Paylaş
UEFA Başkanı Platini’nin bile adı karıştı, şikeye. O Platini ki, 80’li yılların beyefendi dünya starı... Fransa’ya yatırım sözüne karşılık Katarlılar’a 2020 Dünya Kupası’na ev sahipliği verilmiş. Platini de eski Cumhurbaşkanı Sarkozy ile birlikte bu lobinin içinde yer aldığı iddialarıyla karşı karşıya... Açıkçası iddia 10 numara!
“PARAYI KÖLENİZ YAPIN YOKSA EFENDİNİZ OLUR”
ORTA doğuda aslolan nedir? Petrol... O petrol bölgeyi kan gölüne çevirdiği gibi tüm dünyayı da tetikte tutuyor. Bu yetmezmiş gibi şimdi de futbola el attılar. Saraylarında ihtişamlı hayattan sıkılan Arap şeyhleri, futbolu yeni oyuncakları yaptı. Hem de merkez üs olarak futbolun beşiği İngiltere’de. Oysa Bernard Shaw, “Parayı köleniz yapın, yoksa efendiniz olur” dememiş miydi? İşte çölden gelip en değerli takımlarının soyunma odasına giren Arap şeylerinin futbolla dansı... Arsenal’in en büyük yatırımcısı stadyuma adını da veren Birleşik Arap Emirlikleri’nden Emirates Hava Yolları! İngiliz -Arap evliliğinin bedeli 100 milyon Pound... Arap sermayesiyle birlikte yükselişe geçen ve yıldızlar karmasına dönüşen Manchester City... Premier Lig’de şampiyonluğa da ulaştı. Portsmouth... El Faraj’a devredilen kulübün şimdi ki patronu Hong Konglu.
KATAR PARASI BARÇA’YA SEMPATİ KAYBETTİRDİ
BARCELONA’nın bile en büyük destekçisi Katar Vakfı. “Formaya saygı” prensibiyle bugüne kadar formasına reklam almayan Barça bile “artık her şey para” diyor... Bizim THY ile olan sözleşmesini bozup daha çok para veren Katar Hava Yolları ile anlaştı. Ama şu çok açık ve net... “Qatar Foundation” reklamı o formanın klasını biraz aşağı çekti. Düne kadar Barcelona’yı tutan birçok arkadaşım o reklamdan dolayı Katalan takıma olan sempatisini kaybetti. Hatta onların içinde artık ‘Real‘ diyenler bile var. Fransa’dan PSG de Arap sermayesine teslim. Ibrahimovic ve Silva’yı alarak büyük ilgi çekti. İki oyuncuya toplamda 65 milyon Euro ödendi. İspanyol Malaga da Katarlı Şeyh El Tani’ye kendisini teslim etti ama adam sabırsız çıktı ve klübü ortada bıraktı. Akıllara Alexandre Dumas’nın sözü geliyor: “Para iyi bir hizmetçi, kötü bir efendidir” Yine Getafe de Dubai Kraliyet Grubu’nun elinde. Portekiz Beira, Belçika’da Lierse, Charleroi; İsviçre’de Servette gibi takımlar da petrol zenginlerinin eline bakıyor.
LIVERPOOL, KIRMIZI MASALDA ARAPLAR’I İSTEMİYOR
ARAP prenslerin oyuncağı olmamak için direnen yok mu? Onlara karşı duruş sergileyen güçlü bir damar var. Liverpool... Dünyanın gidişatını değiştiren Sanayi Devrimi’ni başlatan, yeryüzünde müzik listelerini yerle bir eden Beatles’ın yuvası. İskoçyalı futbol devrimcisi Bill Shankly’in çalıştırdığı takımın kenti... Liman işçilerinin kurduğu ve dünya değeri olan kızıllar. Hepimizin diline pelesenk olmuş “asla yalnız yürümeyeceksin” diyen taraftarların takımı Liverpool FC... Kısacası, kırmızı bir futbol masalı...
“LENNON’I BİR KEZ DAHA ÖLDÜRTMEYİZ”
GEÇEN yıl yolum Liverpool’a düştü. Beatles’ın 3 yılda tam 292 defa sahneye çıktığı The Cavern Club’ı, Beatles müzesini elbette gezdim. Ama asıl uğramam gereken yer, Anfield Road’du. Stadı gördükten sonra KOP trübünlerinin altında olan devasa büyüklükteki Store’a geçtim. Bir L’pool hayranı olarak forma aldıktan sonra ödeme sırasına geçtim. Sırada 70’li yaşlarda bir beyefendi ve torunu vardı.. Aramızda şöyle bir diyalog geçti. Sizin için özel bir yerdir burası? -Çok özel. Siz nereden geliyorsunuz? -”Türkiye. Dün de Arsenal’in stadını gezdim. Sonra da Store’larına uğradım. Ama burası daha büyük” -”Biz bir büyük kültürün parçasıyız. Tamam Arsenal’de kültür. Fakat bizim farkımız şu: Biz Arap sermayesini istemedik. İsyan ettik ve başardık. Onların oyuncağı olmadık. Şampiyon olmayabiliriz. Onların sadece paraları var diye bizi yönetmesi kabul edilemez. Kültür satın alınamaz. bu L’pool ise, asla!” -Fakat, Amerikalılar sizi aldı... -Biz ona da karşı çıktık. Ama başaramadık. En azından Araplar’a satışı engelledik. Eğer Arsenal gibi olsaydık, Manhattan’daki cinayet bir daha işlenmiş olurdu bizim için. (Beatles’ın efsanevi ismi John Lennon’un öldürülmesine atıfta bulunuyor)
ONLAR İLK KEZ ‘LET IT BE’ DEMİYOR...
LIVERPOOL sokaklarında konuştuğum bir bankacının dile getirdiği de çok ilginçti... “Bizi, zevk için 500 bin dolara Atmaca satın alan Arap şımarıkları asla yönetemez” Yine oradan iki farklı ses: “Walter Scott der ki, ‘Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır” “Bizim Arapların eline geçmemiz, Everton’a 2 maç üstüste yenilmek gibi, acıdır” bakar mısınız korkuya... 10 değil 2 maç... Ama Liverpool taraftarı Arap tehlikesinin bitmediğini çok iyi biliyor. Buna karşı planları bile var.... “Share Liverpool” adı altında bir girişimleri söz konusu. Plana göre, 100.000 taraftar 5.000 Euro ödeyecek ve toplamda 500 milyon Euro ile kulüp satın alınacak. Ne diyor Beatles o efsanevi şarkıda... Let İt Be... Bırak oluruna... Merseyside’ın Kızıl Yaka’sı, en azından şimdilik petrolün kiriyle gelecek şampiyonlukları “oluruna” bırakmıyor...
Paylaş