Paylaş
Tamam anladık, yapılacak bir şey yok.
Zorunlu olarak bu gece normal futbol seyircisi gibi davranamayacağız.
Kavga yok, küfür yok, stadyum yakma yok, döner bıçaklı kavga yok, havaya ateş açmak hiç yok.
Acıklı bir şey ama bu futbol maçını klasik müzik konseri izler gibi izlemek zorundayız.
Futbol tarihinde ilk kez bir seyirciden bu kadar fazla özveri talep ediliyor.
Üstelik milletin sağduyulu olması da bekleniyor.
Herkes biliyor ki futbol ile en alakasız kavram sağduyudur, buna rağmen bizim halk çocuklarından bunu bile yapmaları isteniyor.
Ama olsun, vatan için canımız feda, bu özverileri de üstleneceğiz.
Nasılsa kendimizi bu kadar tutmanın öcünü hafta sonunda herhangi bir lig maçında diğer Türkler'den çıkarırız.
Bütün bunlar böyle ama işi de şansa bırakmamak gerekiyor.
Uslu olacağız, dünya çapında örnek insan olacağız diye elimizde bulunan ama belki de bulunduğunu fark etmediğimiz bazı kozları kaybetmemeliyiz.
Bugün maç öncesinde ve esnasında başvurabileceğimiz, Juventuslular'ı bir anda psikolojikman sahadan silecek yöntemleri anlatacağım.
Şunu unutmayın ki bunların her biri görünürde bir suç unsuru içermemekle birlikte aslında inanılmaz derecede manen öldürücü etkiye sahiptir.
İşte Juventus-Galatasaray maçında başvurabileceğimiz psikolojik savaş yöntemleri:
***
1- Maç başladığı anda ‘‘Ham Çökelek’’ şarkısı da mikrofonlardan yayınlanmaya başlansın. Bu şarkıyı üst üste üç kez dinleyen bir insanın ruh halinin sağlam kalması katiyen mümkün değildir. Olayın etkisini daha da vurucu hale getirmek için maç öncesinde İtalyan soyunma odasında bu şarkının tercüme edilmiş sözleri futbolculara dağıtılsın. Şurası kesindir ki şarkının sözlerindeki o derin felsefeyi tam anladıklarında İtalyanlar'ın şarkıyı duyma anındaki şokları daha da artacaktır.
Şimdi diyeceksiniz ki bizim futbolcular ne yapacak, onlar da duymayacak mı aynı şarkıyı. Duyacaklar tabii, ama kesinlikle bir şey olmaz merak etmeyin; çünkü bizimkiler yıllardır o kadar çok buna benzeyen anlamsız şarkı, türkü duydular ki artık bu konuda kaşarlandılar. Onları Ham Çökelek bile yıkamaz.
***
2- Maç çıkışında Türk siyasi hayatının önde gelen liderlerinden Tansu Çiller, Türk parlamenterleri adına İtalyan futbolcuların elini sıksın ve onlara iyi şans dilesin.
Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalara göre bu bayanın, iki eli arasına elini alıp bir süre sıktığı adamlardan hiçbirisinin sonu hayra ermemiştir. Yine yapılan bilimsel çalışmalara göre onun elini sıktığı bazı adamlar şok yaşamaktadırlar. Bu şokların bazıları kısa vadeli (Bakınız: Türkiye'deki ünlü gazeteciler), bazıları ise kalıcı olabilmektedir (Bakınız: Mehmet Gölhan).
İtalyanlar da en azından kısa vadeli şoka uğrayacaklarından bu arada onları iki golle nakavt edebiliriz.
***
3- Benim evlilik yaşamımı anlatan bir dokümanter film çekilsin.
Bu film soyunma odasında İtalyan futbolculara izletilsin.
Her rasyonel insanın, bu filmde anlatılanları izleyince derin bir hüzne düşeceği ve bana sonsuz derecede acıyacağı kesindir.
İtalyanlar da aslında yumuşak ruhlu insanlardır.
Onlar da bu dokümanterde gördüklerinden dolayı derin bir hüzne gümülecek, moralleri tamamen bozulacaktır.
Tabii daha sonra bu durumda sahaya çıkan takımdan hayır gelmeyecektir.
***
4- Maç öncesi stadyumda yapılan müzik yayınlarından sadece bir tanesinde Rana'nın şarkı söylemesine izin verilsin.
Hangi şarkıyı söyleyeceği önemli değil.
Şurası bir gerçek ki Rana'nın sesi, tabiatın bile normal işleyişini kısa süreli durduracak kadar kötü.
Sesi öylesine kötü ki geçen ay New Orleans'ta bataklık turu yaparken bir ara neşelendi, şarkı söyledi. Daha o an bataklıkta yaşayan ve sesleri inanılmaz derecede çirkin olan bir sürü yaratık bile ‘‘ne oluyor, bu da ne’’ diye durup etrafı panik içinde kolaçan etmeye başladılar.
Rana'yı şarkı söylerken duyan bir kişinin kendisini kolay kolay toparlayabilmesi imkânsızdır. Hatta bu sesin bazı insanlarda kalıcı ruhsal bozukluk bile yaptığı yolunda duyumlarım var.
İtalyanlar bu tür bir darbeye katiyen alışık değillerdir, buna eminim.
Onu dinledikten sonra maçın ilk yarısını bile tamamlayabilecek takatları kalmayacaktır, bu kesin.
***
5- Kurthan Fişek Hoca'nın yaşam stilini anlatan bir dokümanter hazırlansın.
İtalyan futbolcuların ilk önce bu filmi izlemeleri sağlansın.
Daha sonra da hocamızın kısa süre önce tam teşekküllü bir hastaneden almış olduğu check-up raporu da İtalyanlar'a dağıtılsın.
Kurthan Hoca'nın tüketim âdetlerini yakından bilen Türk doktorların bazıları, kendi yaptıkları analizlerin sonuçlarında her şeyin normal çıkması nedeniyle ‘‘tıp biliminin baştan aşağıya yanlışlarla dolu olduğunu’’ gerekçe göstererek doktorluğu tamamen bıraktılar.
Geride kalan doktorlar ise hastalarına tavsiyelerde bulunurken artık ‘‘sigara içme, içki içme’’ demeden önce uzunca bir süre düşünüyorlar. Onlarda da kimlik bunalımı başladı.
İtalyan futbolcular, hocamızın muayene raporlarını görüp yaşam biçimini izledikten sonra bu tür bir mucizenin nasıl gerçekleşebildiğini derin derin düşünmeye başlayacaklardır.
Ve tabii buna net bir cevap bulamayacaklarından, kafaları tamamen ambale olmuş bir şekilde sahaya çıkacaklar ve boylarının da ölçüsünü alacaklardır.
Paylaş