Paylaş
Yatar, kalkar. Geceyle, gündüzü karışır. Şükürler olsun. Bana bu güne değin böyle bir şey olmadı. Çünkü gittiğim her ülkenin saat durumuna göre kendimi ayarlıyorum. Uçak da gündüz yolculuğu yapıyorsam fakat gittiğim ülke gece diliminde ise hemen yatarım. Neyse ben İzmir’imi çok özlemişim. Evime döndüm diye 7 yasin adadım. Bu arada buzdolabını giderken boşalttığımdan tam takırdı. Alışverişe çıktım. İlk durak da bizim Emin Baharat oldu. Benim hayatımda olmazsa olmazlarım arasında zencefil, zerdeçal, çörek otu ve pul biber başta gelir. Ta Amerika’ya kadar bunları da taşıdım. Mideye, sindirime, bulantıya bire bir bu bitkiler. En çok da metabolizmanız çalışır. Erkan Hocama (Prof. Dr. Erkan Topuz) göre de kanser önleyici ve antioksidan etkileri vardır. Emin hazırlarken bir ilaç dikkatimi çekti. Aslında ‘Tibet Viagra’sı olarak bir zamanlar popülerdi. Sonra unutuldu. Şimdi satışlar hortlamış ve hız kazanmış. Bir de Emin’in özel bir macunu var yanında Türk Viagra’sı olarak verdiği. Takılmadan edemedim. “Ne o Emin işler kesat baharat, bitkisel ilaçlar satılmıyor böyle mi dükkana müşteri çekiyorsun?” dedim. Bakın gülerek neler anlattı.
Ekonomik sıkıntı sorun yarattı
“Abla ekonomik sıkıntı yalnız İzmirli değil, tüm ülkede, erkeklerde bir sorun yarattı sanırım. Tibet Viagra’sı adı verilen bu bitkisel ilaç yeniden patladı. Bu arada bizim de padişah macunu gibi bir karışımımız var. Onu da veriyoruz. Vallahi satışlar çok arttı” dedi.
Emin’in birkaç yerde şubesi var. Bu arada İstanbul’dan da Türk Viagrası dediği macuna ve Tibet Viagrası’ na talep çokmuş. Bir zamanlar dünya starlarının Michael Douglas, George Clooney hatta Brad Pitt gibi isimlerin kullandığı bu bitkisel karışımı tablet ve macun pahalı da olmadığı için de kuyruk varmış. Gençler bile alıyormuş. Bir de gelenler direk bunları almadan alışveriş yapıp dolaylı yolla sorup, “Ver bakalım bir deneyelim” diyorlarmış. Emin de gülerek, “Alanlar arasında sosyetedeki orta yaşlı, kelli felli adamları saysam şaşarsın” dedi. Ama Emin temiz, saf çocuktur, çok da sırdır.
Özel bir hastane batma tehlikesinde
Alsancak’da özlem giderirken yolda bir doktor dostumla karşılaştım. Ayak üstü, “Sağlık sektöründe müthiş bir gerilim ve sıkıntı var. Özellikle İzmir’de bir özel hastane batma durumunda. Doktorlar başta olmak üzere pek çok çalışanı 6-7 aydır parasını alamamış. Ayrılan ayrılana” dedi. Araştırdım. Doğru çıktı. Fakat hastaneyi zor duruma sokan biraz da İstanbullu ortakmış. Pek çok hayati önem taşıyan ilaç, ameliyat malzemelerini kendisi ithal ediyormuş. Şimdi ne var bunda? diyeceksiniz. Piyasada 3 lira olan bir sargı bezini 6 liradan yüzde yüz fiyat farkıyla ortaklarına tabiri caiz ise kakalıyormuş. Parasını da peşin tıkır tıkır alıyormuş. Hastanenin sağa, sola borcu dağ gibi olmuş. Çalışanlara da . Sonunda İstanbullu büyük ortağa hastaneyi tamamen almasını önermişler, kabul etmemiş. Bakalım ne olacak?
Hande nereye? Bu nasıl ayrılık?
Hande’yi ilk, sosyetenin gözde butik sahibesi olan, arkadaşım Muzi Karaata’nın ayrıldığı kocası Ali Alta’nın Mecidiyeköy - Şişli arasında yer alan butiğinden tanırım. Orada tezgahtarlık yapıyordu. Bu ayıp bir şey değil. Daha sonra sahneye ilk adım atışından, ilk albümünü yapışına kadar çok güzel bir abla-kardeş ilişkisi yaşadık. Pek çok sırrına ortak oldum. Parasını tutmasını ve akan çeşmenin bir gün duracağını söyledim. Hande duyumlarım doğruysa maddi sıkıntı içindeymiş. Maliyeye borcu varmış. Halbuki çok iyi kazandı. Ama bu alemin tozlu, dumanlı yollarında da parayı kötü harcadı. Kemal ve Kadir Doğulu kardeşler bana göre Hande’nin sonu oldu.
‘Aşk ve Komedi’ tam seyahat kitabı
Nilgün Belgün ’ün ikinci kitabı olan ‘Aşk ve Komedi-İçimdeki Kadın’ adlı kitabını New York yolculuğum sırasında bir solukta bitirdim. Aslında kitap 2003 yılında çıkmıştı. O zamanlar okumuştum ama revizyondan geçmiş. Yeni öykülerle zenginleştirilmiş. Nilgün benim canım. Bana göre hayatta böylesine pozitif yaşayan ve yaptığı her işte başarı kazanan başka bir kadın belki çok az. Cesur, tam bir Atatürk kadını. Goa Yayınevi’nden çıkan kitap Nilgün’ün yaşamından renkli olaylarla dolu. Mutlaka okunması gerekli. Kendisiyle barışık, insanları seven, hayatı dolu yaşayan Nilgün Belgün her eve lazım. Dilerim bir gün onunla ekranlarda yapmak istediğimiz şov programını gerçekleştiririz. Hem biz hem de sizler eğlenirsiniz. Tıpkı okuyacağınız kitabında eğleneceğiniz gibi.
Murat Mısırlı yoga hocası artık
Erkek mankenler içinde bana saygın birkaç isim sayın dediğinizde bunların başında da Murat Mısırlı gelir. Murat, Asuman Krause ile yıllar önce evliliğin eşiğinden dönmüştü. Ben kendisini en son “Kuzey Rüzgârı” adlı dizide bir ara görmüştüm. Uzun süredir oyunculukla ilgili bir çalışma yapmıyor. Sonunda nedeni ortaya çıktı. Murat son dört yıldır yoga yapıyor. Geçen yıl hocalık almış. Bir yıldır da ders veriyor. Murat “Bu benim için çok güzel bir yol oldu, içe dönmeyle ilgili. Yoga felsefesi, tasavvufla örtüşen bir yol. Benim sakin bir yapım vardır. Klasik yoga hocasıyım, özel dersler veriyorum. Allah hayatta böyle bir şey çıkardı karşıma. Mutluyum o yüzden” diyor. Ama bundan sonra dizi teklifleri gelirse de kabul edeceğini söylüyor. Yapımcılara duyar inşallah. Bu arada Yoga’yı Murat. Yogi Adnan Çabuk öğretmiş. Çabuk. Türkiye’nin bir numaralı yogilerinden bir tanesiymiş.
Paylaş