Paylaş
“Hayır” diye bir cevap hakkımız daha olduğunu ve aslında bunun “Evet” ile aynı değerde bir cevap olduğunu es geçiyoruz. Kimseyi kırmamak, üzmemek, tepki çekmemek gibi kaygılarla cevap haklarımızdan biri olan “Hayır”ı kullanmaktan genellikle imtina ediyoruz. Bu yüzden de istemediğimiz, onaylamadığımız durumlara bile bazen “Evet” diyoruz. Bu durumun üzerimizde ne denli büyük bir baskı yarattığını, ruhumuzu kocaman bir cendereye sıkıştırdığını hiç düşündünüz mü?
EVET Mİ HAYIR MI?
“Evet mi hayır mı?” İşte insanoğlunun en büyük ikilemi! Biraz düşündüğünüzde fark edeceksiniz ki hayatımızın büyük bir bölümünde “Evet”, bu yarışı kazanmıştır. Çünkü “Hayır”ın olumsuz görünen gücü, size fevri tarafınıza teslim olmamanızı, uyumlu davranmanızı söylemiştir. Kendimden örnek verecek olursam, uzun yıllar boyunca sürekli bir stres, bitkinlik, kızgınlık ve suçluluk içinde yaşadım. Bunun özel bir sebebi çoğu zaman yoktu. Peki öyleyse neden mi? Çünkü “Hayır” demeyi bilmiyordum. Kendimi sık sık gücenmiş ve hüsrana uğramış hissediyor ama gerçekte herkese ve her şeye “Evet” diyerek kendimi aynı kısır döngünün içinde tutuyordum. “Hayır” demeyi öğrendiğim gün hayatım tamamen değişmeye başladı. Önceliği kendime vermeye, kendi isteklerimi, kendi seçimlerimi ön plana koymaya başlamıştım ve zaman geçtikçe bunun beni ne kadar özgürleştirdiğini sonradan fark edecektim. Şimdi bunu ben nasıl başarabildim, siz nasıl başarabilirsiniz ona bir bakalım...
SINIRLARIMIZI KORUMAK
Farkında mısınız? Hep başkalarına öncelik vermek, ne pahasına olursa olsun fırsatları asla geri çevirmemek veya kimseyi hayal kırıklığına uğratmamak için didinip duruyoruz. Sosyalleşmeyi bile eğlenmekten ziyade bu tür amaçlar için yapıyoruz. Ve böylece üstlenmemiz gerekmeyen işleri de üstleniyoruz aslında. Birini hayal kırıklığına uğratma korkusuyla katılmak istemediğimiz etkinliklere katılıyoruz. Almak istemediğimiz, özünde bizim kimliğimizi temsil etmeyen şeyleri satın alıyor veya giyiyoruz. Hep bir uyum sağlama, başkalarını memnun etme, kabul görme peşindeyiz. Oysaki her birimiz kendi hayat yolculuğunda yol alan özgür bireyleriz. Özümüzde hepimiz aslında yalnızca kendimizden sorumluyken, sizce bu bireyselliğimizi koruyacak sınırlarımızı başkalarına karşı yeterince net bir biçimde ortaya koymayı başarabiliyor muyuz? Yoksa sevilen kişi olmak, takdir edilmek, beğenilmek ve seçilmek gibi kaygılarla kendi özümüzü bir kenara atıp, “Hayır” demek yerine “Evet” diyerek istemediğimiz sorumluluk ve yükleri mi yüklüyoruz omuzlarımıza? Kim bilir kaç defa bize hiç mantıklı gelmeyen bir teklife “Evet” dedik, ya da içsel olarak reddettiğimiz bir tutuma katlandık. Bunun tek sebebi yeri geldiğinde “Hayır” diyememek ve sınır koyamamaktır. İstedikten sonra bunu başarabilir ve tercih etmediğimiz her durumdan özgürleşebiliriz. Bunu başarmamız mümkündür.
‘HAYIR’ DEMEYİ ÖĞRENMEK
İlk önce, “Hayır” demenizi neyin ve hangi duygunuzun zorlaştırdığını düşünüp bulmak yararlı olacaktır. “Hayır” demekte zorlanılmasının en yaygın nedenlerinden bazılarını ve bu kalıplarla çalışabileceğimiz yolları aşağıda özetlemeye çalıştım:
* Kurtarıcı rolünü üstlenmek: İş bitirici ve güvenilir olmak, yakınlarımızın veya bize ihtiyaç duyduğunu söyleyenlerin zor zamanlarında müdahale etmek ve problem çözücü olmak elbette ki olumlu özelliklerdir. Ancak, bu durum kendimizden vazgeçme noktasına kadar uzanıyorsa burada durup ciddi anlamda düşünmeliyiz. Çevremizdekileri sevmek ve onlara değer vermek ve hatta onlara yardım etmek her zaman kendimizden ödün vermek pahasına olmamalıdır. Öncelik daima kendimiz ve kendi ihtiyaçlarımız olmalıdır. Biz iyi olacağız, yaşamdan keyif alacağız ki başkalarına yardımcı olabilelim.
* İnsanları memnun etme kaygısı: “Evet” demenin insanları mutlu ettiğini deneyimleyerek büyüyoruz. Bununla ilgili sorun, süreçte kendi ihtiyaçlarımızı sıklıkla görmezden gelmemizle başlıyor. Fakat biliniz ki kendi ihtiyaçlarımız da en az herkes kadar önemlidir ve her kararımızda kendi isteklerimizi ve ihtiyaçlarımızı eşit ağırlıkla hesaba katarsak, “Hayır” demenin sandığımızdan daha kolay olduğunu göreceğiz.
* Başkaları tarafından manipüle edilmeye açık olmak: Ne yazık ki, bazı insanlar (hatta arkadaşlar veya akrabalar bile) sizi acıklı hikâyelerini dinletmek, problemlerine çözüm üretmenizi beklemek veya duygularınızı sömürmek konusunda uzmandırlar. Paylaşım doğal ve kutsaldır ancak günün sonunda sizden bir beklenti mevcutsa bu manipüle edildiğiniz anlamına gelir. Yani bir nevi size olan sevgilerinin fidyesini sizden istiyorlar demektir ve bu samimi bir ilişki değildir. Kabul etmezseniz olumsuz bir sonuçla mı tehdit ediyorlar? “Hayır” demeye çalıştığınızda onları hiç umursamadığınızı mı ima ediyorlar? Bunları o an gözden geçirin ve bunu yaparken de sezgilerinize güvenin. Manipüle edildiğinizi hissediyorsanız hiç düşünmeden “Hayır” deme hakkınızı kullanın.
SINIRLARI SAĞLAMLAŞTIRMAK
İlk başta kendini sevmeyen, kendi istek ve ihtiyaçlarını görmezden gelen, kısacası kendi öz değerine sahip çıkmayan hiç kimse zihinsel ve duygusal anlamda gerçekten tatmin olamaz, mutluluğu ve doğuştan hakkı olan özgürlüğü deneyimleyemez. Bu yüzden sınırlarımızı belirlemek ve korumak çok önemlidir. Çünkü sınırlarımız, karşımızdakilerin de bize gösterecekleri tutum ve yaklaşım şekillerini belirler. Sınırlarınız ne kadar sağlamsa diğer insanların sizin sınırlarınıza göstereceği saygı seviyesi de doğru orantılı olarak o kadar yüksek olacaktır. Sınırlarınızı “Bu seferlik kendimi es geçeyim” gibi boşluklar bırakmadan, kararlı bir şekilde ve ödün vermeden korumalısınız. Siz bir kez sınır koymaya ve “Hayır” demeye başladığınızda hayatınızda herkesin size daha farklı bir saygı, sevgi ve samimiyetle yaklaştığını ve zihinsel anlamda özgürleştiğinizi zaman içerisinde fark edeceksiniz. Samimi olmayan, sizi manipüle etmeye çalışanlar ise hayatınızdan otomatikman çıkacaklardır. Olması gereken oluyor. Her zaman ve her an...
Sınır koymak, başkalarının özgürlük alanına girmek, sadece kendini düşünmek ve bencil olmak, paylaşımcılıktan uzak yaşamak, etrafa karşı saygısız tavırlar sergilemekle karıştırılmamalıdır. Nasıl ki kendi sınırlarımıza saygı gösterilmesini istiyorsak, biz de küçük büyük herkesin bireyselliğine ve sınırlarına saygı göstermekle yükümlüyüz. Evrenin sistematik dengesi böyle işler. Emin olunuz ki “Hayır” dediğiniz için kötü bir insan olmayacaksınız. Çünkü sınır koymak ve hayır demek sizin en doğal hakkınız ve bu hakkınızı kullanıyorsunuz. Sizi gerçekten seven, sayan ve ruhsal anlamda besleyen insanlar sizi “Evet”iniz veya “Hayır”ınızdan bağımsız şekilde sevip, saymaya ve desteklemeye devam edecektir. Bundan en ufak şüpheniz olmasın.
HAFTANIN OLUMLAMASI
* Kendimi şimdi ve geçmiş, gelecek tüm zamanlara doğru, tam da olduğum gibi var olan tüm özelliklerimle seviyor ve onurlandırıyorum. Üst benliğim ve bilinçaltımı onurlandırıyorum. Varlığım çok değerli, bunu biliyorum. Varlığım için şükürler olsun.
Şifa olsun! Sevgiyle kalın...
Paylaş