HIFU TEDAVİSİ İÇİN ARANAN ŞARTLAR
Bir prostat kanserinin HIFU ile lokal olarak tedavi edilebilmesi için; multiparametrik MR ve füzyon biyopsi ile yerinin tam olarak tespit edilmiş olması gerekir. Patoloji sonucunda prostatın yalnız bir lobunda en fazla 3 odakta kanser görülmüş olması gerekir. Patoloji sonuçlarının düşük ve orta riskli kanser olması yani Gleason skorunun 3+3, 3+4, 4+3 olması gerekir. Yapılan PSMA-PET gibi tetkiklerle kanserin vücudun başka bir yerine yayılmadığı, prostat içinde sınırlı olduğunun gösterilmesi gerekir. Düşük ve orta riskli prostat kanserleri eğer az sayıda odakta ve tek lopda ise metastaz yapmamışsa ameliyatsız olarak HIFU yöntemiyle tedavi edilebilir. Tek odakta 3+3 rapor edilen prostat kanseri hastalarına literatürde “Aktif izlem” önerilmektedir. Pratikte ise çoğu zaman radikal prostatektomi yapıldığı duyulmaktadır. Takip önerilen bazı hastalar “Ben bu kanser psikolojisiyle yaşayamam” demekte ameliyat önerilen bazı hastalar ise ameliyat olmak istememekte, başka bir yöntem aramaktadırlar.
Remzi Sağlam
AYNI GÜN YA DA ERTESİ GÜN EVE GİDEBİLİR
Buna karşın gleason skoru 3+3, 3+4, 4+3 olan tek lobda bir veya birkaç odaklı, nonmetastatik prostat kanseri olan bazı hastalar da kendilerine teklif edilen radikal Prostatektomiyi inkontinans ve ereksiyon kaybına yol açacak diye kabul etmemektedirler. Bu durumda olan hastalar gittikleri üroloji uzmanının bir tedavi alternatifi olan HIFU’dan hiç bahsetmediğini söylemektedirler. HIFU düşük ve orta risk grubundaki tek odaklı, metastaz yapmamış prostat kanseri hastaları için, inkontinans ve ereksiyon bozukluğu oranı oldukça düşük olan bir yöntemdir. Multiparametrik MR ve MR Füzyon biyopsi ile yeri ve skoru (derecesi) belirlenmiş, iyi seçilmiş hastalar için uygun bir tedavi seçeneğidir. Hasta 2 saatlik ağrısız bir işlemden sonra, aynı gün ya da ertesi gün evine gidebilir; 3-6 ay sonra PSA’nın aynı RP’de (radikal prostatektomi: prostatın ameliyatla alınması) olduğu gibi düştüğü görülür. Bir yıl sonra ve her yıl mpMR ve gerekirse biyopsi yapılarak kontrol altında tutulur. Böylece, prostatın tedavi edilmemiş kısımlarında oluşan kanserler yakalanabilir.
‘BİLSEYDİM AMELİYAT OLMAZDIM’ DEMİŞLER
Ancak anne adayları ve yeni anneler için kaliteli uyku bazen bir hayale dönüşebilir. Hamilelikte vücuttaki değişiklikler, doğumdan sonra ise bebeğin bakımıyla gelen sorumluluklar, uyku düzenini alt üst edebilir. Peki, bu süreçte daha iyi bir uyku için neler yapabiliriz? Gelin, hamilelikte ve doğum sonrasında uykunun önemine ve bu dönemi daha rahat geçirmenin yollarına birlikte bakalım.
HAMİLELİKTE UYKU VE KARŞILAŞILAN ZORLUKLAR
Hamilelik süreci, vücudunuzu her açıdan değiştiren ve bu değişimlere uyum sağlamanızı gerektiren bir yolculuk. Özellikle ikinci trimesterden itibaren büyüyen karnınız, sık idrara çıkma ihtiyacı, sırt ve bel ağrıları gibi fiziksel rahatsızlıklar, gece uykularını sekteye uğratabilir. Hormonların etkisiyle sık sık uyanma ve uykuya dalmakta zorlanma da bu dönemin kaçınılmaz bir parçasıdır. Ancak kaliteli bir uyku için atacağınız basit adımlar bu süreci kolaylaştırabilir. Öncelikle, uyku pozisyonu hamilelikte büyük önem taşır. Sol tarafınıza yatmak, rahme giden kan akışını artırır ve hem sizin hem de bebeğinizin daha rahat bir gece geçirmesini sağlar. Yan yatarken dizlerinizin arasına bir yastık koymak, sırt ağrılarınızı hafifletebilir. Ayrıca, akşam yemeklerini hafif tutmak ve uyumadan birkaç saat önce yemeyi bırakmak, mide ekşimesi gibi sorunları önlemeye yardımcı olacaktır. Hamilelikte uykuya geçişi kolaylaştırmanın bir diğer yolu da bir uyku rutini oluşturmaktır. Her gece aynı saatte yatmak, ılık bir duş almak veya sevdiğiniz bir kitabı okumak, vücudunuzu uykuya hazırlayabilir. Teknolojik cihazların yaydığı mavi ışık, melatonin hormonunu baskılayarak uykuya geçişinizi zorlaştırabilir. Bu yüzden, telefon veya tablet gibi cihazlardan yatmadan önce uzak durmanızda fayda var.
DOĞUM SONRASI UYKU: YENİ ANNELERİN EN BÜYÜK MÜCADELESİ
Bebeğiniz doğduktan sonra, uyku düzeniniz büyük ölçüde değişir. Yeni doğan bebeğinizin sık sık beslenme ve alt değiştirme ihtiyacı, gecelerinizi bölük pörçük hale getirebilir. Ancak doğum sonrası dönemde uyku bir lüks değil, bir ihtiyaçtır. Çünkü uykusuzluk hem fiziksel iyileşme sürecinizi hem de duygusal dengenizi olumsuz etkileyebilir. Bu süreçte, “Bebeğiniz uyuduğunda siz de uyuyun” önerisi sıkça duyduğunuz bir cümle olabilir. Bu basit ama etkili tavsiye, gün içinde kısa şekerlemeler yaparak enerji toplamanıza yardımcı olur. Ayrıca eşinizden veya ailenizden destek alarak gece bakımını paylaşabilir, böylece daha uzun süre dinlenme fırsatı bulabilirsiniz. Doğum sonrası dönemde kendi sağlığınızı önceliklendirmek de önemlidir. Birçok anne, bebeği için her şeyi yaparken kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atar. Ancak, sağlıklı bir anne olmanın yolu yeterince dinlenmekten geçer. Uyku, doğum sonrası iyileşme sürecini hızlandırır, süt üretimini destekler ve ruh halinizi dengeler.
ANNE VE BEBEK İÇİN SAĞLIKLI BİR DÜNYA
Soğuk havalar, karlı yollar ve kısa günler, hamilelik sürecine çeşitli zorluklar getirebilir. Ancak doğru önlemlerle bu dönemi sağlıklı ve güvenli bir şekilde atlatabilirsiniz. Ankara’da kışın hamilelik sürecinde dikkat edilmesi gerekenleri birlikte ele alalım.
KISA YÜRÜYÜŞLER YAPIN
Kış aylarında hamilelerin en fazla zorlandığı konulardan biri, bağışıklık sistemini güçlü tutmak. Soğuk havalar, kapalı mekânlarda daha fazla vakit geçirmemize neden olur, bu da virüs ve bakterilere maruz kalma riskimizi artırır. Grip, soğuk algınlığı gibi hastalıklardan korunmak için C vitamini yönünden zengin besinler tüketmek, günlük su alımına dikkat etmek ve gerektiğinde doktor onayı ile takviye almak faydalı olacaktır. Ankara’nın soğuk havasında dışarıya çıkmak zorlaşsa da temiz hava almak ve bağışıklığınızı desteklemek için fırsat buldukça kısa yürüyüşler yapmanızı öneririm. Kış aylarında D vitamini eksikliği de hamileler için önemli bir konudur. Güneş ışığının az olduğu kış mevsiminde vücudumuz yeterli miktarda D vitamini üretemez ve bu eksiklik kemik sağlığı başta olmak üzere pek çok konuda olumsuz etkilere yol açabilir. Hamilelik döneminde güçlü kemikler, sağlıklı bir bağışıklık sistemi ve bebeğinizin gelişimi için D vitamini oldukça önemlidir. Ankara gibi kışın güneş yüzü görmenin zor olduğu bir şehirde yaşıyorsanız, doktorunuza danışarak D vitamini takviyesi almayı düşünebilirsiniz.
HİJYENE ÖZEN GÖSTERİN
Bir diğer önemli konu da giyim ve kaygan zeminlere dikkat etmek. Soğuk Ankara günlerinde kat kat giyinmek cazip gelebilir, ancak bu, hareket kabiliyetinizi kısıtlayabilir. Kalın ama hafif kıyafetler tercih ederek kendinizi rahat ve sıcak tutabilirsiniz. Özellikle kalın, kaymayan tabanlı botlar, buzlu ya da karlı zeminlerde kayma riskini azaltmak için önemlidir. Hamilelikte dengenin daha hassas olduğu bu dönemde, özellikle sokaklarda dikkatli olmalı, mümkünse karlı ve buzlu yollardan kaçınmalısınız. Hamilelik sürecinde kapalı ortamlarda hijyen de oldukça önemlidir. Ankara’nın soğuk kış günlerinde kapalı alanlarda daha fazla vakit geçirdiğimiz için bulunduğunuz ortamların havalandırılması, hijyenine özen gösterilmesi gerekir. Toplu taşıma araçlarında, alışveriş merkezlerinde ve kalabalık ortamlarda bulunurken, ellerinizi sık sık yıkamayı ihmal etmeyin ve yanınızda el dezenfektanı bulundurun. Bu tür hijyen önlemleri, bağışıklığınızı korumanıza ve hastalıklardan uzak kalmanıza yardımcı olur.
GÜNDE EN AZ 2 LİTRE SU İÇİN
Görülme sıklığı, genellikle 40 yaş üstü olan ve birçok faktöre bağlı değişebilen bu hastalık, özellikle kadınların adet dönemlerini ve tedavi edilmediği sürece gebe kalmasını dahi etkiyebiliyor. “Nedir bu adenomyozis” dersek adet kanı ile atılan rahim iç zarının kas duvarlarına doğru büyümesiyle ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Geçen yazılarımızda bahsettiğimiz endometriozisin ileri hali de denilebilir. Rahim duvarını kalınlaştırdığı için özellikle adet dönemlerinin çok yoğun ve sancılı geçmesine neden olabilir. “Neden olur” diye bakarsak da nedeni tam olarak bilinmemekte. Ancak yapılan cerrahi müdahaleler, yaş, sigara kullanımı, hormonal etkiler, genetik yatkınlık gibi etkenler sayılabilir.
KONTROL ŞART
20’li yaşlarda nadiren de olsa görülebilen bu rahatsızlıkla ilgili belirtiler de genellikle adet dönemlerinde ortaya çıkar. Adet dönemlerinde çok yoğun kanama ve ağrı hissetmek, ara kanamaların artması, düzensiz ve anormal adet görme, cinsel ilişki sırasında ağrı, kısırlık, karında şişlik, sık idrara çıkma, kabızlık gibi oldukça fazla belirtisi mevcut. Ancak tabii ki doktora gitmeden ne olduğunu hastanın anlaması pek mümkün değil. Özellikle bebek isteyen ve doğal yollarla olmayan kadınlarda ne olduğunu anlamak tedaviye başlamak için çok önemli olduğundan kesinlikle kontrol edilmesi ve tedavi edilmesi gereken bir durum.
TANI VE TEDAVİSİ
Bu belirtiler varsa doktora gittiğinizde öncelikle fiziksel muayene, ardından ultrason görüntülemesi ve gerekli görülen durumlarda rahim içinden alınan parçanın patolojiye gönderilmesiyle kesin kanıya varılabilir. Hastaya ağrılarını dindirmek için çeşitli ilaç tedavileri doktorun insiyatifinde olarak başlanabilir. Ancak ilerleyen durumlarda cerrahi müdahale de gerekli olabilir. Adenomyozis ciddi komplikasyonlara sebep olan bir hastalık değildir ve tedavi edilmezse hayati bir duruma yol açmaz. Ancak bebek isteyen kadınlarda hem kısırlık tedavisi için hem de düşükleri engellemek için tedavi olmak gerekir. Aynı zamanda günlük hayat kalitesini de ağrılar sebebiyle düşürebileceği için böyle şikâyetleriniz varsa bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına görünmenizde fayda var.
Dikkat edilmesi gereken önemli noktaları anlattı... Demir, vücudun oksijen taşıma ve enerji üretim süreçlerinde hayati rol oynayan bir mineraldir. Kırmızı kan hücrelerindeki hemoglobin ve kas hücrelerindeki miyoglobin yapısında bulunan demir, oksijenin akciğerlerden dokulara ve kaslara oksijen taşınmasını sağlar. Demir, gebelik döneminde de anahtar besinlerden biridir. Demirin yüzde 70’i kırmızı kan hücrelerindedir ve gebelik süreci boyunca her ay kan kaybının olmaması nedeniyle demire daha fazla ihtiyaç duyulur. Bu durumda gebelik sürecinde vücuttaki demir seviyesini takviyelerle arttırmayı elzem kılmaktadır. Çünkü vücut ekstra kan üreterek hem anne hem de büyümekte olan bebek için oksijen sağlar. Aynı zamanda fetal beyin gelişimi açısından da kritik bir öneme sahiptir.
Esra YAZICI
HANGİ ZAMAN DİLİMİNDE ALINABİLİR
Gebelerde klinik anemi olmasa da günlük demir gereksinimi göz önüne alınarak tüm gebelere 16’ncı haftadan itibaren başlanarak doğum sonrası da 3 ayı kapsayacak şekilde günlük 40-60 mg elementer demir alınmalıdır. Bu doz, besinlerle yeterli alınamayacağı için, takviye olarak alınmalıdır. Demir takviyeleri çeşitli form ve miktarlarda bulunabilir. Bunlar hap (tablet), şurup, toz ve kapsül olarak değişkenlik gösterir. Biyoyararlılığı arttırmak açısından C vitamini ve demirin bir arada bulunduğu kapsül formları da tercih edilebilir. Bu kapsüller demir emiliminden maksimum fayda sağlamasının yanı sıra vegan ve vejetaryen fark etmeksizin tüm anne adaylarının kullanabileceği şekilde sunulmaktadır.
DEMİR AÇISINDAN ZENGİN BESİNLER
Demir içeriği zengin besinler ve demir emilimini arttırmak için dikkat edilmesi gerekenleri ise şöyle sıralayabiliriz: En çok bulunduğu besinler arasında pekmez, yulaf, mısır, buğday kepeği, maydanoz, ay çekirdeği, kabak çekirdeği gibi bitkisel kökenli ürünleri sayabiliriz. Bunun dışında süt, yumurta, tavuk, kırmızı et, balık, soya fasulyesi, kuru meyveler, yeşil yapraklı sebzeler, mercimek, ceviz, fındık, fıstık, patates, yer elması, hurma gibi besinler de demir içeriğince zengindir.
Hamilelik dönemi, anne ve bebek için olduğu kadar baba için de yeni sorumluluklar ve duygusal bağ kurma fırsatları sunan bir süreçtir. Bugün, sizlerle hamilelik sürecinde babanın rolü ve sorumluluklarından bahsetmek istiyorum. Hamilelikte babanın en temel görevlerinden biri, fiziksel ve duygusal destek sağlamaktır. Hamilelik dönemi anne adayı için hem bedensel hem de ruhsal değişimlerin yaşandığı bir süreçtir ve baba adayı, bu dönemde eşinin yanında olarak duygusal açıdan güçlü bir destek sunabilir. Hamilelik hormonları nedeniyle anne adayının duygusal dalgalanmalar yaşaması oldukça doğaldır. Baba olarak bu duruma anlayışla yaklaşmak, sakin ve destekleyici bir tutum sergilemek büyük önem taşır. Annenin kendini güvende hissetmesi, bebeğin sağlıklı gelişimini de olumlu yönde etkiler. Baba adaylarının hamilelik döneminde alacağı en önemli rollerden biri de aktif katılımdır. Hamilelik boyunca yapılan doktor kontrolleri, ultrason randevuları ve doğum hazırlıkları gibi süreçlerde baba adayının da yer alması, bu deneyimi ortak bir sürece dönüştürür. Ultrason görüntüleri aracılığıyla bebekle ilk kez karşılaşmak, babaların duygusal bağını güçlendirmesine katkıda bulunur. Aynı zamanda, doğuma hazırlık sürecinde alınan eğitimlere katılmak, nefes tekniklerini ve rahatlatıcı egzersizleri birlikte öğrenmek, babanın doğumda nasıl yardımcı olabileceğini anlamasına ve kendini sürece dahil hissetmesine yardımcı olur.
BİLGİ SAHİBİ OLMAK ÖNEMLİ
Fiziksel destek de hamilelik sürecinde babanın rolünün bir parçasıdır. Anne adayının enerjisi düştüğünde özellikle son aylarda günlük işlerini yaparken yardıma ihtiyaç duyabilir. Alışverişe çıkmak, ev işlerine destek olmak ya da sadece birlikte yürüyüşe çıkmak, anne adayının daha rahat bir hamilelik geçirmesine katkı sağlar. Babaların bu dönemde eşlerine yardımcı olmaları, annenin kendini daha değerli ve huzurlu hissetmesine de katkıda bulunur.
Ayrıca babaların bilgi sahibi olması bu süreçte önemlidir. Hamilelik süreci, anne kadar baba için de yeni bilgiler edinme ve öğrenme fırsatıdır. Hamilelik ve doğum hakkında bilgi sahibi olan babalar hem süreci daha iyi anlamakta hem de annelerine daha doğru destek sunmakta daha başarılı olabilirler. Kitap okumak, güvenilir sağlık sitelerinden araştırma yapmak ya da doktor randevularında soru sormak, babanın bilgi dağarcığını genişleterek süreçte kendini daha etkin hissetmesini sağlar. Sağlık okuryazarlığı bu süreçte yalnızca anneye değil, babaya da yardımcı olur.
DUYGUSAL BAĞ HAMİLELİKTE BAŞLAR
Hamilelikte baba adayının bir diğer önemli sorumluluğu da geleceği planlamak ve aile hayatına hazırlanmaktır. Bir bebeğin dünyaya gelişi, aile hayatında pek çok değişikliğe yol açar ve bu değişikliklerin çoğu planlama ve ön hazırlık gerektirir. Bebeğin odasının hazırlanması, gerekli malzemelerin temin edilmesi, doğum sonrası süreçlerin planlanması gibi konularda baba, organizasyonun içinde yer alarak sürece katkıda bulunabilir. Maddi ve manevi anlamda bu hazırlık süreci, babanın aile içindeki sorumluluk duygusunu güçlendirir. Son olarak, baba ile bebeğin arasındaki duygusal bağı geliştirmek hamilelik döneminde başlar. Babalar, annenin karnına dokunarak bebekle iletişim kurabilir, onun hareketlerini hissedebilir ve doğum öncesinde bu bağın temellerini atabilir. Bebeklerin, anne karnındayken dış dünyadaki sesleri algıladıkları bilinmektedir. Baba adaylarının, bebeğe yumuşak bir sesle hitap etmeleri, sevgi dolu sözlerle bağ kurmaları bu özel bağı güçlendirir. Sevgili okurlar, hamilelik dönemi yalnızca anne için değil, baba için de heyecan verici, sorumluluk gerektiren ve yeni bir dünyaya kapı açan bir süreçtir. Baba adaylarının bu yolculuğa aktif bir şekilde katılmaları, eşlerine destek olmaları ve gelecekteki rollerine hazırlanarak sağlıklı bir aile yapısı kurmaları, bebekleriyle daha güçlü bir bağ kurmalarını sağlar. Unutmayın, ebeveynlik yolculuğu doğumdan önce başlar.
Riskli gebelik olarak adlandırılan bu durumda, anne ve bebeğin sağlığını korumak için doktorun rolü büyük önem taşır. Riskli gebelikte doktorun rehberliğine duyulan ihtiyaç, diğer gebeliklere kıyasla çok daha fazladır ve doktor önerilerine sıkı sıkıya bağlı kalmak hem anne hem de bebek için hayati bir gerekliliktir. Bugün, riskli gebelikte doktorun rolünün neden bu kadar önemli olduğunu ve doktor önerilerine uyulmasının önemini ele alacağız. Riskli gebelik, anne adayının veya bebeğin sağlık durumuna bağlı olarak gebelik sürecinin daha fazla izlenmesi gereken durumları ifade eder. Bu durum, genellikle kronik hastalıklar (diyabet, hipertansiyon gibi), yaş faktörü, çoğul gebelik veya önceki gebeliklerde yaşanan komplikasyonlar gibi nedenlerle ortaya çıkabilir. Riskli gebeliklerde doktor, yalnızca bebeğin gelişimini değil, annenin genel sağlık durumunu da sürekli olarak takip eder ve gerekirse müdahalelerde bulunur. Doktorunuzun rehberliğinde yapılan bu detaylı izlem, olası riskleri en aza indirgemek ve sağlıklı bir gebelik süreci sağlamak açısından kritiktir.
DÜZENLİ DOKTOR KONTROLU SON DERECE ÖNEMLİ
Doktorun en önemli rollerinden biri, düzenli kontrol ve testlerin yapılmasını sağlamak ve bu süreçleri yönetmektir. Riskli gebeliklerde yapılması gereken ek testler ve izlemeler vardır. Bu testler, bebeğin ve annenin sağlığı hakkında ayrıntılı bilgi sunar ve olası sorunların erken teşhis edilmesine olanak tanır. Ultrason muayeneleri, kan testleri ve diğer özel taramalar sayesinde doktor, gebelik sürecini titizlikle izler ve her adımda gerekli önlemleri alır. Bu nedenle, düzenli doktor ziyaretlerini aksatmamak, hem sizin hem de bebeğinizin sağlığı için büyük bir öneme sahiptir. Riskli gebelik sürecinde doktorun bir diğer önemli rolü de tedavi ve yaşam tarzı önerilerinde bulunmaktır. Bazı durumlarda, anne adayının beslenme düzeninde veya yaşam tarzında değişiklikler yapılması gerekebilir. Örneğin, diyabet hastası bir anne adayı, gebelik boyunca kan şekerini kontrol altında tutmak için doktorun önerdiği özel bir beslenme düzenine uymak zorundadır. Aynı şekilde, tansiyon sorunu olan anne adaylarının tuz tüketimine dikkat etmesi ve düzenli kan basıncı ölçümleri yapması gerekir. Doktorun bu tür önerilerine uyulmadığında, hem annenin hem de bebeğin sağlığı riske girebilir. Bu yüzden, doktorun talimatlarına uymak ve gerektiğinde destek almak hayati önem taşır.
İNTERNETTEN EDİNDİĞİNİZ HER BİLGİYE GÜVENMEYİN
Riskli gebeliklerde doktorun bir diğer temel görevi, olası komplikasyonları yönetmek ve acil durumlar için hazırlıklı olmaktır. Riskli gebelikler, doğum öncesinde veya doğum sırasında beklenmedik komplikasyonlara neden olabilir. Doktorunuz, bu tür komplikasyonları önceden öngörebilecek bilgi ve deneyime sahiptir. Bu nedenle, doktorun talimatlarını dikkate almak ve herhangi bir sorun hissettiğinizde hemen doktorunuza başvurmak oldukça önemlidir. Doktorunuz, doğuma hazırlık sürecinde de gerekli olan tüm adımları önceden planlar ve olası bir acil duruma karşı tüm hazırlıkları yapar. Böylece, siz ve bebeğiniz için güvenli bir doğum süreci sağlanır. Riskli gebelikte doktorun önerilerini dikkate almamanın bir diğer olumsuz etkisi de, yanlış bilgilere maruz kalma riskidir. Günümüzde internet ve sosyal medyada, gebelikle ilgili birçok farklı bilgi ve tavsiye dolaşıyor. Ancak bu bilgilerin birçoğu kişisel deneyimlere dayanıyor ve bilimsel bir temele sahip değil. Özellikle riskli gebelik gibi hassas durumlarda, doğru bilgiye ulaşmak çok daha önemlidir. İnternetten veya çevrenizden edindiğiniz her bilginin doğruluğuna güvenmeyin; her zaman doktorunuzun rehberliğinde hareket edin. Doktorunuz, size en doğru bilgiyi verecek ve gereksiz endişelerden uzak durmanıza yardımcı olacaktır.
Son olarak, doktorunuza duyduğunuz güven, riskli gebelik sürecinde rahatlamanızı sağlayan en önemli unsurlardan biridir. Hamilelik sürecinde her anne adayının zaman zaman endişe yaşaması doğaldır. Ancak riskli gebeliklerde bu endişe daha da yoğun olabilir. Doktorunuz, sizi doğru bilgilerle ve güven verici bir şekilde yönlendirerek bu endişelerinizi azaltır. Onun rehberliğinde, riskli gebelik sürecini daha sağlıklı ve güvenli bir şekilde geçirebilirsiniz. Sevgili okurlar, riskli gebelik sürecinde doktorunuzun rehberliğine güvenmek ve önerilerine uymak, sizin ve bebeğinizin sağlığını korumak için atılacak en doğru adımdır. Bu süreçte yalnızca doktorunuzun bilgi ve deneyimine güvenerek, sağlıklı bir hamilelik yolculuğu geçirmenizi diliyorum. Unutmayın, her anne ve bebeği özel ilgi hak eder; doktorunuz bu özel ilginin en büyük destekçisidir.
Artık kendi yağ hücrelerimiz ile genital estetik ve genital dolgu yapılabiliyor. Otolog rejeneratif terapilerde kullanılan nano teknolojik bir yöntem mevcut. Bu yöntemden genital estetik, medikal estetik, ortopedi, saçlı deri ve yara iyileşmesinde faydalanılıyor. Jinekolojide genital estetik alanında kullanıldığında ameliyathane ortamı gerektirmeyen, konforlu ve güvenli uygulamalar ile radikal sonuçlar elde edilebilmekte. Jinekoloji alanında rejeneratif (iyileştirici, gençleştiri) terapiler adı altında intimate rejuvenasyon, menopoz genitoürine (vajinal kuruluk, dyspareunia, vajinal kaşıntı, dizüri, postkoital kanama) sendromu, liken skleroz ve plano, vajina posterior cerrahi skarı, vajina mukoza atrofisi, vajina gevşekliği ve vulva perineal radyodermit tedavilerinde klinik ortamda kalıcı ve yüz güldürücü sonuçları alınabiliyor. Bu yöntemde kişinin kendi yağ hücreleri toplanıyor. Yağ hücrelerini parçalamadan, aynı boyutta ve güveli bölgeden sonrasında ekstra bıçaklama işlemi gerektirmeyen nano teknoloji ile en genç ve en kaliteli yağ hücreleri canlı toplanıyor. Sonra santrifüj edilerek özel kanüllerle genital bölgeye uygulanıyor. Uygulamada kolaylıkları, etkililikleri, standardizasyonları ve en önemlisi güçlü bilimsel çalışmalarla desteklenmiş olması ile başarılı sonuçlar alınabiliyor. Sonuç olarak kendi yağ hücrelerimizin santrifüj edilerek yine kendimize transfer edilmesi bir tür rejeneratif tedavidir.