri görebilirsin” diyordu...
Paylaş