Paylaş
Tabii ki ben de bir deprem çantası hazırladım.
Bunun ne işe yarayacağı konusunda en küçük bir fikrim yok.
Yani depremden sonra bunu kullanacak durumdaysam eğer, zaten ‘‘no problem’’ değil mi ama?
Kullanamayacak durumdaysam ‘‘very büyük problem’’, o zaman da çantaya ihtiyaç olmayacak büyük ihtimalle.
Ama yine de çantanın orada köşede durması, bana inanılmaz bir psikolojik rahatlık veriyor.
Ona arada bir sevecen, ıslak gözlerle bakıyorum.
Rana bakmazken çantanın yanına gidip onu okşuyorum, kaçamak öpücükler konduruyorum.
Ve de çantaya durmadan yeni maddeler sokuşturup duruyorum.
Bu bende yeni takıntı haline geldi. Her dakika aklıma faydalı olabilecek yeni maddeler geliyor, onu da çantanın içine koyuyorum.
Böyle giderse olası bir depremden sonra bu çantayı taşımak için özel TIR servisi gerekecek, öyle gözüküyor.
***
İşte deprem çantamın içindeki maddelerin listesi:
1- Bir adet kazak.
2- İki paket ıslak mendil.
3- Pasifolara sakinleştirici şurup.
4- Bir adet Right Guard Sport stick deodorant.
5- Diş fırçası, diş macunu.
6- Naneli çiklet.
7- Yağmur geçirmeyen naylondan yapılmış, New York'ta NBC stüdyolarından satın aldığım ve oradaki meteoroloji muhabirleri tarafından kötü havalarda giyilen muşamba.
8- Bir adet tirbuşon.
9- İki adet iç çamaşırı.
10- Küçük bir şişe viski.
11- Bir adet kitap (Evet, maalesef Proust).
12- Antibiyotik krem.
13- Yara bandı.
14- Yedek pantolon.
15- İki adet çorap.
***
Bu yazıyı yazmadan önce çantayı yeniden inceledim. Vardığım sonuçlar şöyle:
1- Bu çantanın sahibi gece deprem olduğunda, sokağa çıktığında ağzının kokacağı korkusuyla inanılmaz bir panik yaşıyor. Ayrıca 17 Ağustos depreminde sabaha karşı hayatında ilk kez (korkudan) ter kokmaya başlamış olmasının utancını da yenememiş durumda.
2- Çanta sahibi yeni depremden yara almadan kurtulsa bile panik nedeniyle kendisini bir şekilde yaralayacağını, bir yerlerini vuracağını ve belki de ayağını tekrar burkacağını gayet iyi biliyor.
3- Çanta işe yaramak için değil, anormal ortamda bile normalite devam ediyormuş izlenimi vermek amacıyla hazırlanmış. Yoksa şarap açacağının da çantaya ısrarla konulmasını başka gerekçeyle açıklamak mümkün değil.
4- Çanta sahibi Pasifolara içtikten sonra Proust okumanın kendisinde maksimum narkoz etkisi yaptığını bilerek, bu ortamda bile uyuyabilme şansını açık tutuyor.
***
Aslında size Rana'nın hazırladığı çantanın içindekileri de anlatmak isterdim.
Ama bunu maalef yapamayacağım, çünkü onun çantasının içine bakmaya korkuyorum.
Onun günlük çantasının içi bile korkunçtur. Çantanın içine bir giren bir daha çıkamaz.
Normal çanta bu şekilde olursa, deprem çantası nasıl olur, artık onu da siz tahmin edin.
Bu çanta hazırlama projesini ilk ortaya attığımda, Rana yerinden fırladı ve harıl harıl çalışmaya başladı.
Bir iş için dışarıya çıktım, az sonra eve döndüğümde, kapının önünde 1960'lı yıllarda Almanya'ya giden işçilerin hazırladığı türde ve büyüklükte bir bavul vardı.
Ve tabii ki bu bavulu normal insan gücüyle yerinden oynatmak mümkün değildi.
Rana her zaman olduğu gibi deprem sonrasında da meydana gelebilecek her türlü olasılığı göz önüne alıp, buna göre bir çanta hazırlamıştı.
Tsunami durumunda gerekebilecek mayolar bile vardı bence bu bavul ucubesinin içinde.
Rasyonel olmaya çalışarak onu da rasyonaliteye davet ettim.
Tabii ki itiraz etti, ama sonunda o da bu bavulla aşağıya inmenin imkánsız olduğunu, depremden kurtulsak bile bu bavulu taşırken ölmemizin kesin olduğunu kabul etti.
Sonra çok daha küçük bir çantaya bu bavulun içindekilerin yüzde 90'ını tekrar koydu.
Çantasının içine bakarsam sinirleneceğim kesin olduğundan onun hakkında raporu ne yazık ki sunmam mümkün değil.
Paylaş