Paylaş
Dünyadaki bütün insanların temelde Türk olduklarına dair teoriye gün geçtikçe daha çok inanmaya başladım.
Aslında açıkça söylemek gerekirse başlarda bu teoriye karşı çok önyargılıydım.
Ancak daha sonra bazı önemli gelişmeler oldu.
Tuhaf gelişmelerdi bunlar.
İki son derece rutin gibi gözüken, Türkler'le hiç bağlantısı olmaması gereken olayda bir de baktım ki yine Türk parmağı var.
Yani biraz sonra size anlatınca da göreceksiniz ve ‘Pes doğrusu’ diyeceksiniz, o kadar acayip bir şey bu.
Bu deneyimi yaşadıktan sonra -Kızılderililer de dahil- hemen herkesin temelde Türk olduğuna, Türk olmasalar bile bir şekilde bizden etkilenmiş olduklarına inanıyorum artık.
***
Olayları anlatmaya geçmeden önce meseleyi biraz teorik çerçevesine oturtalım.
Dünyadaki hemen her olayın bir tek kaynağa indirilmesi girişimi ‘6 Derecelik Ayrım’ teoremi olarak bilinir (6 Degrees of Seperation).
Bu adla bir film vardı, başroldeki zenci kendisinin bir şekilse Sidney Poitier'in oğlu olduğunu düşünüyordu.
Ama daha da önemlisi bu konuda yazılmış çok önemli ve edebi çevrelerce gözden kaçırılmakta olan bir kitap da bulunduğudur.
Adı ‘6 Derecelik Kevin Bacon’ (6 Degrees of Kevin Bacon)
Bu kitapta da yazarlar hayattaki hemen her olayın bir şekilde sonunda aktör Kevin Bacon'a indirgenebileceğini, ona bağlantılanabileceğini ispat ediyorlar.
Bir örnek vereyim: Diyelim ki Hindistan'da bir çiftçi söz konusu.
Bu adam bir gün hayatında ilk kez şehre iniyor ve sinemaya gidiyor.
Sinemada tuhaf bir Hint filmi oynamakta.
Arada reklamlar var. Reklamlardan bir tanesinde sadece 10 saniye görünen bir bayan var.
Bu bayan bir zamanlar Amerika'da bir tiyatro sanatçısının sevgilisiymiş.
Bu tiyatro sanatçısı aynı zamanda senaryo yazarıymış ve onun yazdığı bir senaryodan çekilen filmde de bir başka ünlü bayan rol almış.
İşte o bayanın kız kardeşi Kevin Bacon'un sevgilisiymiş.
Yemin ediyorum kitap bu gibi bağlantıları kesin olarak kurulmuş yüzlerce örnekten oluşmaktaydı.
***
Benim teorimin adı da ‘6 Degrees of Turks’ (Türklerin Derecesi)
Hayattaki hemen her olayın Türkler'e indirgenebileceğini veya Türkler'e bağlanabileceğini ilk kez geçen kış yaptığım Viyana seyahatinde fark ettim.
Viyana'nın şehir içi yolları bir tuhaf.
Eğer şehri iyi bilmiyorsanız arabayla dış semtlerden yola çıktığınız takdirde şehrin merkezine hayat boyu hiç ulaşamadan sürekli aynı daireyi çizerek dolaşıp durmanız mümkün.
Şehrin merkezine ulaşmak için sürekli otomabil kullanıp hep aynı yerde dolanıp durmak son derece sinir bozucu bir şey.
Ayrıca döneyim deyip de bir sokaktan sapınca bu kez de ikinci bir dairenin içine umutsuzca düşüyorsunuz ve aynı işkence tekrar başlıyor.
Viyana'da dış semtlerde bazen sokaktan üş saatte bir insan geçiyor.
Geçenler de kendilerine soru sorulduğunda kendilerine soru soranın sınıfsal konumunu tam bilemediklerinden dolayı konuşmayı redediyorlar. Bu nedenle de doğal olarak, bir mucize olmadığı takdirde şehrin merkezine ulaşma imkánı arabayla yok.
Bunun nedeni üzerine düşünürken bir gün Osmanlı tarafından kuşatılan Viyana'nın savunmasını nasıl yaptığının krokilerinin olduğu bir kitap gördüm.
Avusturyalılar da temelde Türk dilini konuştukları çoktan ispat edilmiş olan Kızırderililer gibi savunma yapıyorlardı.
Yani şehrin merkezinde yer alan saray ve devlet dairelerinin etrafına gitgide büyüyen daireler şeklinde savunma kanalları oluşturmuşlardı.
Sonradan bu kanallar, ‘Hazır bunlar kazılmışken inşaat yapalım’ diyen ve böyle dediği için de temelde Türk olduğu kesin olan bir başka sözde Avusturyalı işadamı tarafından otoyola çevrilmişti.
İşte benim o gün arabayla bir türlü şehrin merkezine varamadan durmadan daire çizmemin temelinde de Türkler vardı.
***
İkinci 6 Degree of Turks olayını da geçen hafta yaşadım.
Özellikle New York'ta çok sevilerek yenilen bir ekmek türü var. Buna bagel diyorlar.
Ortası delik, üstü çıtır, içi dolgun hamurlu bir ekmek.
Yahudi cemaatinin katkılarıyla popüler olmuş bir yiyecek türü bu.
The Wall Street Journal'da ‘bagel’ üzerine upuzun bir yazı çıktı.
Yazı öylesine uzundu ki orta yerinde insan gazeteyi fırlatıp, Marcel Proust'a bile sığınmayı düşünebiliyordu.
Yazının orta yerinde bagel'in tarihi anlatılırken, Osmanlı'nın Viyana kuşatması kırıldığı gün Avusturyalı fırıncıların Osmanlı'nın yenilgisini kutlamak için ortası delik yeni bir ekmek türü ürettikleri, buna Almanca'da ‘buegel’ denildiğini ve oradan da New York ‘bagel’ine giden yolun açıldığı söyleniyordu.
Eh pes doğrusu yani, bagel'in temelinde de Türkler var gördüğünüz gibi.
Bundan sonra ben bu konuya eğileceğim ve Türkler'in 6 Derecesi konulu kitabımı çok yakında halkların değerlendirmesine sunacağım.
Paylaş