Sessiz evlerdeki solgun suratlar

SİZE bir şey söyleyeyim mi, eğer keyifli yazı yazmak gibi bir niyetiniz varsa hayatta, o zaman Türkiye gündeminin tamamen dışına çıkmanız gerekiyor.

Örneğin dün ben yazmaya oturduğumda bizim şu ‘‘öteki Türkiye’’nin durup dururken ‘‘makul çoğunluk’’ diye adlandırılmaya başlamasındaki felsefi manasızlık üzerine, bence gülümsetici cümle serpintileri içermekte olan bir yazı yazacaktım.

Fakat genelde yapmamaya çalıştığım bir hatayı yaptım, ne var ne yok diye ortalığı kolaçan ettim.

Ve bizim üçlülerden başbakan yardımcısı olanının yazılı soru önergesine vermiş olduğu cevabı okudum.

Devlet Bahçeli, krizin etkilerinin haneler üzerindeki etkilerini tam olarak bilemediklerini, bunun ancak bir yıl sonra belli olacağını söylemiş.

Krizin etkilerini neden bilemediklerine dair açıklaması ise olağanüstüydü bence çünkü Devlet İstatistik Enstitüsü'nün 2001 Ocak ayında başlatılmış olan gelir dağılımı araştırması da ‘‘kriz nedeniyle’’ iptal edilmiş sevgili okurlar.

Krizin etkilerini araştıracak kurum kriz nedeniyle çalışamamış, varın siz abukluğun çapını tahmin edin bakalım.

* * *

Öyle mi Sayın Bahçeli? Sayın Ecevit, Mesut Yılmaz?

Krizin sizin hane halkı diye adlandırdığınız benim ise soyutlama düzeyini biraz daha aşağıya çekmek için ‘‘ev’’ olarak nitelendirdiğim yerler üzerine etkilerini bilmiyorsunuz öyle mi?

Peki öyleyse bir gün ara verin ne yapıyorsanız da gelin benimle sizi o ‘‘hanelerden’’ birkaç tanesine ziyarete götüreyim ben.

Korkmayın ben gidilecek yerlerle önceden konuşurum, kimse suratlarınıza gerçekleri söylemez, gerçekten ne düşünüyorlar anlatmaz, olan biten her şeye rağmen efendi davranırlar sizlere.

Artık iyice sessizleşmiş evlerdeki solgun suratları siz de bir görün artık.

Ben çok ev gördüm öyle, onun için kusura bakmayın üslubum biraz sert oluyorsa ama temelde kendimle özleştirmiş olduğum bu insanların, kendilerinin tamamen dışında gelişen olaylar nedeniyle itildikleri bataklığı görünce başka türlü hissedemiyor insan, ne yapayım.

Solmaya başladı artık suratlar.

Bizim memleketin aile bağları nedeniyle belki açlıktan değil bu solma, ama umutsuzluk çok derinde.

İşini çoktan kaybetmiş insanlar eşlerine karşı ezilmiş hissediyorlar kendilerini.

Çocuklarına söyleyecek yalanları tükenmiş.

Gelecekte iyi şeyler olacak diye kandırıyorlardı kendilerini, dolduruşa getiriyorlardı ayakta kalmak için ama şimdi sessiz yalanlar için bile takatleri kalmamış durumda.

Sinirler gerilmiş sizin o ‘‘hane’’ dediğiniz yerlerde.

İlişkileri zorlamaya başlamış umutsuzluk.

İş konusu artık açılamıyor, gelecek planlanamıyor, çocuklar ne olacak konusu açılacak diye herkes korkuyor, korkular sinirleri daha geriyor, insanlar eski düzenlerinden ellerinde kalan son damlaları da harcamamak için umutsuzluklarını içlerine atıyor, patlamalar bastırılmaya çalışılıyor..

Suratlar daha da soluyor, evler daha da sessizleşiyor.

* * *

DİE kriz nedeniyle gelir dağılımı çalışması yapamadı öyle mi?

Haydi canım sen de, korktuk da yaptırmadık desenize şuna erkekçe.

Korktuk sonuçlar görülecek, bizim iktidarımızda Türkiye'nin en eğitimli, en birikimli insanlarının üzerinden silindir gibi geçtiğimiz, dünyada başka hiçbir ülkede hiçbir zaman görülmeyen bir şeyi yaptığımız, kendi geleceğimizi omuzlayacak insanları tükettiğimiz ortaya çıkacak diye panikledik desenize doğruca...

Bu iktidar, bu koalisyon kendi geçmişinden kurtulamayacak, buna imkán yok.

Ve rejim bunlara alternatif yaratmadığı sürece kendisini sorgulayanların da darbelerinden kurtulamayacak.
Yazarın Tüm Yazıları