ERTUĞRUL Özkök geçen hafta beni çok üzen bir şey yaptı. Şimdi diyeceksiniz ki bunda yeni olan ne var, yani bunu zaten her zaman yapıyor.
Bunu derseniz genelde haklı olursunuz ama bu sefer yaptığı daha farklıydı. Bu kez beni derinden yaraladı davranışıyla.
Bu memlekette yaşamakta olan insanların çoğunluğunun makul olduklarını iddia etti genel yayın yönetmeni.
İşten atsaydı, köşemi kaldırsaydı, maaşımı düşürseydi yiyeceğim darbe onun bu fikrinin vurduğu darbeden daha etkili olamazdı sevgili okurlar.
Memleketteki aptal insan oranının Aziz Nesin'in ortaya atmış olduğu yüzde 60'ın kaç puan üstünde olduğunun tartışıldığı bir ortamda çoğunluğun makul olduğu iddiasının ortaya atılması hiç şüpheniz olmasın ki ilerde Cumhuriyet tarihinin en büyük skandallarından bir tanesi olarak bilinecektir.
* * *
Gerçi onun bu tespiti yaparken son derece iyi niyetli olduğunu da biliyorum.
Kendisinin halkla en son teması 1982 yılında oldu.
O zamanlar makul insanların sayısı daha fazlaydı.
20 yıldır filan halk tanımından anladığı şey Hürriyet'in yazı işlerinde çalışan elemanlar. (Yanlış anlama olmasın yazı işleri çalışanlarına makul insanlar yakıştırması, dahası hakareti yapacak kadar kendimden geçmiş filan değilim. Eğer bir insan gerçekten makulse yılın 365 günü her gün gazete hazırlama işinde çalışamaz. Gazete hazırlayan insanların önemli bir bölümü gayri makuldürler, işte ben de sadece bu yüzden onları özlüyorum arada bir. Genel yayın yönetmeni onları makul sanıyor çünkü üst yönetime öyle davranıyorlar, kendisi odadan çıktığında olan bitenleri bir bilse, ‘‘makul insan’’ tanımını son derece radikal bir biçimde değiştirmek zorunda kalacağı da kesindir.)
Böyle bir yanılsama içinde genel yayın yönetmeni. Halka 10 metreden fazla yaklaşmadı 20 küsur yıldır filan.
Sadece bir keresinde benim provokasyonuma gelip Nevizade Sokağı'nda meyhaneye gitmeye razı oldu.
Onda da tüm sokağın raconunu bozdu, çünkü elinde içeceği şarap, kravat ceket şık bir halde ve arkasında kalabalık bir eleman kadrosu ile birlikte sokağa geldi.
Anlayacağız vatandaş meyhaneye geldi halk içmeyi bir süreliğine kesti sendromu yaşandı sokakta.
Onu tanıyan alkolikler mutlaka darbe olduğunu filan sanmışlardır genel yayın yönetmenini meyhanede görünce.
Hele bir de genel yayın yönetmeninin sokakta dolaşmakta olan satıcıdan bir oyuncak asker satın alıp, onu kurup yerde sürünerek ateş ettirdiğini görselerdi eminim ki ilk yakın askeri garnizona koşup teslim bile olurlardı kesin darbe oldu zannedip.
Özetle söylemek gerekirse genel yayın yönetmeninin 20 küsur yıldır halka ilk sıcak temas girişimi halk açısından büyük bir tedirginlik ve stres kaynağı olmuştur.
* * *
Tüm Cumhuriyet tarihinde çoğunluklar ne zaman işe karışmışlarsa o zaman Türkiye daha da kötüye gitmiştir.
Çoğunluğun zihinsel yapısındaki deformasyon nedeniyle Türkiye'de yapılan bütün seçimler sonucunda iktidara gelen partiler ülkeyi daha da kötüye götürmüş, ülke kötüye gittikçe çoğunluklar onları daha da sevmiş bu arada olan da memleketteki gerçek makul insanlar olan ve nüfusun çok da küçük bir bölümünü oluşturan insanlara olmuştur.
Türkiye'deki çoğunluk makul olmaktan o kadar uzaktır ki onların nasıl olup da bu hale geldiklerini hiçbir bilim insanının çözüp bulabilmesi mümkün değildir.
Tek bir tane makul açıklama yoktur onları anlatmaya yarayacak.
İşte bu nedenle geçen hafta bizim üst yöneticilere bir teklif götürdüm, gelin size bir halk turu yaptırayım, ek ücret de almam, yeter ki bir görün durumu da vazgeçin şu makullük argümanından, dedim.