Paylaş
‘‘Değerli baylar.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
Bu arada yaklaşan Kurban Bayramınızı da canı gönülden kutlarım.
Baylar,
Bu mektubu derin bir acıyla yazıyorum.
Halbuki bu satırları kaleme alma durumunda kalmayı katiyen istemezdim.
Ama ünlü feylesof Harrison Ford'un dediği gibi ‘Açık ve Yakın Tehlike'yi (Clear and Present Danger) gördüm.
Gördüm ve her vatanını seven, cumhuriyet ilkelerine sadık yurttaş gibi tavır almaya karar verdim.
***
Baylar,
Hepimizin bildiği gibi çocuklarımız bu ülkenin geleceğidir.
Onlar en değerli varlığımızdır.
Şimdi diyeceksiniz ki madem böyle be adam, senin neden çocuğun yok?
Onu da sırası gelmişken anlatayım.
Evet, çocuklar bu ülkenin gelecekleridir ve evet onlar en değerli varlığımızdır.
Ancak onlar aynı zamanda da son derece yaramaz, insanın canını gerektiğinde burnundan getiren ve sınır tanımadan kötülük yapmaya eğilimli küçük insanlardır.
Ben çocuklardan korkarım ve her anne babayı da sadece çocuklarla muhatap oluyorlar diye birer büyük kahraman olarak görürüm.
Küçük insanlarla ilgili bu tespiti yapmış olmam aşağıda belirteceğim fikirleri değiştirmez.
Çünkü çocuklar tehlikeli olabilirler ama aynı zamanda onların beyni de her türlü dış manipülasyona açıktır.
Dolayısıyla da onlara neyin öğretildiğine dikkat etmek gerekiyor.
***
Baylar,
Durum böyle iken.
Geçenlerde yeni bir çocuk programının başladığı haberini aldım.
Orijinal adı Teletubbies.
Ahlak savaşının yorulmaz bir neferi olarak bu programı da izlemeye aldım.
Görünüşte son derece zararsız bir program bu.
Sevimli dört yaratık var.
Adları Tinky Winky, Dipsy, Laa-Laa ve Po.
Kafalarında anten taşıyorlar, göbeklerinde de ekran var.
Evin içinde oradan oraya koşup duruyorlar. Tuhaf sesler çıkarıyorlar.
Her şeyi kırıp döküyorlar.
Anlamsız şeylere uzun süre kafayı takıyorlar.
Lüzumsuz gülüyorlar ve 0 ile 3 yaş arasında değilseniz bir süre sonra insana fenalık geçirtiyorlar.
Yani aynen gerçek çocuklar gibiler.
Görünürde zararsız bir program bu anlayacağınız..
***
Ama O DA NE?
Aralarında bir tanesi var. Adı Dipsy olandı galiba.
Bu tip düpedüz, harbi homoseksüel.
Bir kere rengi baştan aşağıya mor.
Biliyorsunuz mor, bu homoların uluslararası siyasi rengidir.
Bu rengi çocuklarımızın bilinçaltına kazıyorlar bu programla.
Ayrıca bu mor renkli oğlan elinde bir kadın çantası taşıyor.
Ve de üstelik yürürken de pek cilveli. Kırıtıyor.
Yani iki kere iki ne üç eder, ne beş. Dört eder DÖRT.
Bütün bu delillerden sonra o mor kişinin erkek olduğunu iddia edecek insanın alnını karışlarım ben.
Gerekirse gelir bir de kafa atarım.
***
Baylar,
Uyanın artık.
Siyasetle, memleket işleriyle uğraşacağınıza...
İngiliz emperyalizminin bu ülkenin geleceğini karartmak için kurmuş olduğu komployu görün.
İngilizler değerli Türk çocuklarının beyniyle oynayarak ilerde onları da kendilerine benzetmeye uğraşıyorlar.
Ne yani çocuklarımızı bu ahlak dışı programa bağımlı kılıp onları ilerde mor kişi gibi homoluğa mı özendirelim?
Bu vatan hepimizin.
Bir Türk dünyaya bedeldir.
Bunu her ülke biliyor.
Türk'ün gücünden korkuyorlar.
Ordularıyla bizi yenemediler, yenildiler.
Her türlü yolu denediler bizi yıkmak için.
İnsan hakları bile dediler, onu da yemedik. Şimdi en sinsi yola başvuruyorlar.
Çocuklarımızın beynini gayri ahlaki karakterlerle yıkamaya çalışıyorlar.
O televizyon kanalı tabii ki memleketini benim gibi seven insanlar tarafından yönetiliyor.
Aslında umarım öyledir.
Bugüne kadar öyle düşünüyordum da bu program başladıktan sonra onların vatan sevgisi hakkında kuşkularım başladı.
Uyarıyorum onları, hemen kaldırın bu ahlaksız programı yayından.
***
Yok efendim bu mor karakter elindeki çantasıyla İngiltere Kraliçesi'ni andırıyormuş.
Bana ne kimi andırırsa andırsın.
Önemli olan hangi mesajın verildiğidir.
Homoseksüellerin bile sevimli olduğunu anlatmak istiyorlar.
Bu komik iddia son derece tehlikelidir.
Bakın, şimdi ben Mao'yu zerre kadar sevmem.
Ama adamın hakkını da bir konuda vermek gerekir.
O da homoseksüalitenin toplumsal düzen için tehlikeli olduğunu zamanında gördü.
Bir emir verdi ‘Homoseksüalite komünizme aykırıdır' diye, bir yıl içine 1 milyar nüfusta tek bir tane bile homoseksüel kalmadı.
Hepsi gerçeği görüp, kendilerine geldiler. Belki arada titremişlerdir bile.
Böylece bunun bir tabiat olayı olduğu yolundaki safsata da Maoistler tarafından ayaklar altına alınıp, bir güzel çiğnendi.
Komünist olalım demiyorum katiyen.
Yani böyle bir şeyi herhalde benden beklemezsiniz.
Ama biz de en az Mao kadar bilinçli bir lidere ihtiyaç duymaktayız.
Teletubbi'lere bugün geçit verilirse yarın ne olacağını bilemem.
Uyanık olmalı, her türlü tehlikeyi daha başında ezmeliyiz.
Unutmayalım, dışarda herkes bize düşman ve bir yerde açık verirsek sonumuz kötü olur.
Haydi herkesi göreve çağırıyorum. Sevgiler, saygılar.’’
Paylaş