Paylaş
Bugün günlerden perşembe.
10 Haziran 1999.
Bugün Hakan Şükür evleniyor.
Bu olağanüstü muhteşem olay, Türkiye'de yaşayan Türkler'e, yavru vatan Kıbrıs'a, dış Türkler'e, şu anda Türk olmadığı iddiasında olan ama soy itibarıyla gayet tabii ki Türk olan ülke insanlarına, spor camiasına, bu futbolcu gencimizin son milli maçta bütün gollerini onlar uğruna atmış olduğunu açıkladığı şehit analarına, bu olayda hizmet etme şerefi kendilerine verilmiş olan Hilton Oteli personeline, Abdullah'ın mahkemesini tek başına izledikten sonra şimdi de Hakan kardeşimizin düğününü tek olarak izleyerek tüm diğer basını atlatmayı başaracak olan Anadolu Ajansı'na, bu olayı naklen değil de banttan yayınladığı için boynu devrilesice TRT'ye, bu gece Hilton'da olmayacağı için Türkiye'de belki de en çok sevinecek insan olan Hakan'ın ilk eşi Esra Hanım'a, düğünde harcanacağı tahmin edilen 150 milyar liralık banknotları basan Merkez Bankası personeline ve dahası İtalyanlar da dahil olmak üzere tüm dünya halklarına kutlu olsun.
***
Evleneceği yerde basın toplantısı düzenleyerek, düğünün nasıl geçeceğini anlatan bir damat adayına dünya tarihinde ilk kez rastlanıyor olmalı.
Ancak yabancılara attığı goller ile bölücü teröre darbe üstüne darbe vuran bizim aslanımızın hiç durmadan basın toplantısı düzenleme ádeti var.
Basın toplantısı olsun da ne olursa olsun. Konu önemli değil. Bu bir gün İtalya'ya transferi konusu olabilir, başka bir gün takım hakkındaki fikirleri.
Şimdi de evliliğini anlatıyor. Düğün bir vesile anlayacağınız, çünkü Hakan'da basın toplantısı düzenleme takıntısı var.
Hatırlayacaksınız, son İtalya transferi sürecinde de kebapçıda bir basın toplantısı düzenleyerek milliyetçi duygular besleyen herkesin göğsünü gururla kabartmıştı.
O basın toplantısının sembolik anlamı buydu. İlk kez İtalya'ya gittiğinde ‘‘Ben kebap özledim’’ diyerek geri gelen Hakan bu kez de kebapçıda basın toplantısı yaparak İtalyanlar'a o olayı hatırlatıp gözdağı vermeyi başarmıştı.
Ha tabii basın toplantılarından boş kalan zamanında da Televole programlarına çıkarak ortak kültürel varlığımıza katkılarda bulunuyor fikirleriyle.
***
Ne oluyor ne bitiyor anlamıyorum, ama Hakan evleneceği bayanı bir türlü kendisi seçmeyi başaramıyor.
Son olarak da anneannesi bulmuş kızcağızı.
Görücü usulle evlenmeye özel bir ilgi duyduğu kesin Hakan'ın. Kazayla birisiyle kendi başına tanışsa onunla evlenmesi mümkün değil; çünkü o zaman görücü usulü olmayacağından babası veya babaannesi kızabilir ona.
Aslında burada ilk evliliğinin başarısız olmasının nedenleri de yatıyor.
Hakan kimse ilgilenmediği halde özel hayatıyla ilgili her şeyi anlatmakta ısrarlı olduğu için, müstakbel eşi Beyda Hanım ile bugüne kadar fazla gezemediklerini, hep aile orrtamında birlikte olduklarını söylüyor.
Sonra müthiş bir ters takla atarak biraz önce söylediklerinin tamamen yıkılmasını sağlayacak şu cümleyi söylüyor:
‘‘Biz çok uyumlu bir çiftiz. İnşallah evliliğimiz ömür boyu mutlu bir şekilde sürer.’’
Bence de inşallah. Yani açıkça söyleyeyim, Allah korusun mutsuz olurlarsa da benim pek umurumda değil.
Ancak bir daha boşanırsa bu ülkenin vatandaşları, bir üçüncü Hakan Şükür evliliğine zor tahammül ederler.
Halkımız sabırlıdır, ama sınırları da fazla zorlamamak lazım, bilmem anlatabiliyor muyum.
Şimdi Allah aşkına, bugüne kadar baş başa kalmadıklarını söyleyen bir adamın ‘‘uyumlu’’ olduklarını nereden bildiğini sormak gelmiyor mu içinizden?
Babaanneler dünyada her konuda doğru fikir söyleyebilirler. Kosova'daki savaşın nasıl bitirileceği konusunda bile doğru fikirleri olabilir babaannelerin.
Onların bilmedikleri ve asla bilemeyecekleri şey ise torunlarının hangi kadınla mutlu olabileceğidir.
Bunu ancak torun bilebilir, ancak torun da bu konuda katiyen bir net fikir sahibi olmadığından bu evlilik de son derede esrarengiz bir ortamda, her türlü sürprize açık şekilde başlamaktadır.
***
Hakan'ın evleneceği kızın ailesi ‘‘Evladımız böylesine milliyetçi bir adama gelin gitti’’ diye düşünüp mutlu olmalıdırlar.
Biliyorsunuz Hakan, dünyadaki diğer futbolcular gibi sadece ‘‘gol’’ atmıyor.
Onun ağlara yolladığı her topun son derece derin, felsefi anlamları var.
Üstelik halkın bunu anlaması zor olduğu için Hakan hemen her maçtan sonra yine kameralara konuşarak golünün ardında yaran esrarengiz anlamları bizlere açıklıyor.
Örneğin, son Finlandiya maçından sonra ‘‘attığı golleri ve galibiyetimizi şehit analarına armağan etttiğini’’ açıkladı.
Hakan'ın demeç silsilesini izlemekle görevli gazeteci timleri de havalimanına bir adet şehit anne ve babası götürerek Hakan'a onların elini öptürdüler.
Hakan'cığım. Bırak palavra sıkmayı; eğer şehit analarını o kadar çok düşünüyorsan, sen de benim evlenirken yapmış olduğum gibi kimseyi rahatsız etmeden elinden tut kızın, atla taksiye, git bir evlendirme dairesine, tantana yapmadan evlen.
Toplam masraf taş çatlasa 40 milyon olur.
Tasarruf edeceğin 149 milyar 960 milyon lirayı da ayda 60 milyon lirayla geçinmeye çalışan gazilere dağıt olsun bitsin şu iş.
Sonuçta aman inşallah mutlu olun da, bu kez de ‘‘evlilikte mutsuzluk’’ konulu yeni bir Hakan Şükür basın toplantısına muhatap olmak zorunda kalmayalım.
Paylaş