Paylaş
Arkadaşım diye değil. Bu gece için çok kez bir araya geldik. Konuştuk. O kadar heyecanlıydı ki, bir arıza çıkacak diye. Evet gece sahnelerin yaşayan efsanelerinden Behiye Aksoy için düzenlendi. Antalya Side’de Alzheimer hastalığıyla boğuşan ‘Behiye Aksoy’u Anma’ gecesiydi. Açıkçası bir yardım gecesiydi. Oğlu Ahmet hastalığın çok masraflı olduğunu söyleyerek artık baş edemediğini yakın dostlarına dert yanmıştı. Muhteşem, şahane ekip Bülent Ersoy, Muazzez Abacı, Nalan Altınörs, Mustafa Sağyaşar, Yaşar Özel “Biz hazırız” dediler. Seçil Heper ise nedense kıvırdı. Yıllardır Behiye Aksoy’un kadim dostu, modanın duayeni Yıldırım Mayruk, “Ben de varım” dedi.
Türker İnanoğlu’ndan jest
Her zaman yardımseverliği ile tanınan Türker İnanoğlu sahibi olduğu Maslak TİM Center Gösteri Merkezi’ni tek kuruş istemeden verdi. Bu arada Süper Star Ajda Pekkan, Pop Müziği’nin Diva’sı Sezen Aksu, Sibel Can, Seda Sayan, Gönül Yazar, Adnan Şenses, Gökhan Sezer, Nükhet Duru, Nil Burak, Selami Şahin’e de bu geceye katılmaları için teklif getirildi. Amaç, sahnelerin mikrofon kordonunu en iyi kullanan yaşayan efsaneye yakışır bir gece yapmaktı. Herkesten okey alındı. Geceye Behiye Aksoy’da katılacaktı.Ama doktorlar izin vermedi. 90’lı yıllarda sahnelerde kalmak için büyük savaş veren Behiye Aksoy. “Zaman aşımının en tatlı anında, seyircim beni bırakmadan. Ben onları bırakmalıyım” deyip biraz da küserek Side’ye kapandı. Belki sahnelerin şakıyan bülbülüne gereken değeri verseydik, bu gün Alzheimer olmazdı.
Vefaya alkış var
Gece tek kelimeyle muhteşemdi. Muazzez Abacı açılışı yaptı. Selcuk Tekay ve arkadaşları sanatçılara eşlik etti. Nil’den, Nükhet’e, Selami Şahin’den, Mustafa Sağyaşar, Yaşar Özel ve Nalan Altınörs vefalarıyla bir kez daha devleştiler. Hele Türk Sanat Müziği’nin Diva’sı, gittikçe olgunlaşan muhteşem Bülent Ersoy ortalığı yıktı. Geceye katılan ama Selcuk Tekay ile kırgın olduğu için sahneye çıkmak istemeyen Adnan Şenses’i bütün işve ve cilvesiyle sahneye çıkardı. Günlerdir bu geceye hazırlanan. Ekstralarını iptal eden Sibel Can bir kez daha bir büyüğüne vefasını gösterdi. Geceye katılma sözü veren benim can arkadaşım Seda’nın mazeret göstermeden geceye gelmemesi herkesi şaşırttı. Gündüz kulise buz, vantilatör ve boy aynası isteyen Sezen Aksu’nun son anda gelmeme mazeretine ise en büyük isyan kuliste Bülent Ersoy’dan çıktı. Minik Serçe şehitleri ve İsrail Hükümeti’nin utanç verici saldırısı nedeniyle duyduğu üzüntüden sahne alamayacağını bildirdi.
El ele sahneye çıktılar
Diva, “Biz burada eğlence yapmıyoruz. Ulvi bir konuda hizmet veriyoruz. Ne demek” diyerek kızdı. Yıllarca Behiye Aksoy’un kadrosunda yer alan ve el ele sahneye çıkan Ahmet Özhan’ın gelmemesinin nedenini ise çok iyi biliyorum. Ama burada açıklamak yersiz. Yine Taş Bebek Gönül Yazar’ın, gece yarısı evine hırsız girdiğini o nedenle gelemeyeceğini bildirmesi komikti. Süper Star Ajda Pekkan ise geçmişteki bir tatsızlık nedeniyle son anda geceye katılmaktan vazgeçmiş.
Fasl-ı Şahane’ye İzmir engeli ne?
Dün sizlere Hilton’daki şef masasından söz ettim. İşte orada bulunan 29 kişi bana Bülent Ersoy, Muazzez Abacı, Secil Heper, Nalan Altınörs, Mustafa Sağyaşar, Yaşar Özel, Zekai Tunca ve Samime Senay’dan meydana gelen Fasl-ı Şahane konserlerinin İzmir’de ne zaman olacağını sordu. Yalnız onlar mı? Türk Sanat Müziği’ni seven herkes. Ankara’da başlayan. İstanbul’da devam eden, Kıbrıs, Bursa ve Kayseri’ye kadar giden Fasl-ı Şahane niçin İzmir’e gelmesin? Bu konuda sevgili Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’ nun olaya hemen müdahalesi gerekiyor. Çünkü bazı oyunlar dönüyor. Benim çok sevdiğim başkanın basın danışmanı Reşat Yörük sana bir tiyo. Sinan Kuzucu ile hemen konuş ve gerçekleri anla. Benden bu kadar.
NOKTA
Bu akşam alaturka severler Tek Rumeli’de Naim Akan’ın ‘Bir Demet Yasemen’ programını kaçırmayın. Nurdan Torun, Mustafa Yolaşan, Yalçın Menteş konuklar. D-Smart 125 Uydu’dan izleyebilirsiniz.
İsrail bu, kanunsuz ülke
İsrail’in Gazze’ye ‘insani yardım’ malzemesi götüren sevgi, iyilik, dostluk, barış yüklü gemilere yaptığı insanlık dışı saldırı, barbarlık, kanun tanımamazlık beni yıllarca öncesine götürdü. Yıl 2000. Posta Gazetesi’nde çalışıyorum. O zaman yakın dostlarım İzzet Çapa ve sağ kolu Tolga Sezgin ile İsrail’e gittik. Pek çok Yahudi dostlarımız var. Özellikle de eğlence hayatı ve restoranları konusunda herkes övgüyle söz ediyor.
Soru yağmuru
Uzatmayayım. Harika eğlendik. Oradaki arkadaşlarımız bizi el üstünde tuttu. Fakat dönüşte, havaalanında birer katil, cani gibi her birimiz ayrı bir odaya konulup soru yağmuruna tutulduk. Nedeni? Gittiğimiz gurup da 40 Mason bulunuyormuş. Onlarla ilgimizi sordular. Haberimiz bile yoktu. Bu arada Tolga oradaki arkadaşlarımızdan hiç söz etmeyip, benim ve İzzet’in bütün yaşadıklarımızı dosdoğru anlatmamıza rağmen ifadelerimizde çelişki olduğunu belirterek bu kez benim fotoğraf makinemi ve kameramı aldılar. Uçak bizi bekliyor. Bir saat sonra bir kadın polis çırılçıplak soyunmamı istedi. Elinde bir plastik eldiven. İşte o zaman kıyamet koptu. Bir gazeteci olduğumu, kitaplarımız best seller sattığını, böyle bir şeye kalkıştıkları an diplomatik sıkıntı olacağını söyledim. Tercüman istedim. Sonunda bir tesadüf, eşi Türk olan bir personel geldi. Allahın işi. Görevli İsrailli bayan İstanbul’da okuyan oğlu kanalıyla kitabımı okumuş. Hayran kalmış. Hemen olaya müdahale etti. İzzet ve Tolga’nın suratları sapsarıydı. Günlerce kendimize gelemedik. Bir yazı yazdım. O zamanlar bir milyon satıyordu Posta. Tam 2000 kişi seyahatlerini iptal ettiler. Konsolos gazeteye kadar geldi ve özür diledi.
Acımasızlar
Ama beni bir daha kimse İsrail’e götüremez. Acımasızlar. En yakın Yahudi bir arkadaşım “Sen dua et. Kafana bir kurşun sıkarlar. İntihar etti deyip her türlü iftirayı da atarlar” dedi. Bu Pazar keyifli konulardan söz etmek istedim hep, ama duyarsız olamam. Bu arada 9’ü gemide, 6’sı da İskenderun’da hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine de sabır diliyorum.
Paylaş