Paylaş
Hırvatistan Milli Takımı’nı yönetirken de hep gündemdeydi Beşiktaş için kafa yorarken de.
Bu yıl Ada’da.
Sallıyor orayı, West Ham United’ın başında..
Kafa tutmadığı büyük takım kalmadı.
Klopp, Pellegrini, Mourinho, Van Gaal.. Deve dişi gibi rakiplere meydan okudu.
Zaman zaman saha içi başarılarıyla zirveyi zorlayan Slaven Bilic’in müzikle olan haşır neşirliğini biliyoruz.
Doğduğu kent Split’teki arkadaşlarıyla kurduğu bir rock grubunda led gitarda.
İşte o Bilic, geçtiğimiz günlerde William Schakespeare’in ülkesinde edebiyata selam çaktı..
‘Payet’nin takımdaki önemini anlatmak için şiir dersleri almaya başlayacağım.’
Bilic, bu yıl futbolsever olarak hayranlıkla izlediğimiz Fransız oyuncu Payet’nin son maçtaki performansını işte bu sözlerle yorumladı.
Hemen hatırlatalım Payet 10 yıl öncesine kadar Fransa’da tezgahtarlık yapıyormuş.
Biz Galatasaray-Trabzonspor maçındaki hakem hatalarını ve Salih Dursun’un (bana göre yanlış ama bir o kadar da sempatik) hakeme kırmızı kart göstermesini konuşmaya devam edelim ben Bilic’in şiir dersiyle meşgul olmaktan yanayım..
BILIC’E TÜRKİYE’DEN ŞİİRLER
Madem böyle bir söz ettiyse eski dostu olarak Bilic’e naçizane tavsiyelerim olacak.
Türk edebiyatının yıldız şairlerinden örneklerle..
Sevgili Bilic..
Can Yücel edebiyatımızın ele avuca sığmazıydı.
Küfür bile ona çok yakışıyordu.
Can Baba derdik biz ona.
Kimseye eyvallahı olmayan Can Yücel’in kaleciyi anlatan şiiri bile var.
Onun en güzel şiirlerinden biri:
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın / Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.. / Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın / ..Bunu da
öğren / Sevdiğin kadar sevilirsin..
Sezai Karakoç, şiirimizin ana burçlarından birisidir..
Onun lise yıllarında aşık olduğu ama bir türlü karşılık göremediği muhacir kızı Muzaffer Akkaya’ya yazdığı Mona Roza şiiri de sana iyi gelir..
Artık inan bana muhacir kızı / Dinle ve kabul et itirafımı / Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı / Alev alev sardı her tarafımı / Artık inan bana muhacir kızı..
Ahmet Erhan..
Anne.. Baba.. Evlat..
Ve sevgiye dair ne varsa en güçlü tonlarda yazdı.
İlgini çeker, eskiden futbolcuydu.
Hem de Adana Demirspor’da Fatih Terim’in takım arkadaşıydı. Bak o annesini nasıl anlatıyor..
.. / Toprak bile, gök bile, deniz bile / bir yerde yorulur / Bırak kalsın süpürge duvarda / sabun kovada / Anne, gel yanıma otur.
NECİP FAZIL DA GİDER, AHMED ARİF DE...
Necip Fazıl Kısakürek..
O da senin şiir öğrenmene katkı yapacak bir usta.
Çok şiiri var, var ama dillerdeki şiiri Kaldırımlar..
.. Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan / Bana rahat bir döşek serince yerin altı, Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan...
Cemal Süreya..
Senin öğrencin Payet’yi anlatmak için öğrenmen gereken şiirlerin aşka dair olanlarını en güzel yazan odur sanki..
Ondan akşamları eve biraz geç gelmesini isteyen eşi Tomris Uyar ‘Şahsiyet Rötarı’ diye söz eder.
O da kendisini sevdiğinin onursuzu olarak tanımlar..
Der ki Cemal Süreya:
..Her şey biliyor her şey / Sen biliyor musun bakalım / Seni nice sevdiğimi? / Üstüne titrediğimi? / Geldiğimi? / Gittiğimi / Hadi!
Ahmed Arif‘imiz de var bizim..
Geçtiğimiz yıllarda onun da platonik aşkı Leyla Erbil’e yazdığı mektuplar çıktı ortaya. ‘Lâlikom’ dermiş sevgilisine.. ‘Yar üniversitesi’ olarak anlatmış sevgisini..
Cezaevinde yazdığı ‘Hasretinden prangalar eskittim’ şiiri şöyle biter..
Yokluğun, cehennemin öbür adıdır.
Üşüyorum, kapama gözlerini...
HÜZÜN İSTİYORSAN MÜJGANLA AĞLAŞ
İstanbul’da yaşadın..
İyi bilirsin bizim buraları.
O kenti en güzel anlatanlardan biridir Orhan Veli.. Bak ne diyor?
‘..Çekiç sesleri geliyor doklardan / güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; / İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.’Attila İlhan.. ‘
Müjgan’la yani kirpikleriyle ağlaşan adam.
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ın asıldığı haberini radyoda duyduğu zaman yazdığı, ‘O mahur beste çalar müjganla biz ağlaşırız’ şiirini de öneririm sana.
Haksız yere üç fidanın asılması anlatılır bu hüzün dolu şiirde.. ..
Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı / Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı / Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı / Gittiler akşam olmadan ortalık karardı..
ELİNİN ALTINDA NAZIM HİKMET VAR!
Ve son isim..
Hatırlarsın sevgili Bilic..
Beşiktaş’la anlaşma imzaladıktan sonra Nevzat Demir Tesisleri’nde ziyaretine gelmiştim.
İki kitap hediye etmiştim sana.
Biri Marquez’in İngilizce baskı Yüzyıllık Yalnızlık kitabıydı diğeri ise Nazım Hikmet’in yine İngilizce yazılmış şiir kitabıydı..
Marquez’in romanını 3 kere okuduğunu söylemiştin.
Ama Nazım Hikmet’i bilmiyorum demiştin.
Hazır şiir dersleri almaya başlayacaksın ya işte elinin altında dev bir kaynak...
Özellikle de şu şiiri iyi oku bence..
Tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da / hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil / bütün iş tahirle zühre olabilmekte / yani yürekte.
Paylaş