Paylaş
Bazen düşünüyorum da acaba bizim millet irrasyonel olabilmek için özel çaba mı sarf ediyor, buna cevap bulmaya çalışıyorum.
Memleketin çeşitli yörelerinden gelen haberlere bakılırsa, durum öyle gözüküyor.
Çünkü eğer özel bir gayret olmadığı takdirde görürde normal olan bazı insanların bu kadar abuk davranabilmeleri katiyen mümkün değil.
Bu çerçevede son haber Adana'dan geldi.
***
Adana'da bir sitede üç köpek ve iki kedi dava konusu olmuş.
Sitenin sakinleri bu hayvanların sahiplerine dava açmışlar. Üç köpek ve iki kedinin evlerden atılmasını istiyorlarmış.
Köpek konusuna biraz sonra geleceğim.
Ancak ilk önce Türkiye'de yazan bir yazar olarak zaman zaman yapmam gereken bir şeyi yapacağım.
Ve zekâ yaşı oldukça düşük bir insanın bile kolayca anlayabileceği bir gerçeği bazı insanlara anlatmaya çalışacağım.
Şimdi sıkı durun. Sıkı durun, çünkü muazzam bir ifşaatta bulunacağım.
Hazır mısınız?
İşte açıklamam: KEDİLER GÜRÜLTÜ YAPMAZ.
Yani bir apartmanda yandaki komşunuzda kedi beslendiğini o kedi nedeniyle anlamanız mümkün değildir.
Bizim evde iki kedi var, bazen onların varlığını bile unutuyorum.
O kadar sessizler anlayacağınız.
Onlar sadece oynarken biraz ses yapıyorlar bu da sadece benim ve Rana'nın sorunu. Bu kimseyi ilgilendirmez.
***
Amerika'da başımdan geçen bir olayı anlatayım.
Washington'da oturmakta olduğum apartmanda hayvan beslenilmesi yasaktı.
Bir gece apartmanda yangın alarmı çaldı.
Bu durunlarda Amerikalılar hemen aşağıya iner, bizim gibi zilin sesinin durmasını evde beklemez.
Biz de tabii indik aşağıya.
Apartmanın lobisinde toplanmıştı insanlar.
Aradan zaman geçti tam olarak hatırlayamıyorum ama en azından 15 kişinin elinde bir kafes vardı.
Kafeslerin içinde de sevimli kediler sessizce oturmuş, evlerinden çıkarılmalarının rahatsızlığıyla somurtup duruyorlardı.
O anda anladım ki apartman yönetimi kediyi hayvan olarak bile kabul etmiyor.
İnsanlar da bu yasağın kapsamında görmüyorlar dostları kediyi.
***
Adana'da dava açan site sakinleri acaba kedi beslenen evden nasıl rahatsız oldular bunu bilemiyorum.
Eğer diyorlarsa ki kedi arada bir miyavlıyor, o ses de bizi rahatsız ediyor...
O zaman da ben de derim ki sizin çocuklarınızın sesi hem kedinin sesinden daha çirkin hem de daha yüksek.
Ne yapalım yani çocuklarınızın evden atılması için dava mı açalım?
***
Köpek konusuna gelince...
Apartmanlarda köpeklerin bir sorun oluşturabileceğini kabul ediyorum.
Ancak bu sorun insanların yüreğinin sevgiyle dolu olmasıyla aşılır.
O tavırdaki insan sayısı ise ne yazık ki çok fazla değil.
Açıkça söylüyorum, ben sokakta gördüğüm köpeği, yüreğinde hayvan sevgisi taşımayan her insana hiç tereddütsüz tercih ederim.
O insanla iki kelime konuşup vaktimi ziyan edeceğime, köpekle konuşmadan bakışırım çok daha iyi.
Köpekten çok daha fazla şey öğreneceğim de kesin.
Ne yazık ki köpek sahipleri Türkiye'de zor bir konuma itildiler.
Dostlarını kanun gücüyle kaybetmemek için mücadele vermek zorundalar.
Türkiye'de bazı insanlara sevgiyi öğretebilmenin de tek yolu bunu zorla yapmaktır.
Başka türlü anlamazlar.
Kanun değiştirilsin ve her evde köpek beslemek serbest hale gelsin.
Evde beslenen köpeğe itiraz edenler hapse atılsın.
Böylece zorla da olsa köpekle yaşamayı öğrenip bari biraz adam olurlar.
***
Sokakta o yavru köpek asıl hayvanlar tarafından katledildi ya, işte o anda terk etmeye karar verdim bu ülkeyi.
Böyle bir şeyi yapan insanlarla aynı sınır içinde yaşayıp aynı havayı solumak ağır geldi o an bana.
Sonra tabii ki biraz sakinleştim.
Kedisine, köpeğine çocuğu gibi sevgi duyan binlerce insan aklıma geldi.
Onlarla hep birlikte dayanacaktık bu acıya, başka çare yok...
***
Aylardır yazamıyorum.
Bizim sevgili kedimiz Safinaz üç ay önce öldü.
Dört yaşındaydı.
Bize 24 saat hiç durmadan sevgi verdiği 4 yıldı o.
Ölmeye giderken bile, o halsiz halinde sevgiyle mırıldanıyordu.
Karı-koca, onun ölümünden sonra günlerce ağladık.
Yazılara bu acım yansımasın diye çok gayret ettim ve galiba bunu da başardım.
Kızımız ölünce diğer kedimiz Silvester birden yapayalnız kaldı. İlk defa o sakin kedinin günlerce çığlıklar attığına şahit oldum. Her uykuya dalışında rüyalar görüyordu.
Şimdi yeni bir dost daha geldi eve.
İnanılmaz derecede azgın bir şey.
Öyle ki Silvester daha şimdiden tek başına geçirdiği o 15 günü bile aramaya başladı. Yeni gelen de kız.
Ruh halini daha tam çözümleyemediğimiz için ona ad koyamadık.
Şimdi birileri biliyorum ki memleketin bu kadar çok sorunu varken kediler üzerine yazı yazılır mı diye dır dır konuşacak.
Yazılır kardeşim, çünkü benim için o kedinin, bu köpeğin sorunu senden çok daha önemli...
Var mı bunun başka izah tarzı?
Paylaş