Paylaş
Kanser çok korkulan bir hastalık olduğu için, memede kitle denildiğinde akla hemen meme kanseri gelir. Ayrıca memede bir kitle hisseden hastanın, kanser korkusuyla ciddi bir endişeye kapıldığını görürüz. Ancak bu korku yersizdir, çünkü kadınlarda iyi huylu meme hastalıklarının ve buna bağlı gelişen şiddetli ağrıların görülme oranı kanserden daha yüksektir.
Bilindiği gibi bazı zamanlar memede sıvı ile dolu keseler oluşur. Meme dokusunda oluşan bu kitleler, iyi huylu ve kötü huylu olarak iki gruba ayrılır. Kötü huylu kitleler, bizim de daha önce “Sağlık Olsun” köşemizde yer verdiğimiz ve kadınlarda görülen kanserlerin tamamının yüzde 33’ünü oluşturan meme kanseridir. İyi huylu kitleler ise, hasta için zararı olmayan, çevre dokuya ve uzak organlara yayılmayan, hayatı tehdit etmeyen kitlelerdir.
Genellikle 30-50 yaş arasındaki kadınlarda görülen ve çoğu menapozda kaybolan iyi huylu meme hastalılarını, konunun uzmanı Prof. Dr. Serdar Özbaş ile konuştuk. Bu hastalıklar hangileridir, meme kistlerinin meme kanseriyle ilişkisi var mıdır, tanı ve tedavi yöntemleri nelerdir gibi konuyla ilgili tüm merak edilenleri Dr. Özbaş’a sordum, o da cevapladı.
* Hocam, iyi huylu meme hastalıkları denildiğinde ne anlıyoruz?
- Günümüzde sekiz kadından birinde hayatı boyunca meme kanseri geliştiği için, meme hastalıkları denildiğinde kanser tanı ve tedavisi daha popüler bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak meme hastalıkları ile uğraşan bizlerin günlük pratiğimizde daha sıklıkla karşılaşmış olduğumuz durumlar, iyi huylu meme hastalıkları ve bunların bir kısmına bağlı olarak gelişen meme ağrısıdır. (mastalji-mastodini)
İyi huylu meme hastalıkları denildiğinde aklımıza ilk gelenler meme kistleri, fibroadenomlar, filloid tümör, intraduktal papillom, duktektazi, yağ nekrozu ve meme enfeksiyonlarıdır. (mastit) Meme kistleri memenin en sık rastlanan lezyonlarıdır. Çok yaygın görüldükleri için günümüzde bir hastalık olmaktan çok normalin varyasyonu olarak kabul edilir.
* Peki çok sık duyduğumuz fibrokistik hastalık nedir?
- Fibrokistik değişiklikler veya eskiden isimlendirildiği şekliyle fibrokistik hastalık aslında belirli bir klinik durumu veya meme hastalığını işaret etmemektedir. Bu şekilde tanımlanan olguların büyük kısmında memelerde fizyolojik bir nodülarite (sertlik) söz konusudur ve bir grup iyi huylu değişikliğe işaret eder. Bir hastalık olarak kabul edilmez; daha çok fizyolojik bir meme dokusu şeklini ifade eder. Fibrokistik değişikliklerin kesin görülme sıklığını tahmin etmek zordur; aslında üreme çağındaki kadınların büyük kısmında meme yapısı bu özelliktedir. (30’lu ve 40’lı yaşlarda)
Bu tip değişikliklere bağlı ortaya çıkan en önemli belirti ağrıdır. Ağrı genellikle adet döneminin ikinci yarısında artar ve adetin başlaması ile sonlanır. Ağrı kesiciler sıklıkla bu ağrıyı kontrol eder.
* Meme kistleri ve fibrokistik değişikliklerin önemi nedir? Meme kanseri ile ilişkileri var mıdır?
Meme kistleri olan olguların bir bölümünde anamnez alınırken “aile öyküsünün” olması dikkat çeken bir nokta olmakla birlikte, genetik yatkınlığı gösteren herhangi bir veri yoktur. Meme kistlerine bağlı en sık karşılaşılan şikayetler ağrı ve kitledir. Kist boyutundaki ani artış sıklıkla ağrıda artışa ve hassasiyete neden olur. Tek bir kist veya birçok ufak kistin meydana getirdiği kitle ele gelebilir. Bazen tüm meme dokusu bu yapıda olabilir. En sık memenin üst dış kadranında görülürler.
Fibrokistik değişiklikler sanıldığının aksine meme kanseri riskini artırmazlar. Ancak yoğun meme dokusu kanserin yakalanmasını geciktirebileceği için özellikle 40 yaşından sonra yıllık mamografi taramalarının aksatılmaması önerilir. Basit meme kistleri için de kanser riski yoktur. Komplike ve kompleks kistlerde ise bu oran yüzde 2 civarındadır. Aslında memenin kistik kanserleri oldukça nadirdir ve başlangıcından itibaren böyle geliştikleri düşünülmektedir.
* Meme kistlerinde nasıl tanı konur?
Fizik muayene sırasında sıklıkla düzgün kenarlı, yumuşak, oval veya yuvarlak yapıda ve bazen hassas yapılar olarak ele gelirler. Özellikle kısa sürede boyutunda artış olan kistlerde hassasiyet daha fazladır. Fizik muayene için en uygun zaman mens kanamasının bitiminden sonraki ilk haftadır.
Sadece elle muayene ile kistik yapıları solid yani katı yapılardan ayırt etmek zor olabilir ve bu nedenle ultrasonografi yapılmasında fayda vardır. Mamografik değerlendirme sırasında kistten şüphe edilebilir fakat solid-kistik ayırımı için ultrasonografi zorunludur. Bazı durumlarda kistin muayene sırasında veya ultrasonografi eşliğinde boşaltılması hem tanıyı destekler hem de şikayetlerin geçmesini sağlayabilir.
* Meme kistleri ya da fibrokistik değişiklikler tedavi gerektirirler mi?
- Meme kistleri veya alışılagelmiş şekliyle fibrokistik değişiklikler olarak tarif edilen benign meme değişikliklerinin mutlak tedavi endikasyonları yoktur. Bu tip meme dokusuna sahip olan kadınlar takip edilirler. Bu gibi durumlarda tedavi planı yapmadan önce hastanın öncelikli şikayetlerinin iyi sorgulanması gerekir. Ağrı veya hassasiyet gibi şikayetlere neden olduklarında ise çeşitli medikal tedaviler denenebilir.
Tarama sırasında saptanan meme kistleri eğer hastaya bir rahatsızlık vermiyorsa tedavi gerektirmezler. Bu hastalar taşıdıkları diğer risk faktörleri de dikkate alınarak uygun zaman aralıkları ve yöntemlerle takip edilebilirler. Çok büyük ve ağrılı kistlerin hastanın rahatlatılması için boşaltılması dışında kistlerin rutin olarak aspire edilmesi gerekmez.
* Meme kistleri dışında sık görülen diğer iyi huylu meme hastalıkları nelerdir?
- Fibroadenom: Meme kistlerinden sonra memenin en sık görülen iyi huylu meme hastalığıdır. Memenin iyi huylu tümörleridir ve genel olarak kansere dönüşmedikleri kabul edilir. Ergenlik döneminde ve genç kadınlarda daha sık görülür. Aynı memede birden çok veya her iki memede aynı anda olabilir. Muayenede sınırları düzgün, hareketli, sertçe kitleler olarak ele gelir. Genellikle 2-3 santimetre çapındadırlar; nadiren çok büyük çaplara ulaşarak memede asimetriye neden olabilir. Tedavisi gerekli görüldüğünde cerrahi olarak çıkartılmasıdır.
Filloid tümör: Sıklıkla iyi huylu bir meme tümörü olarak karşımıza çıkar ancak nadiren sarkom olarak adlandırılan malign formları da görülür. Muayenede sertçe ve hareketli bir kitle olarak ele gelir. Gerek muayene ve gerekse görüntüleme yöntemleriyle fibroadenomlardan ayırt edilmeleri pek mümkün değildir. Fibroadenomlara oranla daha hızlı büyüme potansiyalleri vardır. Filloid tümörden şüphe edildiğinde cerrahi olarak çıkartılmaları gerekir. İyi huylu olanların çevresinden az bir miktar normal meme dokusu ile birlikte çıkartılması tedavisi için yeterli olur.
İntraduktal papillom: Meme başının arkasındaki süt kanalcıklarının içinde oluşan iyi huylu tümörlerdir. Sıklıkla orta yaşlı kadınlarda görülür. Meme başı akıntısına neden olabilir. Akıntı çok değişik özellikte olabilir (sarı, koyu yeşil veya kahverengi renkte olabileceği gibi, bulanık veya kanlı da olabilir). Meme kanseri açısından minimal risk içerdiği düşünülür. Bu nedenle gerektiği durumlarda içinde yer aldığı süt kanalı ile birlikte cerrahi olarak çıkartılması gerekir.
Duktektazi: Meme başının altında yer alan süt kanallarının genişlemesidir. Meme başından açık renkli, sıvı kıvamda akıntıya neden olabilir. Muayenede meme başı altında sertçe bir kitle ele gelebilir. Meme başı akıntısına neden olduğu durumlarda en önemli uyarı memenin sıkılmamasıdır. Ender olarak tedavi amacıyla bu bölgenin çıkartılması gerekebilir.
Yağ nekrozu: Daha çok yaşlı kadınlarda ve yağ dokusundan zengin olan memelerde görülür. Travma ve enfeksiyon gibi nedenler yağ nekrozu oluşumuna neden olabilir. Sert ve sınırları kesin olarak belli olmayan bir kitle olarak ele gelebilir. Meme derisinde çekintiye neden olabilir. Mamografide mikrokalsifikasyonlar görülebilir. Klinik muayene ve mamografi bulguları nedeniyle meme kanserine en çok benzeyen iyi huylu meme hastalığıdır. Biyopsi veya cerrahi olarak çıkartıldığında kesin tanı konur.
Mastit ve meme apsesi: Meme dokusunun mikrobik enfeksiyonlarıdır. Daha çok emzirme döneminde meme başındaki çatlaklar nedeniyle oluşur. Memede enfeksiyon belirtileri olan hassasiyet, kızarıklık, ağrı ve deride ısı artışı vardır. Henüz apse oluşmamış sadece enfeksiyon bulguları varsa antibiyotik tedavisinden fayda görür. Apse gelişmiş ise mutlaka drene edilmesi (boşaltılması) gerekir. Bu işlem bazı durumlarda iğne ile yapılabileceği gibi bazen açık cerrahi drenaj gerektirebilir. Her durumda antibiyotik tedavisine uzun süre devam edilmelidir.
OKUYUCUDAN DOKTORA
* 28 yaşındayım, mememde sertlik var. Ara ara büyüyüp küçülüyor. Ailemde hiç meme kanseri yok ama henüz hiç muayeneye gitmedim. Kötü bir şey çıkacağından korkuyorum. Mamografi veya ultrason ile bunun kanser olup olmadığı anlaşılır mı? Ne önerirsiniz?
- Öncelikle memede kitle ele geldiğinde hangi yaşta olursa olsun muayene ve tetkik edilmesi gerekir. Sizin yaşınızda kötü huylu bir kitle olması ihtimali çok düşüktür ancak yine de doktor muayenesi ve öncelikle ultrasonografi ile değerlendirilmesi gerekir. 40 yaş altında mamografi çekilmesi önceliğimiz değildir; eğer ciddi bir risk faktörü varsa ya da muayene veya ultrasonografide şüpheli lezyonlar görülüyorsa, hangi yaşta olursa olsun mamografi çekilebilir. Adet öncesi belirginleşen ve ağrı yapan, adet kanamasından sonra ise ufalan kitleler daha çok memenin basit kistlerini akla getirir ve çogu zaman sadece takip edilmeleri yeterli olur.
KISACA SERDAR ÖZBAŞ
1969’da Ankara’da doğdu. Orta ve lise öğrenimini Ankara Atatürk Anadolu Lisesi’nde, yüksek öğrenimini ise Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamladı. Sırasıyla 2000 yılında yardımcı doçent, 2004 yılında doçent ve 2009 yılında profesör oldu. Akademik kariyeri sırasında 2002 yılında İngiltere’de Cambridge Üniversitesi Addenbrookes Hastanesi Meme Ünitesinde Honorary Clinical Fellow olarak çalıştı. Daha sonra ise kısa sürelerle Milano Istituto Nazionale Dei Tumori Meme Ünitesinde (2003) ve Texas Üniversitesi M.D. Anderson Kanser Merkezi Cerrahi Onkoloji Departmanı’nda klinik gözlemci olarak bulundu. 2011 yılında Fellow of European Board of Surgery in Neck Endocrine Surgery sertifikasını aldı. İyi derecede ingilizce bilen ve evli olan Dr. Serdar Özbaş şu anda Ankara Özel Güven Hastanesi’nde meme hastalıkları ve endokrin cerrahi alanında çalışmalarını sürdürmektedir.
SİZ SORUN, UZMANLAR YANITLASIN
Önümüzdeki hafta konumuz “Çocuklarda ateşli hastalıklar...” Konuğumuz Bayındır Hastanesi’nden Dr. Cemal Güngör ile çocuklarda görülen ateşli hastalıkların nedenlerini, tanı ve tedavisini, vücut ısısının yükselmesine neden olan bu hastalıklar karşısında ebeveynlerin neler yapması gerektiğini konuşacağız. Konu ile ilgili merak ettiklerinizi jineklinik@senolkalyoncu.com adresinden bana ulaştırabilirsiniz.
Paylaş