Paylaş
İnsanlık âlemi olağanüstü bir yanılgı içinde, benden söylemesi.
Hep büyük olaylara konsantre oluyorlar.
Belanın oralardan geleceğini hesaplıyorlar.
Yok efendim Körfez Savaşı'ymış, bununla meşgul herkes.
Oysa bela böyle bilinen yerlerde değil, tamamen spontane ve alternatif mekânlardan gelir, bu bir.
Ayrıca bela geliyorum diye anons yapmaz, geliverir. Bu da iki.
*
Geçtiğimiz hafta dünya son derece önemli büyük bir belanın eşiğine geldi.
Herkesin gözden kaçırdığı ve bela sıralamasında Körfez Savaşı'nı solda sıfırlayan gece şöyle başladı.
Çarşamba akşamı Jean-Claude Van Damme New York'ta felekten bir gece çalmaya karar verdi.
Village taraflarındaki Moomba Kulübü'ne gitti.
Bir de ne görsün, kulüpte çok sevdiği arkadaşı Mickey Rourke da tek başına eğleniyor. Gece birlikte dolaşmaya karar verdiler hemen.
Şimdi burada bir dipnot verelim. Biliyorsunuz Van-Damme'ın elleri öldürücü silah muamelesi görür. Kendisi ayrıca dünya kick-boxing şampiyonlarındandır.
Mickey Rourke'un ise bir şampiyonluğu filan yoktur ama o da hobi olsun diye profesyonel boks yapmaktadır.
Ayrıca her ikisinin de sinirleri hayli gergindir. Bir keresinde Mickey Rourke'un kalmakta olduğu otelde oda servisi votkasına bir adet buz fazla koydu diye odada tamı tamına 45 bin dolarlık tahribat yaptığı da hatırlanmalıdır.
Anlayacağınız bu ikili birlikte eğlenme kararı verdiklerinde ben polis şefi olsam onları daha plan bile yapmalarına gerek kalmadan ‘cinayete teşebbüs’ suçuyla hapse atardım.
*
Neyse, ikili bir süre orada içtikten sonra kuzeydoğu bölgesindeki ‘Scores’ adlı kulübe gitmeye karar veriyorlar.
Bu ‘Scores’ benim bir ara 2 ay müddetle kaldığım evin yanı başında olduğundan olaydaki teknik detayları da büyük açıklıkla size aktarabileceğim.
‘Scores’ tüm hayatı boyunca küçük şirketlerde muhasebecilik yapan ve sevişmenin ortasında birazcık terlediği zaman ayıp olmasın diye half time duşu alan türde erkekleri bile 10-15 dakika içinde azılı bir seks manyağı haline dönüştürebilir.
Kulüpte tamamen Amerika tarafından dünya kültürüne hizmet için geliştirilmiş lap-dancing sanatı icra edilmektedir.
Lap-dancing şöyle bir şey: Koltuğa siz oturuyorsunuz. Elinizdeki paraları sallıyorsunuz. Sonra sadece külotlu bir güzel kadın gelip sizin kucağınıza oturuyor.
Daha da açık ifadeyle vücudunuzun hangi bölgesi canı çekerse oraya oturuyor.
Ve yavaş hareketlerle dans etmeye başlıyor.
O istediği her yere dokunabiliyor ama sizin ona tek bir kere bile dokunmanız yasak.
*
Şimdi diyeceksiniz ki ‘‘Haydi canım, kim engelleyecek ki bir kez dokunsak?’’
Böyle diyenler o ve ona benzer kulüplerdeki muhtaşem diyalektik ilişkilerin katiyen farkında değiller.
Şöyle anlatayım: Bu kulüplerde insan kolunu sadece tek bir tutuşta kırıp üstelik de bunu dondurma yalarken yapacak kuvvette bir takım adamlar çalıştırılıyor.
Bu adamların hayattaki tek beklentisi o yanlışı birilerinin yapması ve kadına dokunması. Çünkü sadece kol kırınca mutlu olabiliyorlar.
Ben bu kadar büyük sayıda ayıyı nereden bulup da oraya getirdiklerini yıllardır anlayamadım, bunu da itiraf etmeliyim.
*
Evet, zaten belaya açık olan Van Damme ve Mickey Rourke, Scores'a gelirler.
Burada ikisinin ortak arkadaşları olan Chuck Zito ile karşılaşırlar.
Üçü birlikte içmeye başlar.
Bir süre sonra Van Damme tuvalete gider ve yüksek sesle ‘‘Bu Zito'da da hiç yürek yokmuş’’ diye söylenir.
Orada bulunmakta olan bir adam gidip Zito'ya Van Damme'ın dediklerini aktarır.
Zito ayağa kalkar, Van Damme'ın önüne gelir, kucağındaki kadını tutup yana atar ve Van Damme'a ‘‘Kalk ayağa, hesaplaşacağız’’ der.
*
Şimdi siz herhangi bir rasyonel insanın Van Damme'a bu şekilde konuşmasının imkânsız olduğunu düşünüyorsunuz, biliyorum.
Buna aslında verilecek basit yanıt Zito'nın katiyen rasyonel olma iddiasında olmadığıdır.
Ancak Zito'nun rasyonel olmama dışında birkaç başka özelliği daha var. Bir kere karatede siyah kuşağa sahip. Üstelik belalı Hell's Angels grubunun lideri ve babası da profesyonel boksör.
Anladınız mı?
Van Damme ayağa kalklar kalkmaz Zito ona bir çakıyor, Mickey Rourke tam olaya müdahale edecekken araya yukarda ayı diye tanımladığım adamlar giriyor.
Şimdi size sorarım; bu üçlü araya kimse girmeden sonuna kadar dövüşseydi o gece, dünyanın tarihsel akışı daha da değişik bir hal almaz mıydı sizce?
Paylaş