ORGAN BAĞIŞLA HAYAT KURTAR

Sevgili okurlar, içinde bulunduğumuz 3-9 Kasım tarihleri arasında kutlanan Organ Bağışı haftası nedeniyle bu önemli konuyla ilgili farkındalık yaratabilmek adına bu hafta Sağlık Olsun köşesinde konumuz ‘karaciğer nakli...’

Haberin Devamı

Bilindiği gibi vücutta görevini yerine getiremeyen bir organın yerine canlı veya beyin ölümü olan bir vericiden alınan sağlam bir organın cerrahi yöntemlerle nakledilmesi işlemine ‘organ transplantasyonu’ yani ‘organ nakli’ denir. 2013 yılı verilerine bakıldığında ülkemizde 30 bini aşkın kişi hayatını sürdürebilmek için sırasıyla, böbrek, karaciğer, pankreas, kalp ve akciğer nakli beklemektedir.

ALTERNATİFİ YOK

Karaciğer nakli bekleyen hastaların böbrek hastalarına göre önemli bir dezavantajı vardır. Bu hastalar için hemodiyaliz ya da periton diyalizi gibi alternatif bir tedavi yöntemi olmadığından kendilerine uygun bir organ bulunup nakil yapılmazsa, yaşamlarını kaybetme gerçeği ile karşı karşıya kalmaları kaçınılmazdır. Başarılı bir nakilden sonra ise kişiye gerçek bir yaşam armağan edilmiş olur.
İşte biz de bu hafta, karaciğer nakli ile ilgili tüm bilinmeyenleri Ankara Güven Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Sedat Karademir ile konuştuk. Karaciğer nakli nedir ve neden önemlidir, kaç çeşit karaciğer nakli vardır, organ dağıtım sistemi nasıl çalışır, karaciğer naklinde başarı kriterileri nelerdir, dünyada ve ülkemizde karaciğer naklinin gelişimi nasıldır gibi merak edilen soruları Dr. Karademir’e sordum, o da cevapladı.

Haberin Devamı

* Hocam öncelikle karaciğer nakli nedir ve neden önemlidir?

Karaciğer nakli, hastanın var olan karaciğeri ile artık devam edemeyeceğini düşündüğümüzde gündeme gelen bir tedavi seçeneğidir. Böbrek yetmezliğinde sunduğumuz diyaliz gibi alternatif tedavi seçenekleri karaciğer için henüz söz konusu değildir. Bu açıdan karaciğer nakli, böbrek nakline kıyasla, hayat kurtarıcı bir tedavi şeklidir.

* Peki eski karaciğere ne oluyor?

Hastalıklı eski organ tamamen çıkarılıp yerine yenisi takılır. Bu açıdan böbrek naklinden farklıdır. Böbrek naklinde eski organlar sıklıkla yerinde bırakılır ve yeni böbrek hastanın her iki kasık bölgesinden birine yerleştirilir. Öyle ki, bazı böbrek nakil hastaları ikinci kez nakil olup, vücutlarında 4 böbrekle yaşamlarını sürdürmektedirler.

Haberin Devamı

* Kaç çeşit karaciğer nakli vardır?

‘Kaç çeşit karaciğer nakli vardır’ sorusunun cevabı, yeni organın nereden geldiğiyle ilgilidir. Beyin ölümü gelişen bir kişiden bağış üzerine karaciğer alınırsa buna ‘kadavradan karaciğer nakli’ diyoruz. Yok eğer, hastanın sağlıklı bir yakını, hastaya nakledilmek üzere karaciğerinin bir kısmının alınmasına rıza gösterir de nakil gerçekleşirse buna da ‘canlıdan karaciğer nakli’ diyoruz.

KADAVRADAN MI CANLI VERİCİDEN Mİ

* Sizce canlıdan nakil mi yoksa kadavradan nakil mi tercih edilmelidir?

Her ikisinin birbirlerine göre avantaj ve dezavantajları vardır. Kadavrada tam karaciğerle nakil yaparken, canlıdan ancak yarısı kadar bir parça ile yetinmek zorunda kalırız. Ancak, kadavradan alındığında karaciğerin kimden geldiğini kontrol edemezsiniz. Oysa, canlı vericili nakilde veren kişinin kim olduğu, karaciğerinin durumu bilinmektedir. Kadavra nakli için bekleme listesinde ne kadar bekleyeceğiniz belli değildir. Canlıdan naklide ise bekleme süresi yoktur ve ameliyat için belli bir gün belirlenip hazırlıklar yapılabilmektedir. Kadavradan nakilde yaşamını yitirmiş bir bedenden organlar başkalarına ikinci bir yaşam versin diye alınmakta iken canlıdan nakilde hiçbir sağlık sorunu olmayan birisini major bir cerrahi işlemin riski ile karşı karşıya bırakırız. Özetle, her iki yöntemin de hasta için avantajlar ve dezavantajları vardır demiştik.

Haberin Devamı

* Peki ya karaciğer nakil cerrahları için durum nasıldır?

Kişisel görüşüm, her bir canlıdan nakil ameliyatının hayatımdan birkaç gün alıp götürdüğüdür. Sağlık sorunu olmayan birini ameliyat etmek cerrah için son derece travmatik bir durumdur. Ters bir şey olursa, ki cerrahinin doğasında vardır olabilir, hissedilen depresyon çok ağır oluyor. Bunca yıllık canlıdan nakil deneyimime rağmen, ben kadavradan nakil yapmayı bin kere yeğlerim. Umarım bir gün gelir ve kadavra bağış oranlarımız bugünkü seviyenin 8-10 kat üstüne çıkar, hastalarımız ve bizler canlıdan nakile gereksinim duymaz hale geliriz. Eminim, 50-60 sene sonraki tıp insanları bizim yaptıklarımıza bakıp hayretler içinde kalacaklar. “Şunlara bak! sapasağlam insanları ameliyat edip karaciğerlerinin yarısını alıyorlarmış” diyecekler.

Haberin Devamı

* Hocam bu organ dağıtım sistemi nasıl çalışır?

Kadavra organ çıkarım ve dağıtım görevi, son 7-8 sene içinde Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülmektedir. Hastalarının merkezi bir şekilde listelenmesi, izlenmesi ve organ dağıtım sisteminin geliştirilmesi adına ciddi adımlar atılmıştır. 112 sistemi bu konunun ana direğidir ve iyi işlemektedir. Bölgeler ve merkezdeki organ nakli koordinasyon sistemi, organların ve ekiplerin lojistik gereksinmelerini hızla karşılayabilmektedirler.

BAŞARININ KRİTERİ ‘HAYATTA KALMAK’

* Karaciğer naklinde başarı kriterileri nelerdir?

Bence, organ naklinde başarının tanımı tektir ve tıbbın birçok bölümünde olduğu gibi ‘hasta sağkalımı’dır. Dünyadaki kriter, nakilden 1, 3 ve 5 yıl sonra, hastaların yüzde kaçının hayatta kaldığı ve hastalıksız olarak yaşamlarını sürdürdüğüdür. Başarı, ülkemizde henüz bu şekilde ele alınmıyor. Bugün için deneyimli merkezlerde 1 yıllık hasta sağkalımı 75-80’nin altında olmamalıdır. Bunca birikmiş deneyimden sonra Türkiye’deki karaciğer nakli aktivitesi kendisini, kaç hastaya karaciğer nakil yaptığı ile değil, karaciğer nakli yaptığı kişilerin yüzde kaçının sağ ve sağlıklı olduğu ile tanımlamalı ve değerlendirmelidir. Buradaki otorite Sağlık Bakanlığı’dır. Bu yönde ciddi adımlar atıldığını memnuniyetle görüyorum. Böylece, hastalarımız da nerede nasıl bir hizmet alacakları konusunda bilgi sahibi olma hakkına kavuşacaklardır.

Haberin Devamı

* Son olarak, karaciğer nakline heves eden ya da edecek cerrahlara bir mesajınız var mi?

Karaciğer nakli, dünyadaki en kompleks cerrahilerden biridir ve ekip olarak adanmışlık gerektirir. Sevmeden yapamazsınız. ‘Hele bir deneyelim’ diyerek kalkışılacak birşey değildir. Hastaya yazık olur. Dünyada ve ülkemizde eğitim alinabilecek merkezler vardır. Yine de, ‘ben oldum artık’ demek için 10 yıl ya da 10,000 saat mesai harcamış olmak gerekir. Tek başına hayatta yapılmaz. Tam bir ekip çalışması ve 7/24 mesai ister. Bir de sabırlı ve anlayışlı bir aile..

KADAVRADAN NAKİL EN AZ YÜZDE 75 OLMALI

* Dünyada ve ülkemizde karaciğer naklinin gelişimi nasıl oldu? İstediğimiz seviyelerde miyiz?

Karaciğer nakli 60 ve 70’li yıllarda hem teknik hem de ilaç açısından çok zorluydu. 80-90’lı yıllar cerrahi yöntemlerin standardize olması ve bağışıklık sistemini etkileyen yeni ve güçlü ilaçların keşfi ve kullanıma girmesi ile geçti. 2000’den sonra, kadavra organ kullanım yasası olmayan Japonya gibi ülkelerin önderliğinde, dünyada canlıdan karaciğer nakilleri de hız kazandı. Türkiye’de de karaciğer nakilleri Sayın Haberal ile başlamış ancak ‘90 ların sonundan itibaren hız kazanarak bugün yılda 1000 karaciğer nakli yapılır hale gelmiştir. Ancak, bunun yüzde 25’i kadavra kaynaklıdır ki, bu oldukça düşük bir orandır. Bu sayı, en az yüzde 75 olmalıdır. Bu oranın artması, beyin ölümüne ve sonrasındaki organ bağışı süreçlerine hem tıbbın içindeki insanların hem de halkın kültürel, ahlaki ve dini ön yargılardan arınarak yaklaşmalarına bağlıdır. Beyin ölümü tespitinde bile yoğun bakımlar düzeyinde bir isteksizlik ve ayak sürume mevcuttur. Bizim camiada bile olay henüz kafalarda netleşmemiş ve bir bağış ile birçok hayatın tekrar canlanacağı heyecanı tıp çalışanlarını sarmamışken, “aile bağışlamadı” diyerek bağış alınamamasının sorumluluğundan kaçmaya çalışmak doğru değildir. Güven en önemli şarttır. Ülkesinin tıbbına ve onun uygulayıcılarına güvenmeyen bir insanın en yakını için eldeki her imkanın kullanıldığına ancak sonuç alınamadığına inanmasını beklemek saflıktır. Bu bir öfkeyi de beraberinde getirir ki, burada organ bağışı konusunu açtığınızda alacağınız cevap kaçınılmaz olarak olumsuz olacaktır. Ne yazık ki, günümüzde tıp insanları hiç olmadıkları kadar yoğun bir güven erozyonuna ve motivasyon eksikliğine maruz kalmış durumdadırlar. Umarım, bu ortam düzelir.

KISACA SEDAT KARADEMİR

1985 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. İzmir Atatürk Eğitim Hastanesinde Genel Cerrahi ihtisasını 1992’de tamamladı. 2000 yılında doçent, 2006 yılında profesör oldu. Ağustos 2012’den bu yana da Ankara Güven Hastanesi Organ Nakli Merkezi ve HPB Cerrahi Bölümü Başkanlığını yürütmektedir. Temel ilgi alanları, canlıdan ve kadavradan karaciğer ve böbrek transplantasyonu, karaciğer, pankreas ve safra yollarının cerrahi hastalıklarıdır.

SİZ SORUN, UZMANLAR YANITLASIN

Önümüzdeki hafta konumuz ‘prematüre’ yani gebeliğin 37 haftadan önce sonlanması sonucunda doğan bebekler...
Dünyada her yıl 17 Kasım, Dünya Prematüre Günü olarak kutlanır ve bu konudaki bilinci artırmak için dünya çapında etkinlikler yapılır. Ülkemizde her yıl doğan 1.3 milyon bebekten yaklaşık yüzde 10’u prematüre doğmaktadır. Bu bebeklerin yaşam savaşlarının konu edildiği bu önemli gün sebebiyle biz de köşemizde, TOBB ETÜ hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Neonatoloji uzmanı Dr. Yelda Mumcu ile prematüre konusunu konuşacağız. Hafta boyunca konu ile ilgili merak ettiklerinizi jineklinik@senolkalyoncu.com adresinden bana ulaştırabilirsiniz.

Yazarın Tüm Yazıları