Paylaş
Amerika'da işlerin kötüye gittiği aslında bundan beş yıl önce belliydi.
Bir üniversitede dekanlık erkeklerin kadınlara yatma teklif etmeden önce sorması gereken 40 soruluk bir liste çıkarmıştı.
Listedeki bütün sorular sorulduktan sonra sevişmeye başlanılacaktı..
Arada bir soru bile atlanırsa kadının ilerde ‘‘Bana zorla seks yaptırdı’’ demesi olasılığı açık bırakılmıştı.
1972 yılında ben Amerika'da okurken dekanlık böyle bir genelge yayınlasaydı akşam toplu seks partisinden sonra dekanın evi kundaklanırdı.
Şimdi gençlerin yüzde 90'ının 40 soru sonucunda yatmaya gittiklerine eminim.
Bu ve bunun gibi bir dizi tedbir sonucunda bugün Amerikan erkekleri zorunlu olarak dünyanın en duyarlı erkekleri haline dönüşmüşlerdir.
Diyelim ki Amerika'da sokakta karşıdan bir görsel şaheser yürüyerek geliyor.
Etrafınıza bakarsanız Amerikalı beyaz erkeklerin bu kadını yok farz etmeye çalıştıklarını görürsünüz.
Sokakta ona o anda bakan bir erkek varsa bu ya eğitimi fazla olmayan bir zenci, Porto Riko'lu, Amerikanlaşmamış bir İtalyan veya bir Türk'tür.
Özellikle beyaz Amerikalılar kadına bakarlarsa bunun sonucunda hapse düşecekleri izlenimi içindedirler.
Çıplak kadın gören Türk'ü değil hapis ani ölüm tehdidi bile korkutamamaktadır ve üzülerek itiraf etmeliyim ki sadece bu konuda Türk erkekleri normaldirler.
***
Adına Barbie denilen bebek modelinin yıllardır başına gelenler de bu ‘aşırı duyarlılık’ sendromunun bir ürünüdür.
Son olarak geçen hafta Barbie'yi üreten Mattel şirketinin yetkilileri bebeğin saç modelini değiştirdiklerini, belini daha kalınlaştırıp, kalçalarını küçülttüklerini, onu evcil hale getirerek, gerçekçi yaptıklarını söylediler.
Burada da şöyle bir mantık yürütülüyor; Barbie ile oynayan kızlar eğer onun gibi mükemmel vücuda sahip olamazlarsa o zaman psikolojik bunalıma düşerler.
Bu nedenle Barbie'yi mümkün olduğunca çirkinleştirelim ki, herkes mutlu olsun.
***
Duyarlılığa baksana diye ağlamaya başlamadan önce bir şeyi hatırlatayım size.
Bu şekilde düşünmeye başladığınızda nerede duracağınızı bilemezsiniz, çünkü durulacak nokta gerçekten yoktur.
Dünyada duyarlılıklar o kadar fazladır ki bunların hepsini tatmin etmeye çalışırsanız sonunda büyük bir anlamsızlıkla karşı karşıya kalırsınız.
Barbie'de de böyle oldu zaten. Bakın yıllardır başına neler geldi onun.
-Konuşan Barbie yapmışlardı. Bebek konuşmasının bir bülümünde ‘matematik dersi çok zor’ diyordu. Bunun üzerine feministler ayaklandılar. Bunun kadınların zekâsını aşağılamak anlamına geldiğini söylediler. Bebeğin üeticisi hemen bu cümleyi konuşmadan çıkardı.
-Barbie ile birlikte satılan aksesuarlar arasında bir de kürk vardı. Bu kez de hayvan haklarını savunanlar ayaklandılar. Kürk aksesuar piyasadan çekildi.
- Barbie'nin üreticileri fiziksel özürlüleri kızdırmamak için Beck adlı bir bebek daha ürettiler. Beck tekerlekli iskemlede oturan bir bebekti.
- Barbi beyaz bir Amerikan kızı modeliydi. İlk önce 1960'larda Christie adlı bir zenci Barbie modeli de piyasaya sürüldü. Sonra sosyal gelişmelere paralel olarak Theresa adlı Hispanik ve Kira adlı Asyalı Barbie'lere sıra geldi. Bugünlerde minik kızlar bebekleriyle oynarlarken kimlik krizi yaşamasınlar diye Barbie'nin Fransız, Rus, Porto Riko'lu ve Eskimo'lu modeli bile var.
***
Hayal kurmaya hayat hakkı tanımayan ve her şeyin gerçekçi ve duyarlı olmasını isteyen düşünce biçimi insanların zekâ gelişmesinin önüne set çekiyor ama henüz daha bunun farkında değil.
Durum böyle devam eder ve aşırı duyarlılık toplumu kendini sınırlamazsa on yıl içinde bazı toplumlar birbirlerine karşı son derece seven, hoşgörülü, anlayışlı davranan ve son derece de aptal insanlardan oluşacak.
Duyarlılık teröristlerinden nefret ettiğim ve bir süredir kimsenin ne yazdığını, yaptığını ve düşündüğünü umursamadan yaşadığım için bu yazımı hoş bir öç alarak noktalayacağım.
Barbie bebek modelinin üreticileri ne kadar duyarlı olurlarsa olsunlar, ne kadar ince davranırlarsa davransınlar çok önemli bir gerçeği katiyen değiştiremeyecekler. O da şudur:
Barbie adlı bebek aslında 1952 yılında Almanya'da çok popüler olan bir çizgi roman karakteri model alınarak oluşturuldu.
Bild Zeitung Gazetesi'nde yayınlanan bu çizgi roman kahramanı bayanın adı Lilli'ydi.
Ve arkadaşlar, son derece mutlu bir şekilde ifade etmek istiyorum ki LİLLİ BİR FAHİŞEYDİ.
Anlayacağınız o masum görünümlü Barbie oyuncağı aslında bir fahişedir, bilmem anlatabiliyor muyum?
Paylaş